Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım'ın ortak yayını Halk TV'de.
İLK SORU
Küçükkaya, ilk soruyu Yıldırım'a sordu.
Soru: Ben İstanbul'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. 31 Mart'ta oyumu kullandım, bir hata yapmadım. Herhangi bir ihmal ve kusurum yok. İstanbul seçiminin iptali gibi bir durumla karşı karşıya kaldım. Tabi ki 23 Haziran'da oyumu kullanmaya gideceğim. Biz bu seçime neden gidiyoruz?
Yıldırım: Doğru siz 8.5 milyon İstanbullu gibi oy verdiniz. Dolayısıyla sizin bir kabahatiniz yok. Sizin oylarınız sayılırken bir takım garip işler oldu, acayip işler oldu, şaibe karıştı. Nitekim YSK da bütün bu durumu değerlendirerek, bu seçimin sahibi olması sıfatıyla yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz seçimin yenilenmemesiydi. Bunun için de çok çabaladık ancak CHP bu konuda bize yardımcı olmadı ve yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler, reddi yönünde karar aldırdılar. Dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi, o zaman hiç kimsenin kafasında bir tereddüt bir şüphe kalmayacaktı. Ve bu şekilde de bir daha İstabulluları 23 Haziran için yormayacaktık. Onların planlarını, yapacaklarını, hedeflerini değiştirmek zorunda kalmayacaktık.
Soru: Oylar çalındı iddiasında ısrarcı mısınız?
Yıldırım: Evet iddialıyım, oylar sayıldı yüzde 10’u sayıldı, fark 29 binlerden 13 bine düştü. Bu da gösteriyor ki geriye kalan yüzde 90 sayılsa bu seçimin sonucu değişir. Biz oyların tekrar sayılmasını çok istedik.
Soru: Oyları kim çaldı?
Binali Yıldırım: Onu bulacak olan YSK.
Soru: YSK bir karar verdi, aynı soruyu size de sormak isterim. Ben bu seçime niye gidiyorum?
İmamoğlu: Öncelikle şuradan başlayalım. YSK’nın verdiği bir kararı, oyların tekrar sayılmasını istedik ama CHP istemedi tamamen yanlış bir yorum. 31 Mart gecesinde öncelikle ne oldu? Yaklaşık 1 saat olmadı ki. Televizyon kanalların bir kısmı yüzde ve yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Anadolu Ajansı veri almayarak yayın yaptı. Bu 12 saat sürdü. Oyların kafa kafaya geldiği anda nasıl olduysa sayın yıldırım kazandım diye açıklama yaptı. Tam saat 23.25de açıklama yapıldı. Ne tesadif AA veri kesti. 29 bin değil 24 bin 057 ilk tutanak sayısı. Oy sayımının birkaç aşaması var. 24 bin ile başlayan süreç gün içinde 19 bin küsere indi.
Soru: 4 oy pusulasından biri neden iptal edildi?
İmamoğlu: Anadolu ajansı bu veriyi niçin kesti, Sayın Yıldırım'ın bu konuyla ilgili bir açıklaması yok.
(İmamoğlu 20 TL'lik banknotu göstererek konuştu) Şimdi bu 20 TL'den 5 TL'si sahte diyorlar. Buna kimse inanmaz. YSK'nın kararında çaldılar yok, Sayın Yıldırım'ın mektubunda çaldılar yok. Meydanlarda 'Çaldılar' diyorlar. Çaldılar kime?
Soru: O gün ne oldu?
Yıldırım: Olayları çarpıtmanın gereği yok. İsmail Bey, halka konuşuyorum. Aradaki nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta 29 bin 504 küsür. Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamasını akşam 9'da yaptı. '9 puan öndeyiz' dediği açıklama. Benim ilk açıklamam 11.25'tir. Eldeki bilgilere göre 'biz seçimi kazandık' dedi.
Soru: Bu hata mıydı?
Yıldırım: Hayır orada bir hata yok. AA niye yayını kesti, kesmedi, benim işim değil. Mazbatalar işleniyor ona göre genel merkezimizden teyit de ediyoruz. 4 pusula meselesine gelelim. Bu tamamen aldatmacıdır. 4 ayrı pusula var. Ama itiraz edilen Büyükşehir Belediye Başkanlığı oyu. İlçeler için itiraz var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için CHP. Neden tamamını saydırdı? Demek ki orada şüphesi var. İtitaz olan pusula sayılır. Biri niye çalındı gibi işi çarpıtmanın gereği yok.
Soru: Aynı zarftan çıkanlar için yorum yapılıyor
Yıldırım: Oylar ayrı sayılıyor, tutanaklara ayrı geçiyor. Ayrı pusulularda. Biz buna itiraz ediyoruz.
Soru: Siz de uzun bir kampanya yürütmektesiniz. Sizin de yeni seçimi anlatmanızı isteyeceğim. Yeniden sayımı sayın Yıldırım ve AK Parti söylüyor. Özellikle sizden 23 Haziran'a ilişkin yorumlarınızı istiyorum.
İmamoğlu: Saat 9 gibi açıklama yaptığım doğrudur. AA gibi garabet rezillik yaşıyoruz, bizim oranımız şudur dedik. Yaklaşık 1,5 saatin üzerine televizyon kanalları hukuksuz yayın yapmıştır. Sayın Yıldırım AA beni ilgilendirmez diyor, bakanlarıyla görüşüyor. Saat 2.20'de benim açıkladığım 30 bin 86 sandığa göre kalan sayıya göre, artık seçimin sonucunun değişme imkanı kalmamıştır. 1 Nisan'daki veri burada, birleştirme tutanağı burada. 34 bin 57. İşinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan, uydurma ifade hoş değil. Gerekçeye göre karar veriyor YSK. Sayımı yapan kişilerin hukuka aykırı olduğunu söylüyor. YSK'nın kararında 'çaldılar' yok. Sadece ve sadece sandık kurulunun üyelerine bakıyor. Sayın Yıldırım ve ekibi, arkadaşları soyadına göre, yüzüne bakıp seçmeni tanıdıklarını söylediler. 2019'da yapılan yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. Ben seçilmiş belediye başkanıyım. Yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. 16 milyon insanın hakkını, kul hakkını yiyenlere karşı verilen demokrasi mücadelesidir. Beka sorunu var diyenler, kendileri de ifade ettiler. Bu süreçte hiç beka sorunu yok, konu İstanbul'a döndü.
Soru: Ben 31 Mart'ta seçimde oyumu kullandım. Diyelim Binali Yıldırım'a oy verdim veya sandığa gitmedim. Sorum şu; neden size oy vereyim?
İmamoğlu: Bakın 31 Mart akşamını geçelim dedi sayın Yıldırım, geçemeyiz. Çok mühimdir, çarpıcıdır. AA'nın veri girişimi, sayın Yıldırım'ın kazandık demesi, daha sonra il başkanının sayı vermesi. Tam o saatlerde bütün İstanbul gönül belediyesi kazandı diye afişler astı. Biz tutunaklarımızı alıp merkemizimize getirmeseydik, onlarca insan o mücadeleyi vermeseydi bu iş biterdi. Gönülden söylüyorum o işte yüz binlerce görev yapan insanın hakkı vardır. Maddi hatalar olur, düzeltilir, karar verilirse, geçersiz oylar sayılır. Yeniden oyların sayılması diye bir şey yok. YSK'nin böyle bir refleksi yok, içtihatı yok. Bu süreç bir kurgudur. AA Genel Müdürüyle görüşmedim demek, ben inanmıyorum. AA yanlış yapmıştır, insanları yanıltmıştır demek verilmesi gereken hesaptır. Gönül belediyeciliği afişleri İstanbul'da niye yaygınlaştı. 23 Haziran'da biz AK Parti'ye diğer partilere oy vermiş olsun, herkes için biz kul hakkı yiyenlere mücadele veriyoruz. Aynı zamanda İstanbul, normalleşme, güleryüzle kucaklaşma, temiz bir yönetim mücadelesi, kibirden arınmış, ben bilirim anlayışı değil. Biz 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz. Biz AK Partili kardeşlmerimizden oy istiyoruz.
Soru: Ben diyelim İmamoğlu'na oy verdim. Ben neden Binali Yıldırım'a oy vereyim efendim buyrun
Yıldırım: İthamlar var. Kul hakkı yemek, kibir abidesi olmak. Bunlar kimi adresliyor. Bu seçime beraber girdik. Biz açıkça bir seçim sonrası yaşanan olayları bir hukuk mücadelesini vererek hakkımızı aradık. Bu başka yerlerde de oldu. Biz çok istemedik tekrarlanmasını. Bu CHP'nin tamamımın sayılmasına direnmeseydi bu seçim tekrarlanmayacak. Biz bunu yüzde 10'unun sayımından aradaki farkı görünce rahatlıkla söylüyorum. Biz birbirimize yakın oy aldık. Aradaki fark 13 bin 729'dur. Rakamları birbirine karıştırmaya lüzum yok. Hal böyleyken birbirimize yakın oy almışız, niye benim lehime oylar kazanılıyor da Ekrem Bey'inki kazanmıyor. Ben 10 kazanıyorum Ekrem Bey 2 kazanıyor. Bu dürüst bir seçim mi? Ben AA'yla görüşmedim. Görüşseydim görüştüm derim. Benim en tahammül edemeyeceğim şey yalan konuşmak.
Soru: Niye kesilmiş olabilir efendim yayın akışı
Yıldırım: Ben ne bileyim. Biz elimizdeki sayıları işleyerek açıklamasını yaptık. Onun sebebi araştırılır bulunur ayrı konu. Benim bakanlarla görüşmem, bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Ben Bakanlarla her zaman görüşürüm.
Küçükkaya: Bakanlar ile görüşmüştünüz mü?
Yıldırım: Evet her zaman görüşürüm, neyi ima ediliyor, böyle şey olur mu?
İmamoğlu'ndan Yıldırım'a soru: Anadolu Ajansı'nın o akşam yaptıkları sizin için neyi ifade ediyor? Sabaha karşı İstanbul'da bilbordlara gönül belediyeciliği kazandı afişlerinin asılmasını hangi yetkiyle kim verdi. Son olarak 'çaldılar' sorusu kime.
Yıldırım: 'Gönül belediyecili' afişleri, 39 ilçenin 25'ini kazanmışız. Sonuç buyken kaybettik mi diyecektik. O afişler partimiz tarafından asıldı.
Binali Yıldırım'dan Ekrem İmamoğlu'na soru: Ekrem Bey siz gelir gelmez İBB'nin veri kopyalama talimatını neden verdiniz.
İmamoğlu: Burada kendi cümleleriyle hatırlatıyorum, bir beledeiye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi denetler. Bu cümleyi verdi kendileri. Bu bir veri yedekleme işlemidir. Bukadar basit ve kolay bir işlemi bir cyerlere taşımanın bir anlamı yok. Sanki ajanlar basmış, ayıp yazık günah. Sayın Yıldırım'a süreci daha iyi analiz etmesini dilerim.
Soru: Bu tarihi günde 16 Haziran 2019 Pazar akşamında demokratik hayatımız bakımından çok önemli kritik bir kavşaktayız. Şimdi ağırlıklı olarak ekonomi konularına da değineceğiz ama İstanbul için önem arzeden konular var. Sayın İmamoğlu'nun 18 günlük belediye başkanlığı süresi içerisinde veri kopyalamasına ilişkin olarak sorulmuştu. Sayın Yıldırım bir söz hakkım var demişti. Sayın Cumhurbaşkanı Tacikistan'da açıklama yaptı. 'Nihayetinde bu bir İstanbul seçimi, kazanan göreve gelecek' dedi. Sonuca herhangi bir itirazınız olacak mı?
Yıldırım: Vatandaşlarımız bilsin biraz teknolojiyle aram iyidir, bu internet altyapısını biz yaptık. Veri yedekleme ayrı kopyalamak ayrı iştir. İstanbul'un bilgileri yedekleniyor. Veri yedeklemesi yapılmadan hiçbir şekilde veri saklanamaz. Bu güvenlik meselesidir. Bilgisayarınızda bile yedekleme sistemi vardır. Benim söylediğim cümlenin ön kısmını Ekrem Bey ifade etti. Efendim tabii ki belediye başkanı her şeyi inceleme yetkisi var. Ancak devamı var niye kopyalama ihtiyacı duysun. İstediği zaman istediği bilgiyi maiyetindekiler alır getirir. Benim söylediğimle burada ifade edilen aynı şey değil. Kaldı ki mahkeme kararı da onu da tanımıyor gibi şey, öyle de bir algı, o mahkeme kararı da yanlış dedi. Onun ilgisiz dediği, Eyüp'ten seçilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Meclis Üyesi avukat. Bu veri kopyalama işlemi bir FETÖ taktiğidir. Geçmişte bunu FETÖ yaptı. Üç tane dışarıdan uzman da görevlendirme yaptı. Bu başlı başına fecaat bir şeydir. Devlet umurunda böyle bir şey yok. Dışarıdan adam tayin edip en hassas yerlere, kozmik odalara tayin edemezsiniz. Seçim sonrası sayımda da itiraz süreci icap ederse yine olur. Bu sefer belki biz etmeyeceğiz sayın Ekrem Bey edecek. Ben iki taraf için de normal olduğunu düşünüyorum. Umarım itirazı gerektirmeyecek bir fark olur.
İmamoğlu: Elbetteki seçimlere itiraz haktır. Bu hakkı kimsenin yok sayma hakkı yok. Uyudruma gerekçelerle itiraz haksız. Dolayısıyla bizim sürece dair hep eleştirdiğimiz bunlardır. İtiraz sürecinde algı oluşturmak karşı tarafından yaptığı bir uygulama. Bakınız “çaldılar”. Kim çaldı? Sordum hala yanıtlamadı. Bilmiyorum dedi. Hala devam ediyorlar. Sayın Yıldırım bir ara vazgeçti yine devam etti. FETÖ uygulamalarının nasıl olduğunu ben bilmem. Veri kopyalama işlemei tam da o gerekçeler yazılırken bakanlıklardan dışarı çıkarılmaması gerekirken, cezaevlerindeki verilerin, çeşili başka verilerin AK Parti’ye verilmesidir. Bizim yaptığımız işlem çok masum bir işlemdir. Az önce söylediklerimi döylemiştir. Diğer cümlesi de Belediye başkanı halkın önceliklerine önemsemelidir” diğer cümlesi budu. Başka cümlesi yoktur.
Soru: Trabzon, Giresun'da kalabalık mitingler düzenlediniz. Trabzon ve Giresun mitinglerini tamamlayıp İstanbul'a dönmek üzereyken Ordu'ya gittiniz. Orada VİP'e girdiniz, milletvekilleri mi vardı, onları da açıklamanızı isteyeceğim. Ne oldu, neler oldu, neden sinirlendiniz, bir valiye hakaret ettiniz mi?
İmamoğlu: Duyuruları yapan arkadaşlarım var. Çok nettir. Trabzon'da bayramlaşma çağrısı yaptık. Muazzam bir karşılamaya dönmüştür. Sırasıyla ilçelerinde tabii bu muazzam süreç bence bir tuzakla, ne yazık ki tuzakla sona erdirilmek istenmiştir. Oradaki tavırlarım net, belli, nasıl sükunete çağırdığım belli. Tabii ki annemin orada düştüğü durum. Benim VİP diye bir derdim yok, sıkıntım yok. VİP süreçlerinin çok daha netleşmesi gerekir bu ülkede. Geçenlerin haddi hesabı yok. Dolayısıyla kaldı ki ben Trabzon'da 'beni şuradan geçirin' diye bir kavramım yok. Beni karşılayanlar, yollayanlar bir şey organize ediyor. Trabzon'da geçtik, Ordu'dan niye geçirilmedik, bilemiyorum. Ben ne söylediğimi biliyorum. Sayın Genel Başkan Yardımcısına da ne söylediğimi biliyorum. Buranın sakinleşmesiyle ilgili. Oradaki vali bey de ne söylediğimi biliyor. Ama bu konu İstanbul'un konusu değil.
Soru: Valiye hakaret ettiniz mi efendim?
İmamoğlu: Hakaret etmedim. 'Basitleşmiştir' dedim. Valinin 1 ay öncesinden bize hakaretleri var. Bakacağız. Bize Pontuslu dediler buna da cevap verilsin.
Soru: Siz İzmir milletvekilliği, belediye başkan adaylığı yaptınız. 31 Mart'ta da seçimi yarıda bıraktınız. Bunun analizini yaptınız mı efendim?
Yıldırım: Ne bakımdan anlayamadım
Soru: Bu seçim sizi şaşırttı mı?
Yıldırım: İzmir seçimi geride kaldı. 17-25 Aralık'ın gölgesinde kaldı. İzmir'de en yüksek oyu aldık. Burada kazanan yok. Her ne kadar Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Anıtkabir'e gidip 'belediye başkanı' diye yazdıysa da burada kazanan yok. Hayretle izliyorum, Ekrem Bey alışkanlık haline getirdi artık bu çarpıtmayı. Yalana kızıyor, doğru söylememeyi bir alışkanlık haline getirdi. En son 'soruları İsmail Bey'den aldı' dedi. Ben de 'almadım' dedi. Siz de açıklama yaptınız. Saadet Adayının çocuğu İBB'den çıkarıldı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki, 'Bu Ordu işi olmamıştır, yanlış olmuştur, bizde görüntüler var, RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz' dedi. Bence Ekrem Bey özür dileseydi. Aslında şimdi validen özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyorum, İstanbullulardan, milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir İsmail Bey. İstanbul seçimlerine gideceğiz, İstanbul'a güveniyorum. Bugüne kadar İstanbul'a çok güzel hizmetler yaptık. 23 Haziran'dan sonra İstanbullu bu yetkiyi bize verince yine yapacağız. İstanbul Türkiye'nin özeti. 81 vilayet var. Demografik yapıya baktığımızda bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha iyi.
Soru: Benden bahsettiğiniz için açıklama yapmam gerekiyor. İKSV'nin açılışındaydım. Ekrem Bey, NTV-Star ortak yayınındaydım. Soruların verildiğini, ben kimseye soru vermedim vermem. Lakin daha sonra çıkmak zorunda kaldım. Fatih Altaylı, Habertürk'te benim sizi aradığımı, pardon sizin sorularızı istediğinizi, size soruları verdiğimi sonra Ekrem İmamoğlu'nu aradığımı ve 'size de vereyim mi' dediğimi. Bu absürd. Ne benden kimse soru istedi. Ertesi gün Engin Altay'la Mahir Ünal'ın yanına gittim, 'bu tartışma nereden çıktı' dedim. İki parti yetkilileri buluşmuş, '10 soru AK Parti 10 soru CHP' hazırlasın demiş.
İmamoğlu: Yine sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiş. Burada ne yazık ki üzücü ifadeler kullanmıştır. Yalan söylediği ifadesini üstüne basa basa kullanmıştır. Bu çok kibirli bir ifadedir. Benim ifademde İsmail Küçükkaya yok. Ama sayın Yıldırım, İsmail Küçükkaya dedi. Bana gelen bilgi soruların belirlenmesi, moderatöre verilmesi, 10 soru siz, 10 soru karşı belirlesin. Siz yoktunuz, dolayısıyla...
Son sözüm tekrar söylüyorum. Benim oradaki ifadem nettir. 'Yalan söylemiş' cümlesi kötü söz sahibine aittir diye kapatıyorum.
Soru: Bir Sayıştay raporu var. Son 5 yılda 753 milyon bir zarardan bahsediliyor. Son zamanlarda çok tartışma konusu vakıflara ayrılan son 1 yılda 308 milyon lira. Belediye başkanı olunca siz nasıl yapacaksınız?
Yıldırım: Sayıştay raporunu gördünüz mü İsmail Bey. Sayıştay raporunda öyle bir rakam yok. 108 milyon mu ne. Bu yalan. Yalan olduğu İstanbul Büyükşehir Beledise tarafından açıklandı.
Soru: Sayıştay'dan hiç yalanlama gelmedi.
Yıldırım: Geldi, onu bilmenizi isterim. Maalesef yeterince bu konu duyurulamadı. Onların yerine biz duyurmak zorunda kaldık. Böyle bir şey yok, kısacası yalan. Hadi doğru değil diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Nitekim o televizyon programında bir düzeltmeyi yapınca 'doğru değilmiş' dedi ve geçiş yaptı. Değerli arkadaşımız bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bu güne kadar ortaya atıp, kafa bulandırmaya çalışıp, bütün meselelerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Bunları tek tek sayarım. Ama ben zul duyarım. Ama biz İstanbul'u konuşamadık. Vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldı. Zaten belediyeler vakıflara nakit kaynak aktaramaz.
Bu vakıflar eğitime destek veriyor, sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. FETÖ'nün beyin yıkamak için gençleri devşirip, 15 Temmuz'u başımıza sardıysa bu vakıflar da o tehlikeyi bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor.
Soru: Belediye başkanı seçilirseniz bu israf dediğiniz düzen, rakamlar, vakıflara aktarılan para, bunu nasıl çözeceksiniz?
İmamoğlu: En büyük sorun yoksulluk, kötü yönetim ve israf. Kul hakkı meselesini çok önemsiyoruz. Ben artık kelimelere takılmıyorum, nasıl söylerse söylesinler. Sayıştay denetiminden çıkan raporu arzu ederlerse sayın Yıldırım'a takdim ederim. Sayıştay raporunda İETT ve İSKİ'de yapılan usulsüzlüklerin 753 milyonu aştığı. Belediye taşınmazları işgal olarak kullandırılıyor, işgaliyenin sadece yüzde 20'si tahsil ediliyor. Yanıltılmış, aldatılmış olabilir. Bence kendisine bilgi verenleri gözden geçirsinler. İhtiyaç fazlası araba kullanımı. Şu an vekalet eden vali beyl var. Buradan sesleniyorum, lütfen mukayyet olun. Bilboardlara bunu kim asıyor? 23 Haziran'dan sonra kim gelirse ona göre hareket edilir. Şu anda bu afişleri oraya kim asıyor. Efendem ambulans, iş makinası, cenaze, iş makinalarıymış. İBB'ye ait, iştiraklar hariç, KİPTAŞ ve bir sürü iştirak var, 28 tane. 1810 araç. 7 personele bir binek araç düşüyor. Sayıştay raporlarına giren rakam değil. Bunun gibi israfı engelleyeceğiz. Tasarruf yapacağız, ekonomik seferberlik başlatacağız.
Soru: Binali Bey FETÖ iması, vurgusu yaptı. Biz FETÖ ile mücadeleyi önemsiyoruz. Siz belediye başkanı olunca bunlarla mücadelede ne yapacaksınız? Siz bunların yurtlarına gittiniz mi, FETÖ elebaşını ziyaret ettiniz mi?
İmamoğlu: Benim uzaktan, yakından ilgim, ilişkim. Ben devlete inanırım. İşte FETÖ gibi örgütlerin yok olması adına mevcut vakıflarla işbirliği yapılarak. Ya kardeşim belediye var. Türkiye Gençlik Eğitim Hizmet Vakfı'na 51 milyon 218 lira. Burada yazıyor. Ensar Vakfı'na 29 milyon 797 bin. Esas olan devlettir. Vakıflarla, dernekle tabii ki işbirliği yaparım. Temiz dernekler, vakıflarla işbirliği yaparsınız. Ben her kesimdeki derneklerle, vakıflarla işbirliği yaptım. İHH ile yaptım. İşbirliği yaparsınız, ama yurdu belediye yapacak kardeşim. Zaten başımızda bir bela, bir FETÖ terör örgütü oluştu. İBB olarak yurtlar yapacağız, okula, eğitime destek vereceğiz. O kreş dediğimiz mevzuyu çok önemli görüyoruz. 5 yıllık belediye başkanlığım orada. Bir bina boş duruyor, bizden önce verilmiş, kaçmış gitmişler. Devletine inanan, kalıcı, devletin güçlenmesine inanan bir ahlaktan geliyoruz. Terör örgütlerinin hiçbirisiyle zerre ilişkimiz olamaz.
Yıldırım: Temiz vakıflara veririm diyor da, yani deterjanla yıkayarak mı vereceğiz? Kim karar verecek? İstanbul'da 23 bin tane vakıf, dernek, hemşehri dernekleri var. Bunların hepsine ilçe belediyeleri ve büyükşehir belediyesi destek oluyor. Hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz. Kendisinin de vakfı var, Batı, İstanbul Vakfı mı neyse. Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar, insanları biraraya getiriyorlar. Onların kaynaşmasını sağlıyorlar. Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılamaz. Onun için burada algı operasyonuna gerek yok. Yapılmadığına dair zaten belediye açıklamasını yaptı. FETÖ'ye yönelik beyanatından memnun oldum, doğrusu takdir ediyorum. FETÖ büyük bir terör örgütüdür. 15 Temmuz gecesi yakından yaşadık. Bu FETÖ örgütüyle mücadele de elbette ki devam edecek. Tabii ki hukukun içinde kalarak. Bizi ilgilendiren ihanet kısmıdır.
Soru: Ekonomide sıkıntılı süreçten geçiyoruz. İşsizlik ciddi problem haline gelmiş. İstanbul gibi dünya metropolü kent yoksulluğu gibi bir kavramla karşı karşıya gelmiş. Siz seçilirseniz ne yapacaksınız?
Yıldırım: Tabii ki ekonomik sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına öyle ya da böyle yansıyor. Bu yükü hafifletmek için birçok vaadimiz var. İstanbul Avrupa'nın 13. büyük ekonomisi. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar. Milli gelirin 236 milyar dolarını karşılıyor. 5 yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da mesela bioteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 bioteknoloji fabrikası yapacağız. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Burada big data dediğimiz büyük verinin işlenmesi. Burada gençler istihdam edilecek. Altyapısını hazırlayacağız, fikir getirecekler. onların akıl terini üretime dönüştüreceğiz. Pendik'te teknoloji geliştirme bölgesi.Burada firmaların AR-GE'leri olacak. Bunun örneği Rotterdam, Singapur'da var. Bu modeli İstanbul'a getireceğiz. Burada 50 bin istihdam öngörüyoruz. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi hem de fuar ve kongre merkezi olacak. Avrupa'daki 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10'undan istifade edelim ve şehrimize katma değer sağlayalım. Bu da 40 milyarlık bir katkı..
Soru: Siz seçilirseniz ne vaad ediyorsunuz?
İmamoğlu: Ben temiz vakıflara vereceğim demedim, işbirliği yapacağım dedim. Vakıftan bahsederken her şeyi sayın Yıldırım'a daha önce ziyaret yapmış birisiyim. Herşeyi konuşmaya hazırım. Bana herşeyi sorabilirler, bir büyük olarak sorabilirler. Bu şehrin yoksulluğu var. Üç gençten biri işsiz. 350 bin genç var okutamamışız, meslek sahibi yapamamışız, iş de bulamamışız. Yüzde 15'i aşmış işsizlik oranı var. Bu belediyenin parasını israf ettirmeden, tasarrufla değere dönüştürüp öncelikle bu şehrin yoksulluğu ile mücadele etmek. Ucuz ve sağlıklı gıda, ulaşımda indirim, suda indirim. Eğitim, geçim, evlilik, sofra, işsizlik destek paketiyle mevcutun beş katına çıkaracağız. 4 aileden birisi bu şehirde açlık sınırı altında. 2 bin 20 liraya kadar bu sınırın altındaki ailelere maddi destek sunacağız. Evin kadınına sunacağız. Ouklarına yemek getiremeyen ailelerin çocuklarına kumanya desteğimiz var. Biz işsizimizin yanında olacağız. Bölge İstihdam Ofisimize kayıt yaptıran 200 bin işsiz gencimize iş bulacağız. Ücretsiz ulaşım desteği sunacağız. 25 yaş altı öğrenci olmayan gençlere yüzde 40 indirim yapacağız.
Soru: Mesela İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyete aşık bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin. İstanbul'da yaşayan bir Kürt kardeşiniz olarak hangisine oy vereyim?
İmamoğlu: Ben Kürt kökenli vatandaşımın çocuğu mu, Türk kökenli mi diyorum. 16 milyon İstanbul'dan bahsediyorum. Sayın genel başkanıma 'Efendim ben İstanbul ittifakının adayı olmak istiyorum' dedim. Partizanlığı bu belediyeden söküp, atacağız. Bunun içinde AK Partili, Saadet Partili, MHP'li elbette HDP'li hemşehrilerim var. Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. Terör ön büyük sorundur peşinden partizanlık geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya geliyoruz, eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla Kadıköy'deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Ben bu çocuklardan bahsederken kökenini mi söylüyorum. Hepsi benim çocuğum. Biz mahallede demokrasiyi, semtte, ilçede, büyük şehirde sağladığımızda hiçbir sorun kalmaz. Gönül belediyeciliği ile afişler niye asıldı dedim. Bana 25 tane belediyenin kazanıldığını söylüyor. Partizanlıkla sadece ben değil sayın Yıldırım da mücadele etmeli. Ben özgürüm, 16 milyon insandan oy alıp belediye başkanı olacağım.
Soru: Aynı soruyu size de sorayım.
Yıldırım: Biz hizmet yaparken İstanbul'da ve Türkiye'de. İnsanların etnik kökenlerine, inançlarına bakmayız. İnsanlarımıza hizmet götürürken herkese aynı hizmet götürürüz. Particilik seçimlerde kampanyada parti vardır. Kampanyada partimizin söylemlerini dillendirirsiniz, seçim bittiğinde rozetinizi çıkarıp hizmet yaparsınız. Biz partizanlık yapıyorsak, adres bizeyse bunu şiddetle reddederim. İzmir'in toplu taşıması İZBAN'ı CHP belediyesiyle beraber yaptık. Çevre yolunu, Konak tünelini yaptık. İzmir-İstanbul yolunu yapıyoruz. Süre 2,5 saate düşecek. Partizanlığı şiddetle reddederim. 81 vilayetten İstanbul'a gelen bütün hemşehrilerimize 780 bin kilometrekare vatan toprağının her köşesinden İstanbul'a gelmiş, burayı evi, işyeri yapmış, çocuklarının geleceğini düşünen 15 milyon İstanbulluya hizmet için varız. İstanbulluya yapılan hizmet asla israf değildir. İstanbul'a 1994'den beri hizmet ediyorum. İDO Genel Müdürlüğü yaptım. 4,5 yılda İDO'yu dünyada kendi sınıfında 1 numara yaptım.
Soru: Bu akşam olağanüstü bir iyilik yaptınız. Medeni cesaretinizi gösterdiniz. Sosyal medyada çok konuşulmuş. Her ikisinden mal varlığınızı açıklamanızı istiyorlar. Siyasete girmeden önce ne kadar paranız vardı, şimdi ne kadar. Belediye başkanı seçilirseniz mal varlığı beyanında bulunur musunuz?
Yıldırım: Mal varlığı beyanında bulundurmak bizim keyfi, ihtiyarımızda değil. Mecbursunuz. Kamu adına hizmet görüyorsanız, memur dahi olsanız, mal varlığı beyanınız olacak. 16 yıldır malvarlığı beyanı veriyorum. Her sene değişiklik olursa yeniliyoruz. Kamuoyuna açıklama diye bir adet yok. Benim açımdan hiç fark etmez. Ama herhangi bir dava konusu oldu mu malvarlığı mahkeme tarafından talep edilir, dosyaya konur. Benim açımdan bir sakıncası yok. Çocuklarımın mal varlığının zaten bir koruması falan yok. Onlar ticaretle uğraşıyorlar, onlarınki kamuya da açık. Herkes bakar. Bu konuda davalar da oldu. Birçok davalar kazanıldı. Biz hiçbir şekilde malvarlığımızı, geçmişimizle, yaptıklarımızla her zaman hesap verdik, bundan sonra da vermeye hazırız. Hem burada hem öbür tarafta.
Soru: Siz efendim. Siz kamuoyuna açıklar mısınız?
İmamoğlu: Sayın Yıldırım'ın açıkladığı gibi kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal beyanımızı veriyor. Ben de 5,5 yıldır her yıl yenileyerek veriyoruz. Hatta büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra beyan etmiştim. Yeni bir süreç, yeni bir ahlak anlayışı. Belediye başkanı, milletvekili olmak, bakan olmak bir meslek değil. Hepimiz bir görev yerine getiriyoruz. Başka görevler de nasip olabilir. Erdemli, ahlaklı süreci iyi yönetebilmek, hesap vermek adına dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına, bu önerinizi aynen sayın Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben var, eşim var, babam, çocuklarım var.
Soru: İstanbul'da 500 binden fazla Suriyeli var. Türkiye bu konuda büyük fedakârlık yapıyor. İnsaniyetini gösteriyor. Bu Suriyeli meselesinde ne yapacağınızı merak ediyorum.
İmamoğlu: Mülteci konusunu biz iyi yönetemedik. Sadece vicdanla, toplumsal tavırla, davranışla açıklamak doğru değil. Aynı zamanda evrensel hükümler taşır. Güneyimizde yaşanan bu insanlık dışı olaylarda Türkiyemiz yalnız bırakılmıştır. Ben bunu Fransa'da yaptığım konuşmada da söyledim. Siz bizi bu süreçte yalnız bırakarak dünyayı başka yere sürüklüyorsunuz demiştim. 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmen var İstanbul'da. Kayıt dışı rakamlarla 1 milyona ulaştığı yönde yoğun gözlemler var. Üç aşamaya bölüyoruz bunu. Mutlaka bir masa kuracağız. İBB'nin bir politikası yok. Sessiz. Siz politika üretmelisiniz. Biz mevcut mülteci insanları, özellikle çocuklarını, kadınlarını envanter çıkaracağız. Sokak sokak geziyorum, çocuk evlilikleri görüyoruz. Çocuğu ve kadını koruyacağız. Bu konuyla özel ilgileneceğiz. Ben insanlık dışı uygulamalara netim. Bizim geçmişten bugüne kapsayıcı duygularımızla hareket edeceğiz. Ülkemiz adına, ulusal politika geliştirme konusunda aktif davranacağız. Bir anda 3,5 milyon mülteci dağılmamalıydı. Üçüncü husus uluslararası alanda da 16 milyonluk kenti yönetiyoruz. Güneyimizde yaşanan olaylarda toprağın altındaki petrolü düşünerek bizi mülteci sorunuyla baş başa bırakamazsın. İstanbul'un sokakları tehdit altında. Doğudan, Kuzeyden, Batıdan gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor.
Soru: Siz ne yapacaksınız efendim?
Yıldırım: Ekrem Bey ne yapacaklarını anlatmayı unuttu. Ben anlatayım. Bu insanlar ölümden kaçtı, canlarını kurtarmak için bize sığındılar. Biz geleneklerimize, inançlarımıza uygun olarak misafir ettik. Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bunlar geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var. Bunların hepsinin kaydı, kuydu var. Eğitim, sağlık hizmetleri de veriliyor. Bunlar en temel insanlık hizmetleri. Uluslararası camia bunlara gerekli desteği vermedi. Sadece Türkiye'ye ne kadar güzel yaptığını söylediler ama ellerini taşın altına koymadılar. Onları yoksulluğa terk ettiler, hatta denizde boğuldular. Afrin Harekatı'nı yaptık. Şimdi bir kısmını oraya gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat'ın doğusundaki o bölgeyi temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz. Bu süre içerisinde İstanbul'da yaşayan, özellikle belli ilçelerde Fatih, Beyoğlu gibi burada bir asayiş sorunları, İstanbulluların huzurunu, rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz işler yaparsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden hiç kusura bakmasınlar tutar göndeririz. Belediyenin bu işi tek başına yapması mümkün değil. Bu iş merkezi hükümetle yapılacak. İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi'yle yapılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde mültecilerle ilgilenen bir birim var. Belki bu birim daha da güçlendirilebilir.
Soru: Kadının toplumsal hayatta güçlendirilmesi meselesi çok önemli. Her ikiniz de eşinizle geldiniz. Kreş mesela.
Yıldırım: Kadının iş hayatına katılması, toplumda daha etkin yer alması son 16 yıla bakarsanız ciddi artış var. Yüzde 21'di yüzde 34'e çıktı. Siyasette de artış var ama istediğimiz düzeyde değil. Üniversitelerdeki kız öğrencilerin sayısı erkeklerden fazla. Öğretmenlerin sayısı erkeklerden fazla. Asıl bizim yoğunlaşmamız gereken kısım ev kadınlarımız. Ev kadınlarımızın iki türlü sorumluluğu var hem çocuklara hem ev işlerine bakıyorlar. Onların da sosyalleşmeye ihtiyaçları var. Onların el emeği göz nuru emeklerini değerlendireceğiz. Her aileye bin lira katkı sağlayacağız. İstanbul'un 300 mahallesinde kreş yok. Ev kadınları çocuklarını rahat bir şekilde gözü arkada kalmadan bırakacak, dışarı çıkacak tekrar gelip oradan alacaklar. Bu vaadler Ekrem Bey'de olabilir. Bunlar belediyenin sosyal vaadleri diyorum. Mesela Ekrem Bey, Beylikdüzü'nde kreş vaadi vermiş. Zannediyorum 11 tane vermiş. Sadece bir tane yapabilmiş. Keşke 11'ini de yapmış olsaydı ne güzel olurdu. Önemli olan vaadi vermek değil yerine getirmektir. Siyasetçinin kalitesi oradan ortaya çıkar. Ben hiçbir vaadimi karşılıksız bırakmadım.
Soru: Ekrem Bey söz sizde
İmamoğlu: Siyaseti kalitemiz konusunda yine bir yorumda bulundu. Kalite yorumu yapınca incitici oluyor. Bu hoş bir yorum değil. Beylikdüzü halkı bizim neler başardığımız hususta net bir refleks ortaya koymuştur. Bugün vaad verme konusu bize aittir, sayın Yıldırım'a ait değildir.
Siz yönetimdesiniz zaten. O anlamda vaat bize yakışır. Siz bir şey yapmamışsanız, kadınla ilgili eylemleriniz yeterli değilse bunları vaad haline getirirseniz sevindirici. Sayın Yıldırım'ın bizim vaadlerimizi takip etmesi sevindirici. Şu anda bizim söylemlerimiz üzerine oturmuştur. Biz insana, kadına, çocuğa gençlerine oturduk zemini. Hızlıca 150 kreş açacağız. Kadınların söz hakkı olma meselesi. Kadın istihdamı. Kadın emek ofisleri. Satın alma garantisiyle kadınların çalışabilmesine fırsat tanımak. Annelere 0-4 yaş arası bebekleriyle ücretsiz dolaşma hakkı sağlayacağız. Bütün sosyal tesislerimizden yüzde 40 indirimli yararlanma hakkı sağlayacağız. Şiddeti önleme kriz merkezi açacağız. Çocuğu ile beraber kadını özellikle ihmal ve istismar meselesi üzerinden destekleyeceğiz. Mahalle evlerimizde bu aynı zamanda mahalle meclisi kavramı içeriyor, iki sosyolog istihdamı sağlayacağız. Tüm bu söylediklerim özellikle ev kadınlarına olağanüstü bir hizmet yapacağız.
Soru: Bir meslektaşım sordu. Siz hayatınızda FETÖ yurtlarında kaldınız mı, örgüt elebaşını gördünüz mü?
Yıldırım: Yok, ben ne örgüt elemanını ne de FETÖ'yü görmüşlüğüm ne de yurtlarında kalmışlığım yoktur.
Soru: Çarpık kentleşme, yapılaşma ikinizden de bunun yanıtını merakla bekleyeceğim.
İmamoğlu: İçeriklere yön çizebilmek adına kaç sorumuz kaldı
Küçükkaya: Son bir soru. Benim bir tane özel sorum var bitiyor.
Yıldırım: Biz ulaşımı konuşmadık. Trafiği konuşmadık. Çevreyi, otoparkı daha birçok konuyu konuşmadık.
Soru: Devam edebiliriz efendim. İstanbul'un başbaşa kaldığı çarpık kentleşme, betonlaşma, deprem alanları kalmamış, AVM olmuş, rezidans olmuş. Nasıl çözeceksiniz Ekrem Bey?
İmamoğlu: istanbul'un yönü yok. Gittiği yer ile ilgili bir tanım yok. Kaç milyon olacak İstanbul? İstanbul şehrinin yönünü çizeceğiz. İlk 1 yıl içerisinde mevcut durumu belirleyeceğiz. 2030 ve 2050 hedefleri. İstanbul'un kırsal kent planlaması önemli. Yeşil alan konusunda İstanbul Türkiye ve dünyanın en sıkıntılı metropollerinde birisidir. Biz 15 vadide yaşam vadisi açıkladık. Bizim 30 milyon metre karelik bu şehre katma konusunda bütün toplumla anlaştık. Bu şehri yönetenler, 25 yıldır bu kenti yönetenler 'bu kente ihanet ettik' cümlesini ben söylemedim. Bu şehrin birçok ilçesinde yeşil alanların yok edilerek, imara açılması. Özellikle deprem toplanma yerlerin yok edilmesi. Bu şehrin değişmez kurallarını var edeceğiz.
Soru: Sizinle devam edelim efendim...
Yıldırım: Şehrin nefes alması, insanlar binalardan bunalıp, yeşil alana kendini atacak yer bulması lazım. Bizim 20 tane yeşil koridor projemiz var. Silivri'den Pendik'e kadar devam ediyor. İstanbul'un dereleri bunlar. Yapılaşmadan dolayı bir kısmı adı kaldı kendisi yok. Biz bütün bu dereleri ihya edeceğiz. 37 milyon 500 bin metrekare ilave yeşil alan kazanmış olacağız. Bu alan hem derenin etrafında yürüyüş alanları, bisiklet alanları, piknik alanları olacak. Buradan da yatayda millet bahçelerine geçiş olacak. Her mahallede 200 metre mesafede bir çocuk parkı olacak. Sonra semt parkları, millet bahçeleri bu koridorlarla entegre olacak. Kuzey ormanlarına erişimi bu koridorlarla sağlayacağız veya kuzeyden Marmara'ya inişi sağlayacağız. Buralar depremde geçici barınma alanları olarak yapılacak. Bu heyecan verici proje ve çok kolay yapılabilir bir projedir. İstanbul'un kişi başı yeşil alan 10 metre karenin üstüne çıkmış olacak. Dikey yapılaşma hem sosyalleşmeyi hem kentin kimliğini ortadan kaldırıyor. İstanbul'un bu dikey yapılaşmasında ilçeler bazında 22 ilçede yoğunlaşmış ve bu 22 ilçenin 18'i CHP'li belediyeler. 4 tanesinde AK Partili belediyeler var.
Soru: Önce gençler. Gençeler konusunda ne yapacaksınız? Bunun içerisine engelli kardeşlerimizi katarsanız çok memnun olurum.
İmamoğlu: Bu şehir çocuk kenti ve genç kenti. Bizim 0-4 yaş arası çocuk sayısı 1 milyon 200 binin üzerinde. Kreşle başladığımız o seferberlik süreci gençlerin üniversite eğitimleri bittikten sonra meslek edinme ve hayata katılma konusuna varıncaya kadar takip edilmesi gereken bir süreç. Gençlere yüzde 40 indirim. Üniversite bursu. 75 bin öğrenciye 8 ay boyunca 400 lira. 12 kadın 8 öğrenci yurdu. 10 adet dünya dilleri merkezi, 10 adet gençlik merkezi. Dünya dillerini öğrenen insanlar daha hızlı iş sahibi oluyor. Spor arenaları. Gençler İstanbul'dan başka şehirlere kaçmayacak. 230 milyon dolarlık bir beyin göçü tarifi yapılıyor. Bizim gençlerimiz hayallerini İstanbul'da kuracak. 350 bin gencin Ekrem abisi olmaya geliyorum. Erişelebilir bir kent olacak. Bu kent engelliler için engeller taşıyorsa o zaman bu kentin vicdanı yoktur. Engelliye biz bakayacağız. 10 adet alzheimer bakım evi. Yaşam boyu öğrenme evleri. Yaşlılara acil durum bilekliği. Aktif yaşlanma programını devreye sokacağız.
Soru: Buyrun efendim
Yıldırım: Gençler benim kankam. Onları kankam olmaya davet ettim çok güzel tepkiler aldım. 10 GB ücretsiz internet erişimi alacaklar. Müzeler ve tiyatrolar bütün gençlere ücretsiz olacak.
Soru: Belediyelerin?
Yıldırım: Evet belediyelerin. Öğrencilere kırtasiye desteği var. Öğrencilere kırtasiye desteği. Amatör spor kulüplerine 100 bin liralık tutarında destek vereceğiz her yıl. Şu anda bunun onda biri veriliyor. Spor tesislerinden gençler ücretsiz yararlanacak. Motosikletle geçişler her iki köprüden bedava olacak. Üniversiteye hazırlanan, yani liseden mezun öğrencilik vasfını kaybetmişlere de bu ulaşım indiriminden onlar da yararlanacaklar. İşsizlik maaşı alanlara toplu ulaşım desteği vereceğiz. Öğretmenler bütün toplum ulaşımından bedava yayınlanacak. Gençlere bursu yazmadım. Çünkü belediyeler burs veremiyor. Veriyordu esasında. CHP konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve belediyelerin burs vermesini artık imkansız hale getirdi. Ekrem Bey nasıl burs verecek merak ediyorum, veremez. Ama Ankara ile beraber iki parti anlaşırsa bunu çözebiliriz. Önce bu engelin aşılması lazım. Ekrem Bey'in daha önce beyanatı var İstanbul, Ankara'dan yönetilmeyecek diye, o da ayrı bir husus.
Soru: Ulaşım meselesi. Ne vaadediyorsunuz?
Yıldırım: Ulaşım benim işim tevazuya lüzum yok. Türkiye'nin her tarafını bölünmüş yolla donattık, havayolunu halkın yolu yaptık. İstanbul'un birinci derdi ulaşımı. Marmaray, Üçünkü Köprü, Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara Yolu, Osmangazi Köprüsü'nü, dünyanın en büyük havalimanını yaptık. Biz 2024'e kadar insanların trafikte yarım saat kazanmalarını sağlayacağız. Baba evine yarım saat önce gidecek. Yapacağımız raylı sistemleri. 518 kilometreye çıkaracağız. Her yıl minimum 50 kilometre raylı sistem yapacağız. Metroların payı süre sonunda yüzde 48'e çıkacak. Bugün yüzde 18. Yüzde 30 artmış olacak. Burada ciddi yatırım var. Ankara metrolarını, İzmir İZBAN'ını yaptık. Edindiğimiz tecrübelerle bunu kolayca yapabiliriz. Bilmiyorum Ekrem Bey Marmaray'ı kullandı mı? Yakın zamanda Marmaray'ın banliyo hattını yaptık. Bu şekilde ciddi anlamda metrobüste biraz rahatlama oldu. Ama asıl metrobüsü rahatlacağımız şey Beylikdüzü'nden Söğütlüçeşme'ye giden hattı otonom ve akıllı araçlarla değiştireceğiz, kapasiteyi yüzde 50 arttıracağız. Bu güzergahta bir otoyol daha yapacağız. Kuzey Marmara ile TEM arasında olacak. Levent'tle Mahmutbey arasındaki metroyu bu sene sonu açmış olacağız.
Soru: Sayın İmamoğlu buyrun ulaşım konusunda ne yapacaksınız.
İmamoğlu: Servis işinde tahdidi biz vaadettik. Şu anda vekaleten benim başkanlığım döneminden sonra vali bey var. Büyükşehir belediyesi süreci bizim sürecimizde. Biz bütün aktörleriyle beraber çalışacağız. Az önce ulaşım indirimlerini söyledik. İBB sorumluluğunda. Hiçbirisi bizim halk otobüslerine, şirketlere mal edilmeyecek. Biz şehir içinde kalan gişelerin şehir dışına aktarılması konusunda fizibilite çalışmalarını değerlendiriyoruz. Sayın Yıldırım 'benim işim' dedi saygıyla karşılıyorum. Sanki sayın Cumhurbaşkanı ve yetkililere haksızlık yaptığını düşünüyorum. Ama İstanbul'u halledemediler. Durakta bekleme süresi 20 dakikayı aşan bir kent. 1 saati aşan yerler var. Günde 91 dakika trafikte geçiyor. İstanbul'u bütünleşik olarak biz çözeceğiz. Evet ben Marmaray'dan geçtim, çok teşekkür ediyorum. 70'lerde fizibiletisi başlayan bir proje çok teşekkür ederim. 2004'de 45 kilometre aldıkları metro hattı 170 kilometreye oluştu. Sadece senede 8,5 kilometre yaptılar. Beylikdüzü metrosu hala biliyor. Deniz ulaşımı yüzde 10'lardan yüzde 3'lere düştü. Bu şehirde 500 kilometre bisiklet hattını, yaşam vadilerinden, fünüküler hatlarıyla destekleyeceğiz. TEM'de kuracağımız megabüsle metrobüs hattını rahatlatacağız.
İMAMOĞLU'NDAN 20 TL'YLE SEÇİM İPTALİ ANLATIMI
Ekrem İmamoğlu cebinden çıkarttığı 20 TL ile YSK’nin iptal kararıyla ilgili, “Çok dolaştığı için hoşuma gitti. Bu 20 lira. Diyorsun ki vatandaşa bu 20 liranın 5 lirası sahte. Buna hiç kimse inanmaz” açıklamasını yaptı.
Derleme: Cumhuriyet