Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Kemal Derviş öldü... Bir IMF cengaveri

Kurtarmak(!) için gelmişti ülkeye ama Türkiye’den çok Japonya’ya yararı olmuş bir ekonomistti. Japonya hükümetince “Japonya’nın Kalkınma Yardımı politikasının BM aracılığıyla yaygınlaştırılmasına katkıda bulunduğu için” onurlandırılmıştı. Şişirilmiş olmasına takılmayın 'economist' olarak yapıp yapabileceği sadece buydu çünkü.

Ne kariyer ama

Kariyeri gerçekten göz kamaştırıcı ama. BM Kalkınma Programı Başkanlığı da yapan Derviş 2005 yılında Prospect ile Foreign Policy dergileri tarafından yapılan En İyi 100 Kamu Entelektüeli Anketi'nde 67. sırada yer almış bir figürdü. Brookings Enstitüsü'nde küresel ekonomi, kalkınma programının başkan yardımcılığı, Cenevre'deki Graduate Institute of International and Development Studies'te yarı zamanlı uluslararası ekonomi profesörlüğü de işleri arasındadır.

Kim aklına soktuysa Bülent Ecevit kabinesinde 13 Mart 2001’de ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirdi onu. Derviş’in yaptığı ilk iş ABD’ye koşup burada Dünya Bankası, IMF gibi kapitalist sistemin büyük mali kurumlarından bir destek paketi aramak oldu. Elbette karşılıksız bir destek olmayacaktı bu, Bu uğursuz kurumların isteği doğrultusunda Türkiye’de parlamento tarihinde görülmedik hızla “uyum yasaları” çıkarıldı. Meşhur 15 yasa olarak geçti tarihimize bunlar.

Bağımlılık yasaları

Bakın bu yasalar neydi?1-Uluslararası Tahkim Yasası, 2-Telekom Yasası, 3-Şeker Yasası, 4-Tütün Yasası, 5-Tuz Yasası, 6-Doğalgaz Piyasası Yasası, 7-Merkez Bankası Yasası, 8-Bankacılık Yasası, 9-Sivil Havacılık Kanunu,10- Kamulaştırma Yasası, 11-Bütçe Değişikliği Yasası, 12-Görev zararları ve bazı fonların tasfiyesini öngören yasa, 13-Ek Bütçe Yasası, 14-İhale Yasası, 15-Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası.

Hepsi ülkeyi perişan eden yasalardı. IMF’nin ülke içinde daha fazla kökleşmesi böyle olmuştur. IMF’nin Türkiye destek için koştuğu şartlar arasında Türk Telekom’da kendi istediği yönetimin iş başına gelmesi de vardı. İsteği olduğunda Türkiye’ye 1,5 milyon dolarlık kredi verdi IMF. Ondan bir şeyler almak için ülkenin en temel kurumlarından vazgeçmek gerekiyordu. Derviş bu yolu açtı.

En çok AKP’liler sevdi

Türkiye sermayesinin emeğe karşı açtığı savaşta Derviş emek karşıtı konumda oldu hep. Türkiye’den gittikten sonra da mirasını yaşatanlar oldu. AKP iktidarı Ali Babacan eliyle Derviş’in emek karşıtı politikalarını yıllarca sürdürdü.

Ecevit’le ülkeye girdiğini sanan yanılır. 1977’de Dünya Bankası’nda göreve başladığında, 28 yaşındadır, üç yıl sonra ülkede darbeyle beraber 24 Ocak kararları hayata geçirildiğinde de Dünya Bankası’ndadır. 24 Ocak kararlarını hazırladığı bir raporla formüle eden de oydu. Ecevit’in çok sonraları “ben değil uluslararası kurumlar önermişti” dediği biri olarak ülkenin ekonomik çıkmaza girmesinde birinci dereceden sorumluydu.

Uğruna parti kurulan tek insandır memlekette. Ecevit’in DSP’sinden kopan başta İsmail Cem olmak üzere Hüsamettin Özkan, Zeki Eker le birlikte sosyal demokrat(!) bir parti kurmuştur. Lideri İsmail Cem olan ülkenin en Amerikancı partisi Yeni Türkiye Partisi’ni yani. Sonra, yola çıktığı arkadaşlarını yarı yolda bırakıp yeniden CHP’ye döndü. YTP de CHP ile birleşti. Ülke siyasi tarihinin en tuhaf zamanlarıydı. Tuhaf bir “kahramandı“ Derviş.

Krizden Çıkış ile Çağdaş Sosyal Demokrasi adlı kitaplarını okumak nasip olmadı. Aşağı yukarı anlayabilirim neler dediğini. Neo liberal politikaları bir sosyal demokrat(!) eliyle yutturmak sermaye düzenlerinin başarısıdır tabii.

Derviş sonu emekçiler için kötü biten bir hikaye, sermaye için ise bir “mutluluk masalıydı“.

Yaşattıkları gerçek ama kendisi “masal“ olan bir ‘kahramandır“ ölen.

Eyvallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi