AKP'nin 'eğitim' projesi: Erdoğan'ın sözlerinin altında yatan gerçek...
Ali Isıyel - Halk TV
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün eğitim ile ilgili çıkışı kafalarda soru işareti yarattı. Yeni bir eğitim modeli mi geliyor sorusunu yanı sıra, uzmanlar bu çıkışı eğitimdeki aksaklık olarak da yorumladı. Çoğu alanda gerici uygulamalar yapılırken, pek çok üniversitede de akademik metin gibi gösterilen ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı anketler yoğunluk kazandı. ODTÜ’de hazırlanan bir ankette yapılan çalışma da bunun en açık göstergesi. AKP'nin eğitim politikaları EBA ile de net bir şekilde ortaya çıktı.
Erdoğan dün İbn-i Haldun Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, “Fikri iktidarımızı halen tesis edemediğimiz kanaatindeyim” dedi. Önceliklerinin aileden başlayarak çocukları yetiştirmek olduğunu söyleyen Erdoğan, bunun için topyekûn bir eğitim-öğretim reformuna ihtiyaç duyduklarını dillendirdi.
Peki Erdoğan’ın bu çıkışının ardında ne var? AKP iktidarı, eğitimde neyi amaçlıyor ve bunun için hangi enstrümanları kullanıyor?
Son yıllarda etkisini daha somut gösteren sosyolojik bilginin eğitimde de iktidarı pekiştirmek için kullanıldığı birkaç örnekle durumu açmaya çalışalım…
ODTÜ'de ırkçı anket
Yıldırım Beyazıd Üniversitesi’nden bir öğretim görevlisi ırkçı bir ankete imza attı. Toplumsal İlişkileri Anlamak isimli anket çalışmasının açıklamasında, Türkiye’deki farklı toplumsal kesimlerin nasıl algılandığının anlaşılmasının hedeflendiği yazıyor. Fakat anket sorularının Kürtlere yönelik olması dikkat çekti.
Halk TV olarak konuştuğumuz sosyal bilimciler, ankette hedeflenenin “Kürtlerle yaşamaya hazır mıyız” sorusu olduğunu ve katılımcıları “Değiliz” yönünde kanalize etmeye çalıştığını söyledi.
Anket çalışması, ODTÜ öğrencilerinin yoğun bulunduğu 100. Yıl Evleri isimli Facebook grubunda da paylaşıldı. Çalışma 24 Temmuz ve 14 Eylül tarihlerinde iki kez paylaşılırken, bir anket çalışmasının bu kadar uzun sürmesi ankete katılımın olmadığı şeklinde yorumlandı. Görüştüğümüz sosyal bilimciler, böylesi bir anketin bilimselliği olmamasının yanısıra 24 Temmuz ve 14 Eylül’de verilen cevapların böyle bir konuda karşılaştırılamayacağını da ifade etti.
Benzer bir çalışma 2009 yılında Almanya’da yapılmıştı. Almanya’da yaşayan Türkler, bu araştırma sonucunda “Entegre olamayan millet” olarak etiketlenmiş ve sistematik bir ırkçılığa maruz kalmışlardı.
Sıradaki hedef 'karma eğitim' mi?
Ne var ki bu örnek ilk veya tek değil. Geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da bir okulda öğretmenlere “Karma eğitim mi yoksa tekçi sistem mi?” sorusu üzerinden anket çalışması yapılmıştı. Soruların tek taraflı olması ve cevaplayanı “tekçi sisteme” yönlendirecek şekilde sorulması dikkat çekmişti. BirGün Gazetesi’nden Erk Acarer konuyu “Öğretmenlere ‘şeriat’ anketi” başlıklı gündeme getirmişti.
Halk TV olarak; anketi hazırlayan öğretim üyesiyle konuştuk. İstanbul Zaim Üniversitesi’nden Mustafa Yüksel Erdoğdu’yla yaptığımız görüşmede, anket çalışmasının amacının karma ya da cinsiyetli eğitimin avantaj ve dezavantajlı yönlerini ‘objektif’ şekilde ortaya koymak olduğu yanıtını aldık. Soruların bir ideolojiyi empoze etmek amacını gütmediğini savunan Erdoğdu, çıkan haberle ilgili olarak “Bu tür çarpıtılmış haberler bizlerin bilim üretme çabamıza engel teşkil etmeyecektir” ifadelerini kullandı. Soruların önyargılı (biased) hazırlanıp hazırlanmadığını sorduğumuzda ise Erdoğdu, “Bu mümkün değil çünkü sorular bilimsel araştırma sonuçlarından elde edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Erdoğdu şöyle devam etti:
Bir konuda tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum; sorular çift yönlü. Birgün gazetesi "karma eğitim ahlaki gelişime zarar verir" gibi soruyu sanki benim kanaatim, benim düşüncem gibi empoze etmiş. Mesela siz bu soruya hayır katılmıyorum diye yanıt verme imkanına sahip olduğunuzda kendi düşüncenizi ortaya koyuyorsunuz. Yine sorularda "Karma eğitim ortamı çocukların kişilik ve cinsel gelişim açısından daha elverişlidir, Karma eğitim akademik başarıyı artırmaktadır gibi sorularda var. Dolayısı ile bu konu ile ilgili sorularımda değil, adı geçen gazetenin haberinde "biased" bulunmaktadır. Şimdi ben size soruyorum bu konu ilgili bilimsel bir çalışma yapamayacak mıyız? eğer yapacaksak başka nasıl soru sorulabilir. Henüz daha ben çalışmayı sonlandırıp makale haline bile getirmemişken bu telaşın neden olduğunu anlamış değilim. Bir bilim insanı elde ettiği bulguları olduğundan farklı lanse ederse önyargılı olur. Daha doğmamış çocuğa don biçmenin izahı nedir anlamıyorum. Bu konu ilgili söz hakkı verdiğiniz için teşekkür eder, tek amacım bilim üretmek olan bu araştırma ile ilgili daha fazla konuşmak istemediğimi belirtmek isterim.
İşte o sorular:
Öte yandan, Mustafa Yüksel Erdoğdu’nun eğitim geçmişi de göze çarpıyor. Sosyal bilimler alanında eğitimi olmayan Erdoğdu, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yine burada yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış.
Konuştuğumuz sosyal bilimciler, ankete ilişkin olarak “Bu bilim değil. Bu anketten topladığı verilerle yorum yapacak ve buna da bilimsel diyecek” yorumunu yaptı. Her araştırmanın belli bir bağlamı olduğunu belirten sosyal bilimciler, mevcut siyasi atmosferde bu ankete kamu görevlisi olan öğretmenlerin özgürce yanıt vermelerinin zorluğuna da değindi.
Daha önce de tartışmaya açılmıştı
Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyü’nde 4 Mayıs 2009 tarihinde bir düğün sırasında köy korucusu düğünü basmış ve en az 44 kişiyi katletmişti. Bunun üzerine Memur-Sen o dönem, kan davalarının önüne geçilmesi için eğitimin önemine vurgu yapmış ancak “Yöre halkı geleneklerinden ötürü kız çocuklarını okula göndermiyor. Karma eğitimin alternatiflerini konuşmalıyız” şeklinde yorumda bulunmuştu.
Uzaktan eğitim
Salgın ile birlikte kapanan okullar fırsat eşitsizliğini de ortaya koydu. EBA denen uygulama üzerinden öğrenciler eğitime ulaşamadı. İnternet üzerinden dersler yapıldı ama tablet ve bilgisayarı olmayan hiçbir öğrenci bu haktan yararlanamadı. Bununla da sınırlı kalmadı. EBA'da idam sahneleri gösterildi, çocuk istismarı yansıtıldı.
Peki iktidar neyi amaçlıyor?
AKP iktidarı, yıllarca hayata geçirmediği, beklettiği çoğu projeyi 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan ettiği Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte yürürlüğe soktu. Üniversitelerde akademisyenler ve Eğitim Sen üyesi olan çok sayıda öğretmen ihraç edildi. FETÖ'ye bağlı olan üniversitelere el konuldu en son da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yakın olan Şehir Üniversitesi'ne de kayyım atandı. Eğitim politikaları bununla da sınırlı kalmadı. Okul müfredatlarında dini motifler ağır bastı. Cennet-cehennem hatta kız çocuklarının tesettüre sokulması resmedildi. Bazı kitaplarda ise tecavüz meşrulaştırıldı.
Patrick Haenni’nin Türkçe’ye de çevrilen Piyasa İslamı: İslam Suretinde Neoliberalizm adlı kitabında da bahsedildiği üzere bu strateji İhvan ideolojisine sahip iktidarlar tarafından birçok ülkede kullanıldı.
Daha önce örnekleri görüldüğü üzere, tıpkı ODTÜ’de izinsiz uygulandığı anlaşılan ve öğrencilerin tepki gösterdiği ‘cinsel hayat’ anketi gibi, sosyolojik bilgi AKP tarafından işlevselleştirilmeye ve bu yolla iktidarını pekiştirme aracı olarak kullanılmaya çalışılıyor.
Görüşlerine başvurduğumuz bir sosyal bilimcinin, AKP’nin eğitim politikasına ve bunun için sosyolojik bilgiyi kullanmaya çalışmasına ilişkin söylediği şu sözler tüm yazının özeti olabilecek nitelikte; “AKP kendi hakikatini inşaa edebilmek için sistemli, planlı-programlı bir proje yürütüyor”
Erdoğan'ın itiraf gibi açıklamaları sadece eğitim alanında olmadı, kültür ve medya alanında da Erdoğan defalarca açıklama yaptı. Erdoğan her açıklamasında, "Kültür ve medya alanında istediğimiz gibi olamadık" vurgusunu yaptı.