Habertürk’te canlı yayın programına telefonla bağlanan gazeteci İsmail Küçükkaya, öncesi ve sonrasıyla dün gece moderasyonunu üstlendiği tartışma programını anlattı.
Küçükkaya, Habertürk’teki konukların da sorularını yanıtladığı programda şunları söyledi.
İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Öncelikle bu tartışmanın olmasında, 17 yıl aradan sonra bu açık oturumun yapılmasında hem sana (Didem Arslan Yılmaz),hem kanalına, başta Kenan Tekdağ olmak üzere teşekkür ediyorum. Çok üst düzey sorumlulukla, büyük bir titizlikle çalıştım, özen gösterdim. Mahir Ünal AK Parti adına ve Engin Altay CHP adına süreci getirdiler. Bir dizi görüşme gerçekleştirdiler. Senin, Uğur Dündar’ın, Fatih Altaylı’nın isimleri tartışılmış. Bu zor görev Uğur Dündar’dan sonra bana verildi. Ülkemiz için mesleğimiz için yapmak zorunda kaldım. Engin Altay beni aradı ve Uğur Dündar’ın bu görevi reddettiğini, iki aday senin üzerinde mutabakata vardı dedi. Ortak açıklama ile duyurursanız bu zorlu görevi kabul ederim dedim. 12 saat bekledim, ertesi gün dediler ki, hem İmamoğlu hem de Binali Yıldırım. AK Parti ve CHP, her iki partinin kurmayları hem de sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun onayı alındı. Mahir Ünal, Engin Altay’la birlikte bir otelde yaklaşık 2,5-3 saat konuştuk. En başta şunu tartışmışlar, biraz absürd ama tartışmışlar. 10 soruyu AK Parti 10 soruyu CHP hazırlasın diye düşünmüşler. Daha sonra bundan vazgeçmişler. Bu kabul görmemiş. İstanbul’daki otelde yaptığımız görüşmede tartıştık, neler olur neler biter. Bir çerçeve çizildi. Programın formatı, süresi. Her bir sorunun kaç dakikada cevaplanabilir. Bunu onlar belirlediler. Mutlaka 3 dakika olsun dediler. Onlar 3’er dakika 15 soru dediler. Ben de dedim ki her adaya özel sorular sorulabilir dedim. Kendi aralarındaki görüşmelerinden sonra Ekrem İmamoğlu ve kurmaylarıyla, Binali Yıldırım ve kurmaylarıyla konuşulmuş. Bunun dışında çok fazla inisiyatif bırakılmadı. Bir tek şartla ‘soruları yüzde yüz ben belirleyeceğim’ dedim.
Sorular sana verilmedi öyle mi?
Hayır bunu sen de kabul etmezdin. Sonra 1,5-2 saat konuştuk. Teknik şirketle anlaşacağız, hizmeti verecek dediler. Siz moderasyonu yapacaksınız dediler. Sizden bir isteğimiz var dediler Engin Altay ile Mahir Ünal. Her iki belediye başkanıyla görüşmenizi istiyoruz dediler. Zorrlu süreç, pekçok parametre olduğunu söylediler. İki belediye başkan adayıyla görüşmeniz gerekiyor dediler. Ben de tamam dedim. Şimdi iki partinin görevlendirdiği genel başkan yardımcılarıyla moderatörün yaptığı konuşma gidip formatı onlara anlatmaktı. Hemen ikisinin de kurmaylarıyla t emasa geçtim. Önce Binali Yıldırım’ın kurmayıyla acil görüşelim dedik.Binali Yıldırım’ın danışmanıyla oturduk. Yaptığımız görüşmeyi ve varılan mutabakatı anlattım. 3 dakika meselesi onay aldı, 18 soru, süre konusunda mutabakata varıldı. Dediler ki hukuk sınavına giriyorsunuz, elinizde koskoca kitap var, soruları hoca söylemez ama şu şu ünitelerden sorabilirim diyebilir. 31 Mart’ı, YSK kararlarını, 23 Haziran’a ilişkin soruları sorarım dedim. Sadece her ikisine de 3 konu başlığı verdim. Binali Yıldırım tarafından bana sadece İstanbul konuşulacak dendi ya. Dedim ki ben 31 Mart gecesi yaşananları soracağım, bunu Binali Yıldırım’a söyleyin dedim.
Binali Bey’in kurmaylarıyla, danışmanıyla görüştün ama Ekrem Bey’in kendisiyle görüştün öyle mi?
Binali Bey’in danışmanıyla konuştum, Ömer Bey’le konuştum, en yakın danışmanıdır. Kendisi size anlatacak dedim. Sonra Ekrem İmamoğlu tarafına döndüm. Sonra bir kriz yaşadık biz. Fatih Altaylı’nın programında ben soruları vermişim falan dendi. Ben Habertürk’ü çok önemsiyorum. Televizyon tarihinde çok önemli bir yerde. Murat Ongun’u aradım, Binali Yıldırım tarafına bilgilendirme yaptım, sizin tarafınıza da bilgilendirme yapacağım dedim. Basın toplantısına gittim, yüzlerce kamera var. Üç tane danışmanı var. Ekrem İmamoğlu geldi, bütün konuşmam sadece 2-3 dakikadır.
Ömer Sert’le ve diğer tarafta Hakan Ongun, Şükrü Küçükşahin’le konuştun değil mi?
Ekrem Bey’e dedim ki, ben Binali Yıldırım’la konuştum. Buraya gelmem sebebim sizi bilgilendirmek. Her şeyi sorabilirsin dedim. Ekrem Bey de hiçbir beklentim ve kısıtlamam yok dedi.
Suriye sorusunda İmamoğlu çok hazırlıklıydı. Nagehan Alçı diyor ki, Suriye meselesini de söyledin mi adaylara?
Bu moderasyonu sen de yapsan, Nagehan Alçı da yapsa, toplam 20-25’tir. Soru biçimimizdir farkımızı ortaya koyan. Ben Binali Yıldırım tarafından bizi tuzağa düşürdüler demesinler diye, ben 31 Mart’ı konuşamayacaksam, YSK kararlarını soramayacaksam bu tartışma yapılamazdı o zaman.
Ne kadarlık görüşme oldu?
Ben danışmanlarıyla konuştum. Mesela Ekrem İmamoğlu ile konuşmam herhalde 3 dakikadır. 5 dakika değildi. Sesi kısıktı,buharlı bir aparat vardı ve sürekli pastil enjekte ediyordu. Ben ona tek cümle sordum, bir beklentiniz var mı dedim, yok dedi. Murat Ongun’a döndüm, “senin beklentin var mı” dedim. “İlk soruyu kime soracaksın” dedi. Ben de tepki gösterdim. Ben moderasyon yapacağım, onlar yayın sırasında belli olur. Konuşmanın içeriği bu kadardır. Ben bunu birkaç gündür Cuma günü de bugünkü yayınımda da söyledim, dedim ki; “iki partinin genel başkan yardımcılarıyla, belediye başkan adayları kurmaylarıyla konuştum. Binali Yıldırım’la ikinci telefon konuşması da yaptım üstelik.”
Yayından önce konuşman şart mıydı, anlayamadım, neden kabul ettin merak ettim?
Bu programın yapılmasını istemeyenler var. Uğur Dündar’ı sosyal medyada linç edenler. Benim bu zorlu görevi üstlendikten sonra karalama yapanlar var. Bana her iki genel başkan yardımcısı bir görev olarak verdiler. Bunu mutlaka sizden istiyoruz dediler. 17 yıl aradan sonra gerçekleşen açık oturum olduğu için her taraf hassasiyet arzediyordu. Biraz önce Berhan Bey, Sodev Başkanı’na münhasıran teşekkür ediyorum. Türkiye’nin karşısında sınavdayım var. Orada İmamoğlu’nun, Yıldırım’ın gösterdiği t epki ortada. Canlı yayında her şey ortada değil mi? Son derece temiz ve adil bir yayıncılık yapıldı. Bunu değerli katılımcılar da teslim ettiler zaten
Ekrem Bey’le yüz yüze görüştüğünüzün bilgisi Binali Bey’e de aktarıldı mı?
Her ikisinin genel başkan yardımcıları bana konuş dedikleri için. Ben Binali Yıldırım’ın danışmanıyla format üzerine ilk konuşmayı kendisine yönelttim. Binali Yıldırım’la telefonla da konuştum. Bütün bunlardan sonra soruları ona verdi mi, vermedi tartışmasından sonra ben Binali Bey’in danışmanını aradım, yeni görüşme istiyor musunuz dedim, gerek yok dediler.
Bir haber kaynağım görüşme otelde 45 dakika sürmüş yönünde konuştu.
Ekrem Bey’le konuşmam 3-4 cümle. Danışmanlarıyla konuştum. Ekrem Bey basın toplantısından çıktı geldi. Sonra bir tane Alman kanalıyla röportajı vardı. Ben onun danışmanlarıyla hararetli tartışmamız oldu. Telefona bağlanmıştım ya hiç kimseye soru verilmedi.
Onlar sana soruyu karşı tarafa verdin mi diye sordular?
O akşam Fatih Altaylı’ya bağlanınca Ekrem İmamoğlu tepki gösterdi bana televizyonda. Ben de danışmanlarına bu bağlantıyı neden yaptığımı anlattım. Ben Ekrem İmamoğlu’na ilişkin bir açıklama yapmadım. Fatih Bey’in bir iddiası vardı. Ben de Fatih Altaylı’yı aradım bu iddiayı nereden duydunuz diye sordum. Sonra doğru olmadığını söyledim. Murat Ongun ise kendilerini zor duruma düşürdüğümü, Ekrem İmamoğlu’nu yalanlamış gibi olduğumu söyledi. Bir gazetecinin bir röportajdan önce herhangi bir kişiye soru vermesi ahlaksızlıkların en büyüğüdür. 30 yıllık gazeteciyim 5 yıl genel yayın yönetmenliği, Ankara temsilciliği yaptım. Bütün Türkiye’nin açık açık izlediği gibi son derece adil ve dürüst yayın yaptım.
NAGEHAN ALÇI: Soruları verdin diye bir iddiada bulunmadık. Sayın İmamoğlu ile görüştüğün yöndeki iddiaların açıklağa çıkması iyi oldu. Sayın Küçükkaya’yı tanırım, beraber çalıştık, hırslı ve başarılı gazetecidir. İki parti temsilcisinin senin isminde uzlaşmaları elbette onur verici bir şey. Onlar bu teklifle geldiğinde ama bir kadın meslektaşım bu yolları döşedi, sayın Didem Yılmaz’la olamaz mı diyemez miydin?
DİDEM ARSLAN YILMAZ: Kadın meselesi değil ki burada, konuşmaktan çok rahatsız oluyorum. Ben o yayını Habertürk’te, Türkiye’nin Nabzı formatında yapmak isterdim. Ben Habertürk olarak bu çağrıyı yaptığım için ve kadın meselesini bir daha konuşmak istemiyorum, çünkü ben kadın olduğum için burada oturmuyorum.
Ben o gün Mahir Ünal, Engin Altay’a önce Uğur Dündar’ı sonra başka moderatörlük ismi konuşuldu mu diye sordum. Hatta Fatih Altaylı ben yapabilirim demiş. Bu bir görev ve sorumluluk.
Fatih Bey de çok iyi yapardı kuşkusuz
Nagehan önemli soru sordu. Seni de sordum. Ortak moderasyon da dahil başka gazetecilerin de olacağı formatta dahil bunu istemediler. İki parti sizin isminiz üzerinde uzlaştı. İki adayın da onayını aldık. Ertesi gün iki partinin liderlerine gitti iş. Ben artık bir şey diyecek durumda değildim. Onlar bu formata beraber karar vermişlerdi. En son sayın Cumhurbaşkanı ile sayın Kılıçdaroğlu karar verince bu görev de bize düşmüş oldu.
Canlı yayına bağlanan Binali Yıldırım’ın danışmanı Ömer Sertbaş şu ifadeleri kullandı:
İsmail Küçükkaya sizinle görüşme gerçekleştirildiğini söyledi.Sizin de görüşlerinizi alalım…
ÖMER SERTBAŞ: Ben bu moderatör açıklandıktan sonra hem Salı günü İsmail Bey’le görüştüm, oturduk bir 15-20 dakika kadar konuştuk. Programın detayı ve konu başlıklarıyla ilgili herhangi bir şey görüşmedik. İsmail Bey konuyla ilgili hazırlık yapacağını söyledi.
Konuşmanın içeriği neydi?
Hayırlı olsun dedik, kendisine güvendiğimizi, inandığımızı belirten konuşma. Kaçar dakika olacak şeklinde çok detaya girmeyen görüşme. 15-20 dakika falan. Detaylarla ilgili İsmail Bey çalışmamıştı zaten. Daha sonra hiçbir görüşmemiz olmadı. Cumartesi akşamı bana gelen bir duyumda İsmail Bey’in Marmara Oteli’nde Ekrem Bey’le görüştüğü şeklinde duyum geldi. Gece İsmail Bey’i aradım. Kendisi de bana bunun üzerine görüşmeyi danışmanıyla yaptığını söyledi. Ben Ekrem İmamoğlu’yla yüzyüze görüştüm demedi, danışmanıyla görüştüm dedi. Onun üzerine madem Ekrem İmamoğlu ile görüştün de Binali Bey’le niye görüşmedin? Sayın Başbakanımız moderatörlük açıklandıktan sonra hayırlı olsun görüşmeleri olmuştu. Kendisi Binali Bey’le bunun üzerine 4-5 dakikalık bir telefon görüşmesi yaptı.
İsmail Küçükkaya dedi ki sayın Mahir Ünal ve sayın Engin Altayla bir görüşme gerçekleştirdik. Onların yönlendirmesiyle adaylarla görüşün dedi.
Engin Altay ve Mahir Ünal’la perşembe günü görüştü. Ben İsmail Bey’le kendim görüştüm.
İkinci kez siz mi aradınız?
Ben kendim aradım İsmail Bey’i, ilkinde de ben aradım.
İkincisinde siz tekrar aradınız doğru mu? Ekrem İmamoğlu ile görüşme duyumu gelince aradım. Kendisi de bana danışmanıyla görüştüğünü, telefonla görüştüğünü söyledi.
İsmail Küçükkaya sizi aramıyor, siz onu arayorsunuz doğru mu?
Evet.
Size duyum geliyor, İsmail Küçükkaya’nın İmamoğlu’yla görüştüğü yönünde. Sonra siz Küçükkaya’yı arıyorsunuz ve Binali Yıldırım’la neden görüşmediğinizi soylüyorsunuz, doğru mu?
Doğru
BERHAN ŞİMŞEK: Bu işi kriminal hale getirmenin anlamı yok. Taksim İstanbul’un göbeği. Marmara oteline giren çıkanı herkes görür. öküzün altında buzağı aramaya gerek yok. Sayın moderatör bağlandı, formatta sıkıntı olduğunu gördük. Kendisi de söyledi.
ÖMER SERTBAŞ: Ben bana söyleneni ve yaşadıklarımı söyledim. Öküz altında buzağı aramıyorum.Bundan sonrası kamuoyunun takdiri. Biz İsmail Bey’i önerdiğimizde kendisiyle ilgili herhangi bir tereddütümüz yoktu. İsmail Bey’in güvenirliğini tartışmıyoruz. Bana söylenen sadece danrışmanıyla görüştüğünü, kendisiyle telefonla görüştüğünü söylediler.
İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Bir gazeteciyim. Hiçbir siyasiyle, hiçbir siyasinin danışmanı, yakın çalışma arkadaşıyla polemiğe girecek, onların siyasi hesapları üzerinden tartışma yapacak değilim.
Ömer Bey nasıl siyasi hesap yapsın ki…
Çok kritik bir seçim var. 5 gün sonra sandık başına gidiyoruz. Ben iki partinin ortak mutabakatıyla seçilmiş moderatörüm. Bana tevdi ettikleri bir görev var. Benim bildiğim ortak önerdiler. Bana verilen görevlerden bir tanesi de iki belediye başkan adayını bilgilendirmem. Format üzerine üçlü yaptığım toplantıyı onlara bilgi vermem. Bu görevimi eksiksiz, düzgün, adaletli tamamen namuslu bir şekilde yerine getirdim. Ömer Sertbaş’ı aradım,böyle bir görevlendirmeden sonra biraraya geleceğimi söyledim. Kendisiyle yemek boyu konuştuk. Binali Yıldırım benim önemi açtı. Dedi ki telefon konuşmasında, bazı şeyler duyuyorum, arkadaşlarımın yok bu sorular hazırlanmış, böyle şeyler olur mu dedi. Binali Yıldırım son derece deneyimli siyasetçi olarak bana yetkiyi verdi, istediğini sorabilirsin dedi.
Ömert Sertbaş, İsmail Küçükkaya beni aramadı, ben onu aradım dedi. Daha sonra İmamoğlu’nun ekibiyle ve İmamoğlu ile görüştü. Fakat haberimiz yoktu. Kendisini aradım. Kim kimi aradı?
Ben bana iki genel başkan yardımcısının verdiği görevden sonra iki adayları, kurmayları ile görüşmeniz gerekir dediler. Bunu niye yapacağız diye sorduğumda, zor bir yayın yapılacak herkesin kafasında sorular var dedi. Ben de Ömer Sertbaş’ı aradım, formatı söyledim. Ben bu konuşmayı Ekrem İmamoğlu ile de yapıcam dedim. Binali Yıldırım benim programıma geldiğinde bunu sorduğumda kendisi sadece İstanbul’u konuşacağız demişti.
Daha sonra Ömer Sertbaş, ‘Ben Küçükkaya’yı tekrar aradım’ dedi
Ben ikisinin kurmaylarıyla görüşmeler yaptım. Ömer Sertbaş’la en son bir konuşma yaptım. İşleri şekillendirdim, format sonra iki tarafı bilgilendirdikten sonra Ömer Sertbaş’a bu sorular verildi, verilmedi diye tartışmalar var. Binali Yıldırım’la da konuştum. Çerçeve ve format konusunda itiraz yok. Başka bir görüşmeme gerek yok dedim. Doğru söylüyorsun dedi. Ezcümle ben bütün Türkiye’nin gözünün açık bir şekilde izlediği bir açık otorum yaptım, yüzde yüz adil, yüzde yüz eşit bir mod erasyon yaptım. En son Binali Yıldırım’a da sordum, olabildiğince adilsin dedi.
NE OLMUŞTU?
Ekrem İmamoğlu NTV’de katıldığı canlı yayında tarihi ortak yayın öncesinde Binali Yıldırım’ın soruları görüşmek istediğini iddia ederek, “Bana soruları yollamasalar da olur. Bu kadar açık söylüyorum. Kendileri nasıl hazırlıyorlarsa… Elbette ki eşitliğin korunması gerek. Bir gazeteci bir adaya hangi soruları özgürce sorabiliyorsa, ay duyguları bir başka adaya da hissettirerek soruları hazırlayabilmeli. Benim bakışım bu, bu konuda çok netim.
Ama sanıyorum sayın Yıldırım, soruların görüşülmesini talep etmiş. Ben danışmanıma bu ifadelerimi söyledim. Yani biz müdahale eden değil yalnızca gözetleyen konumunda olalım. Sorular olgunlaşsın, çıkalım konuşalım; İstanbul’un bugünü, dününü, yarınını, 31 Mart’ı… 31 Mart-18 Nisan arasını, 6 Mayıs sürecini, 18 günlük süreci, 6 Mayıs’ta ne olduğunu ve sonrasını, yarınları… Hepsini konuşalım istiyorum.” demişti.
Bu sözlerin ardından Habertürk’te program yapan gazeteci Fatih Altaylı da konuyla ilgili, “Şimdi şöyle bir iddia var: Küçükkaya Binali Bey’in ekibine soruları vermiş. Sonra vicdan azabı çekmiş olacak ki, İmamoğlu’nun da ekibini arayıp onlara da soruları vermiş. Şimdi bu işi zaten başından çürütmek değil mi?” demişti.