Cem Küçük, "31 Mart sonrası siyaset ve medya" başlığıyla yayımlanan yazısında "İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak Binali Yıldırım'ın şehrimizi mükemmel idare edeceğine inanan biriyim. Binali Bey'in bu seçimi kazanması için dişimle tırnağımla mücadele ettim. Türkiye'yi Başkan Erdoğan'ın, İstanbul'u Binali Bey'in yönetmesi ülkemiz için harika olur. Ekrem İmamoğlu ve CHP yönetiminin şehrimizde ikinci Nurettin Sözen faciasından başka işe yaramayacağına inanıyorum" ifadesini kullandı.
Küçük yazısına şöyle devam etti:
"Son tahlilde kararı millî irade verir. Yani sandık tek patrondur. Dürüst ve temiz seçimler demokrasinin temelidir. AK Parti teşkilatları gerekli itirazları yaptı. Adil sayım yapılacak ve karar verilecektir. İnşallah netice Binali Bey lehine olur ama karar İmamoğlu lehine çıkarsa da bizim görevimiz kazananı kutlamaktır. Seçimin yok sayılıp yeniden yapılmasını savunmak bizim edep ve adabımıza aykırıdır.
Sandıktan çıkan sonuç neyse saygılıyız. İstanbul şu an tartışmalı durumda ama Ankara, Adana, Antalya, Mersin kaybedilmiştir. Özeleştiri yapmalıyız. Hem AK Parti teşkilatları hem de bizim taraf medyası olarak kendimize gelmeliyiz. Başkan Erdoğan bir büyük star olarak tek başına her şeyi yapmaya gayret etti.
Başkanımıza omuz verecek yeni siyaset ve medya starları çıkaramadık ya da elimizdeki starların önüne bizzat bizim taraf medyası duvar ördü. Sırf kıskançlıklar ve fesatlıklar yüzünden dava zarar gördü ve birçok şehir gitti.
Mesele herkes kabul eder ki Süleyman Soylu politik bir star isimdir. Halk arasında popülerdir. Çok çalışkan bir siyasetçi ve başarılı bir bakandır. Ne ilginç ki, Soylu ne yaparsa yapsın asla ve asla görmeyen bir kanat var bizim taraf medyasında.
Süleyman Soylu bu ülkede bakan değilmiş gibi davranıyorlar. Soylu'nun en önemli açıklamalarını bile görmüyorlar ya da küçücük haber olarak bir kenara sıkıştırıyorlar. Oysa Soylu gümbür gümbür konuşan ve oy getiren bir aktördür.
Yeniden söylüyorum eğer Soylu aday olsa tartışmasız Ankara'yı alırdık. İstisnasız tüm ülkücüler Sayın Soylu'ya oy verirdi. Süleyman Soylu starlaşmasın diye çabalayanlar aslında kendi ayaklarına sıktılar. Oysa star isimlerin elini kolunu bağlamasanız onlar galibiyeti getirirler. Gerçek budur.
Aynı şey çok önemli bir DEVLET büyüğü olan Sayın Müsteşarımız Hakan Fidan için de geçerli. Şu an DEVLET olarak çok kritik bir mücadele veriyoruz ama bizim taraf medyasının bir kısmında Millî İstihbarat Teşkilatımız ve Sayın Müsteşarımız âdeta yok sayılıyor. MİT'in binbir emekle yaptığı operasyonların haberlerinde MİT'in ismi ifade edilmiyor.
En son PKK'nın tepe isimlerinden Rıza Altun'un etkisiz hâle getirilmesinde en büyük katkı MİT ve Sayın Müsteşarımız Hakan Fidan'a aittir. Ne hikmetse MİT'in ismi geçiştiriliyor. Herkese soruyorum: Millî İstihbarat Teşkilatımıza ve Sayın Müsteşarımız Hakan Fidan'a bu şekilde hasmane tavır almanın kime ne faydası vardır? Bizim taraf medyasında herkes bunu sorgulamalıdır.
Aynı şekilde bizim taraf medyasında şu an tek bir star var mı? Dürüstçe bu soruya cevap verin. Star isim demek çok geniş toplum kesimlerinin tanıdığı ve popüler isim demektir. Konuştuğunda etki uyandıracak ve gümbür gümbür netice alacak isim demektir. Bizim taraf köşe yazarlarını değil toplum siyasetçilerimiz bile tanımıyor.
CHP'li siyasetçilerin çoğu hiç bilmiyor. Bir kere bile attıkları taş ürküttükleri kurbağaya değmemiş köşe yazarlarını ve TV yorumcularını kim neden tanısın? Her gün ekrana çıkan ona rağmen hiç kimsenin tanımadığı köşe yazarları ülkesi oldu Türkiye.
İşte bakın AK Parti olarak gençlerden oy alamıyoruz. Gençlerimizi etkileyecek insanlar o gençliğin çok sevdiği figürlerdir. Bizim taraf medyasında kıskançlık ve fesatlık yüzünden gençlerimizi etkileyecek star isimler dışlandı ya da üstü örtüldü. Bu işleri yapanlar sanıyorlar ki, bu gerçek starlar görünmez olursa biz öne çıkarız. Hiçbir yerde öne çıkamıyorsunuz, çünkü sizin star kumaşınız yok. Eğer sende star elektriği varsa bir başka star yok olsa bile sen o boşluğu doldurursun. Ama sen sönük ve silik tipsen, istediğin kumpası kur star boşluğunu dolduramazsın. Hakikat budur.
Oysa eğer bizim taraf medyası Lionel Messi ve Ronaldo gibi star isimlerin oynamasına izin verse zaten o starlar maçı alır ama sevinen tüm bizim taraf medya mensupları olur. Siz kıskançlıkla, 'Aman hep onların ismi konuşuluyor. Bunlara kumpas kuralım. Böylece biz öne çıkarız' derseniz 11 tane kazma oyuncuyla hiçbir medya mücadelesini kazanamaz ve maç sonunda etrafa aval aval bakarsınız.
Medyanın tamamını da kontrol etseniz elinizde her şartta zekâ ile netice alacak starlarınız olmadıkça gücünüz olmaz. Sanal bir güç sahibi olur ve vakti gelince balon gibi patlarsınız. İzlenmeyen, dinlenmeyen ve okunmayan bir medyanın da AK Parti ve Başkan Erdoğan'a hiçbir katkısı olmadığını 31 Mart sürecinde gördük. Yeni dönemde hem siyasette hem medyada star isimlere ihtiyacımız var."