Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) resmi olmayan verilerine göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da devam eden sayımla ilgili konuştu. İmamoğlu, "Sandıkların yüzde 95'i sayıldı. Fark 15 bin 500" dedi.
Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları;
AA'YA SERT SÖZLER
Bu sefer AA'nın trafosuna kedi girdi. Tam 11 saat veri vermediler. Hepimizin cebindeki paralarla maaş alan Anadolu Ajansı'nda yönetici oldukları oldukları düşünenleri şiddetle tekrar kınıyorum. Ben olsam utancımdan o görevi terk ederdim.
Üzülüyorum, devletin 100 yıllık kurumunun bir siyasi partiye değil, bir bireye değil milletine hizmet etmesi gerektiğinin bilincinde olmayan zavallılara böyle koltuklar teslim edersen başına gelecek budur. Ben sadece zavallı diyorum. Sesimizi kısmaya çalışanlara şöyle sesleniyorum: Medya insanların bilgi haklarını korumak zorundadır.
Mitingdekilerin Anadolu Ajansı'nı yuhalaması üzerine İmamoğlu sözlerini söyle sürdürdü; "Yuhalamak aklınıza geldiğinde gülün. Yuhalamak sizin güzel yüreğinize yakışmıyor. Onun için ben Anadolu Ajansı dedim mi atın kahkahayı kardeşim, atın. Bu kadar basit."
ERDOĞAN'IN "13-14 BİN OYLA KİMSE KAZANDIM DEMESİN" ÇIKIŞINA YANIT
3 bin oyla kazandık açıklaması yapmak belki de hayatının en kötü deneyimi olmuştur, ben bunu yaşamak istemezdim. 3 bin oyla topluma kazandık dediniz, şimdi 15 bin oyu küçümsüyorsunuz. Halinize gülüyorum. Size Bahçeli'nin sözünü hatırlatayım: "1 oyla seçim kazanılır." 15 bin oyu küçümseyenler 16 milyon insanın iradesini küçümsüyor.
"İSTANBUL'U KUCAKLAŞMAYA GELİYORUM"
İstanbul'u sımsıkı kucaklamaya geliyorum, barış için, özgürlük için, ahlak için, vicdan için, normalleşmek için. Şu anda ben burada 'İstanbul İttifakı'nı görüyorum. Siyasi anlayışı ne olursa olsun bu şehri korumak isteyen, insanca yaşamak isteyen, mutlu ve huzurlu olmak isteyen insanları görüyorum.
YANDAŞ MEDYAYA ÇAĞRI: BİZİ DÜNYAYA REZİL ETMEYİN
Buradan sesimi duyurmak istiyorum. Medya insanları bilgi alma haklarını korumak zorundadır. Bazı medya kanallarını anladık, onları bir kenara koyuyorum. Anadolu Ajansı da dahil. Ama bazı aileler, bazı iş insanları var ki onlarca yıl ailelerinin büyüklerinin kurduğu, bugüne getirip taşıdıkları soyadlarıyla Türkiye'ye örnek olmuş iş insanları var. Ben onların patronluğunu yaptığı medya kanallarında sesimin kısılmasını, onlar adına değil, geçmişleri adına, aileleri adına, üzüntüyle takip ediyorum. Rakibimiz adına 10 kişi konuşuyor, her birini naklen veriyorlar. Benim de onlara cevabım var, beni neden göstermiyorsunuz? Ben basın açıklaması yapıyorum, rakibimiz adına konuşanların cevabını yayınlıyor benimkini yayınlamıyor. Benim söylediğimi insanlar duymazsa o insanın bana verdiği cevaptan ne anlayabilir? Böyle adalet olur mu? İsim veriyorum; NTV'yi, Habertürk'ü, Ciner ailesini, CNN Türk'ü, Demirören ailesini takip ediyorum... İş dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı kendilerini uyarmayı kendime hak gördüğüm için uyarıyorum. Gün gelir isimlerini anmaktan bile vazgeçerim. Bizi daha fazla dünyaya rezil etmeyin.