CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere 1 gün kala son programı için Eskişehir’e geldi. Bir otelin toplantı salonundaki programda Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Salona Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile birlikte giren Kılıçdaroğlu, partisinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile ilgili konuştu. Kılıçdaroğlu, “Sadece kente kimlik kazandırmanın ötesinde, bir akademisyen olarak da sadece Eskişehir değil, sadece Türkiye değil, dünyada da sayılı isimlerden biri haline geldi. Akademisyen kimliği olarak da o açıdan bir bilim insanı olarak, bir siyasetçi olarak bütün Eskişehirlileri ve daha doğrusu Türkiye’de aklı olan herkesin saygı duyması gereken bir kişi oldu Yılmaz Büyükerşen. Kendisine herkesin huzurunda teşekkür ediyorum. İkinci önemli isim de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu. Gerçekten o da bütün baskılara rağmen, iktidarın bütün baskılarına rağmen çok güzel projeleri hayata geçirdi. Kent ile kırsal kesim arasında çok iyi projeler, kooperatifler yaptı. Aynı Yılmaz hocamızın yaptığı gibi. O şimdi görevi başka bir arkadaşa devretti. O arkadaşımız devraldığı bayrağı daha yukarılara taşıyacak” dedi.
'BU KADAR BEL ALTI VURULAN SEÇİME İLK KEZ GİDİYORUM'
Çok seçim gördüğünü ancak ilk kez bu kadar bel altı vurulan bir seçime gidildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bir seçim başlatmak ve sandıklara gidip oy vermeye hazırız. Yarın gideceğiz oylarımızı kullanacağız. Pek çok seçime girdim. Vatandaş olarak da siyasetçi, genel başkan olarak da girdim. Hayatımda bu kadar bel altı vurulan bir seçime ilk kez gidiyorum. İYİ Parti ve Saadet Partisi ile işbirliğimiz var. Normalde her siyasi parti bir seçime giriyorsa, projelerini anlatır, siyaset budur. Neyi nasıl yapacağımızı vatandaşa anlatırız. Ama şimdi bir iftira kampanyası üzerinden bir seçim görütürülüyor. Ne kadar bel altı vurulacak alan varsa, insanları kötüleyecek alan varsa hepsini yaptılar. Ama tutmadı, tutmazdı zaten. Niye tutsun? Hangi gerekçesiyle tutsun. Harcanan emeğe, zamana yazıktır. Kullanılan onca devlet imkanlarına yazıktır, günahtır. İnsanların bulunduğu makama saygı duyulmayacak bir atmosferin yaratılması yazıktır, günahtır. Siz çıkıyorsunuz seçim propagandası yapmaya eyvallah. Neyi nasıl yapacağınızı anlatın. Hayır günün 24 saat ana konu benim. Bay Kemal, e güzel ben bundan çok memnunum. Benim buna bir itirazım yok. Gerçekten bir itirazım yok. İdam sehpaları kurdular benim için, ‘idamını istiyoruz’ buyurun edin kardeşim. Eğer benim idamımla bu ülke düzlüğe çıkacaksa, çiftçi hayatından çok memnun olacaksa, 8 milyon kişi iş bulacaksa, vallahi ben hazırım buyurun yapın. Memleketin huzuru için yapın. Sonra kalktılar Meral Hanım için hapisle tehdit ettiler. ‘Senin dokunulmazlığın yok, seni daha kolay hapse atarız’ dediler. Ya seçimle bunların ne ilgisi var. Yerel seçim yapıyoruz. Ne ilgisi var. Arkasından en baştan beri tutturdular ‘efendim memleketin bir beka sorunu var’. Ne beka sorunu kardeşim.”
'BEKAYLA NE ALAKASI VAR?'
Seçimlerde il genel meclis üyesi, belediye meclis üyesi, başkan ve muhtarların seçileceğini anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın ‘beka seçimleri’ söylemini eleştirerek, “Ya seçeceğimiz kim ya, mahallenin muhtarı veya köyün muhtarı. Muhtarı seçtin görev yapacak, ya bunun Türkiye’nin beka sorunuyla ne alakası var. Belediye meclis üyesi seçeceğiz, ne olacak? Belediye meclisine girecek, getirecek projeleri olumlu ya da olumsuz görüş bildirecek. Ya bunun beka sorunuyla ne alakası var? İl genel meclis üyesi, başkan kim? Vali. İl genel meclis üyesi, valinin getirdiği projelere ya katılacak ya da katılmayacak. Bunun Türkiye’nin beka sorunuyla ne alakası var. Büyükşehir belediye başkanı ya da belediye başkanı. Bütçesi var, hizmet edecek vatandaş da denetleyecek. Bunun Türkiye’nin bekasıyla ne alakası var. Eğer Türkiye’nin bir beka sorunu varsa sizin yüzünüzden vardır. 17 yıldır bu memleketi kim yönetti ? Almanlar mı, Fransızlar mı, Japonlar mı yönetti ? Güney Kore mi yönetti? Siz yönettiniz, tek başınıza yönettiniz. Eğer Türkiye’yi bir beka sorunuyla karşı karşıya getirdiyseniz o koltukları bırakın. Yazıktır günahtır bırakın o koltukları” diye konuştu.
'TÜRKİYE, BÖLGENİN EN GÜÇLÜ ÜLKESİ'
Türkiye’nin her şeye rağmen bölgesinin en güçlü ülkesi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bir devleti yöneten kişi ve ona destek veren sözcüsü kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sıradan her an sonu gelebilecekmiş bir devletmiş gibi topluma sunuyorlar. Yazıktır ya tarihe saygı duymak lazım. Bu ülkenin kurtuluş savaşına saygı duymak lazım. Ne beka sorunu kardeşim. Biz bu ülkenin geleceği için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Canımız ise canımızı veririz, malımız ise malımızı veririz. Yeter ki bayrağımız dalgalansın. Biz bunu yaparız. Sanki beyefendiler Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmadılar. Kendi topraklarından kaçıran insanlar bunlar. Şimdi kalkmışlar beka sorunu. Ne beka sorunu kardeşim?” ifadelerini kullandı.
‘İSTANBUL’U ANKARA’DAN MI YÖNETECEKLER?’
Kendi miting ya da toplantılarında belediye başkan adaylarının çıkıp projelerini anlattığını, ancak iktidarın bunu yapamadığını anlatana Kılıçdaroğlu, “Bizim ile onlar arasındaki temel farklılık şu. Bizde belediye başkanımız toplantılardan veya mitinglerden önce belediye başkan adaylarımız çıkar ve konuşurlar. Projelerini anlatırlar, vatandaş dinler, sonra biz konuşuruz. Onların belediye başkanının proje anlatma hakkı yok. İzin vermiyorlar. İzin yok. Ne için? Ben belediye başkanı olarak seçilirsem projelerimi Erdoğan anlatacak. Kim söylüyor? İstanbul gibi devasa bir megapolün belediye başkan adayı, eski başbakan söylüyor. Projeyi şimdi ben anlatmayım, Sayın Erdoğan benim projelerimi anlatacak. İstanbul’u kim yönetecek? İstanbul’u Ankara’dan mı yönetecekler, yoksa belediye başkanı İstanbul’dan mı yönetecek? Eskişehir’i Ankara’dan yönettirmem diyor Yılmaz hoca. ‘Eskişehir’i, Eskişehirlilerle beraber ben yöneteceğim’ diyor bu kadar basit. Bizim Ankara’da oturup da Eskişehir’le ilgili karar vermez hakkımız var mı? Bu Eskişehirlilere hakarettir. Eskişehir’in ortak aklı yok mu? Yılmaz Büyükerşen bir Eskişehir markası değil aslında, bir Türkiye markasıdır, bir dünya markasıdır. Bu açıdan sandığa giderken hangi partiden olursa olsun, ben hiçbir vatandaşa şu partiye oy verdin diye bir eleştiri getirmedim. Böyle bir hakkım yok zaten. Bütün bu karalama kampanyalarına rağmen halkın sağduyusuna güveniyorum ben” diye konuştu.