Prof. Dr. Şevket Özkaya, bunlarla birlikte COVID 19’u ilk olarak tanımaya başladığımız ve test yapılmadığı dönemlerdeki akciğerlerdeki buzlu cam görünümlerinin tekrar görülmeye başladığına değindi. Özellikle toplumda artan grip, domuz gribi ve RSV gibi solunum yollarını etkileyen virüslerin bir hastada birden fazla görülmeye başlanması ile uzamış öksürük şikayetlerinin hangisine bağlı olduğunu hastalarımız merak ediyor. COVID 19, testleri büyük oranda negatif gelse de eğer öksürük ve grip şikayetleriniz uzamış ise mutlaka doktora gitmeli ve akciğer filmi çekilmesi ile bu hastalıkların ayırımı yapılarak ve tedaviye başlanmalı.” dedi.
ÖKSÜRÜK VE ZATÜRRE SALGINI DİYEBİLİRİZ!
COVID 19 salgın döneminde bile bu kadar çok öksürük şikâyeti görülmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Özkaya, “acil servisler ve poliklinikler adım atılmayacak kadar kalabalık. Bunun sebebi birkaç virüsün neden olduğu uzamış ya da kronik grip vakaları. Özellikle öksürük hastaların tabiri ile "sinir bozucu" hale geldi.” açıklamasını yaptı. Bu hastaların büyük kısmında ise daha önce görülmediği kadar zatürre saptandığını da anlatan Özkaya” Buna öksürük ve zatürre salgını diyebiliriz.
Hastaların COVID 19 ve influenza virüsleri için test konusunda kafaları karışık. Özkaya’ya göre testlerin negatif gelmesi COVID 19 olmadığınızı göstermez. Bunun için Grip benzeri şikayetleri olan hastaların birkaç gün dinlendikten sonra eğer öksürük şikayetleri uzarsa mutlaka zatürre olup olmadıklarının tespiti için doktora gitmesi gerekir. Testlerin pozitif veya negatif gelmesinin bu virüslerin tedavisini değiştirmeyeceğini ileri süren Özkaya, “İstirahat edip semptom giderici ilaçlar kullanmalı. Temastan kaçıp başkalarının enfekte edilmemesi gerekiyor. Eğer akciğer tutulumu varsa tedavi daha da önemli hale geliyor.” dedi.
SAVAŞLAR, DOĞAL AFETLER VE KAOS DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE TÜBERKÜLOZ HASTALIĞINI ARTIRACAK MI?
Geçtiğimiz günlerde Verem Savaş haftasının kutlandığını da hatırlatan Özkaya, “Azalmakla birlikte bu tehlike hala var. Vatandaşlarımızın 20 yılda gelişen sağlık sisteminde doktor, tanı ve tedaviye ulaşmasında kolaylık dışında özellikle teknolojik gelişmelerin sağlık sistemine hızlı ve doğru entegrasyonu ile ülkemizde her yıl Tüberküloz, Verem hastaları sayısında azalma gözleniyor.” dedi.
Prof. Dr. Şevket Özkaya, Türkiye de yıllık ortalama 20.000 üzerinde gözlenen yeni tüberküloz vakasının son yıllarda yarı yarıya azalarak yıllık 10.000 yeni hasta sayısının altına düştüğünü söyledi. Dünya’da ise vakaların arttığına dikkat çeken Özkaya, 2022 yılında 7,5 milyon kişide tüberküloz hastalığı saptandığını belirtti. Türkiye dışında bu artışın sebeplerini özellikle son yıllarda artan savaş, doğal afetler ve coğrafi kaoslara bağlayan Özkaya, “Bunun artan göç ve mülteci sorunları ile bozulan veya yeterince ulaşılmayan sağlık sisteminden kaynaklandığını düşünüyoruz.” açıklamasını yaptı.
Ülkemizde deprem, sel gibi doğal afetler sonrasında Sağlık Bakanlığının hızlı ve doğru müdahaleleri ile vatandaşlarımız bu hastalıklardan etkilenmediklerini belirten Özkaya, “Ancak göç sonucu nüfusun artışı ile diğer ülkelerden tüberküloz hastaları da ülkemize geliyor. Özellikle hastalığın çok sık olduğu ülkelerden gelen ve ülkemizde uzun süre kalacak öğrenci, işçi ve diğer kişilerin ülkeye girişte tüberküloz açısından taranmasına ihtiyaç var. Böylece, bu kişilere erken tanı konulacak, tedavileri sağlanacak ve toplumda verem mikrobu bulaştırmaları önlenebilecektir.” tespitlerini dile getirdi.