Bilim Kurulu sessiz - ÖZEL
Hakkı Hacınebioğlu - Halk TV
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın koronavirüs testi pozitif çıkan, ancak belirti göstermeyenlerin günlük koronavirüs tablosuna yansıtılmadığını itiraf etmesi kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Bilim Kurulu'nun bu uygulama karşısında ne düşündüğü merak konusu oldu.
Konuyla ilgili görüşlerini öğrenmek istediğimiz Bilim Kurulu üyelerinden bazılarına ulaşamadık. Ulaşabildiğimiz üyeler ise konuşmak istemediklerini belirterek, sessiz kalmayı tercih etti.
"Bilim Kurulu üyelerinin kişisel sorumlulukları var"
Daha önce vaka sayılarının açıklanandan daha yüksek olduğunu söylediği için hakkında soruşturma açılan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala Halk TV'ye konuştu.
"Bildirilenin çok üzerinde bir vaka sayısı olduğu Sağlık Bakanı'nın da sözleriyle kanıtlanmış oldu" diyen Pala şöyle devam etti:
Murat Emir'in yayınladığı 10 Eylül tarihli belgede pozitif vaka oranının test sayısının yüzde on sekizi olduğu görülüyor. Bu da eğer günde yüz bin test yapılıyorsa 18 bin vaka demek. Bilim Kurulu üyelerinin kişisel sorumlulukları var. Çıkıp açıklama yapmaları gerekir. Gerçekleri gizleme salgında olmaması gereken bir durum. Bilim Kurulu'nun her bir üyesinin açıklama yapmasında bence yarar var.
"Açıklananın 20 katı bir vaka sayısı ortaya çıkıyor"
Koca'nın son basın toplantısında sarf ettiği sözler hakkında görüşüne başvurduğumuz Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer, "Açıklanan sayıların 20 katı bir vaka sayısı ortaya çıkıyor. DSÖ, bir vaka tanımlaması yaptı. Eğer test pozitifse o zaman siz bunu vaka olarak sayıyorsunuz. Vaka, hasta ayrımı denen bir şey yok. Hafif semptom olanları bildirmiyor. Orta ağır ve kritik olanları bildiriyoruz sadece. Bu şekilde bir tarama ile salgının önüne geçemeyiz. Nisan’da alınan önlem ile Ağustos arasında alınan önlemler farklı. Bütün dünyada sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Bütün gerçeklikle açıklama yapmak lazım. Hiçbir şey için geç kalınmış değil. Yüksek vakalarla turizm sektörü sıkıntıya girebilir, okullar açılmayabilir. Ekonomi de sıkıntıya girebilir. Vaka üzerinden bir açıklama yapılması lazım" diye konuştu.
Ne olmuştu?
Salgının başından itibaren Bilim Kurulu'nun salgınla mücadelede üstlendiği sorumluluk tartışma konusu olmuştu. Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Görüşlerimizi söylüyoruz ama karar yetkimiz yok." sözleriyle Bilim Kurulu'nun karar yetkisi olmadığını belirtmişti.
Öte yandan, Bilim ve Aydınlanma Akademisi salgınla mücadelenin ilk dönemlerinde yapılan hatalara dikkat çekmişti. Bilim ve Aydınlanma Akademisi, 28 Mart'ta "İktidarın etkili bir yönetişim aygıtı halini almaya ve iktidara salgın konusundaki hatalarını aklama olanağı sunmaya başlamıştır." diye tanımladığı Bilim Kurulu'nu istifaya davet etmişti.