Savaş öncesi Ukrayna'da her yıl 2 binden fazla çocuk, taşıyıcı annelik yöntemiyle doğuyordu. Bu yola başvuran ebeveynler artık Ukrayna yerine Gürcistan'a yöneldi. Fakat çoğu başka ülkelerden olan taşıyıcı annelere uygulanan baskıyla ilgili endişeler var.
‘’MECBUR HİSSEDİYORLAR’’
Gürcistan, Avrupa'nın taşıyıcı annelik merkezi olma unvanını Ukrayna'dan devraldı. Ancak iki ülke nüfusu arasında 10 kat fark var. Bu nedenle Gürcistan’daki taşıyıcı annelik ajansları Orta Asya'nın dört bir yanından fazla kadını işe alıyor.
Önerilen miktarların kadınlar üzerinde bir baskı yaratabileceği konusu sektör içinde bile kabul ediliyor.
Bir taşıyıcı annelik ajansının yöneticisi olan Damira Bekbergenova, “Kızlarımız kendilerini buna mecbur hissediyorlar" diyor ve devam ediyor:
"Hiçbiri bunu merhamet amaçlı olarak yapmıyor. Maddi zorunluluktan yapıyorlar, hemen hemen tüm kadınlar kendi çocuklarının geleceği için (başkası adına) bebek sahibi oluyor."
‘‘ALDIKLARI PARA ÜSTLENDİKLERİ DUYGUSAL YÜKÜ KARŞILAMIYOR’’
“Kızlar için üzülüyorum; aldıkları paranın üstlendikleri duygusal yüke değeceğini düşünmüyorum. Bazı kurumların sağlayamadığı psikolojik desteği biz sağlıyoruz ancak yine de bu, vücut üzerinde büyük bir stres yaratıyor. Bu kolay kazanılmış bir para değil. Bu çok zor bir iş."
Peki tanık olduklarına karşın neden bu hizmeti veriyor ve bundan kâr sağlıyorlar?
Bunun yanıtının artan talep olduğunu söyleyen Bekbergenova, yasalara uygun hareket etmenin ve herkesin kazançlı çıkmasının önceliği olduğunu savunuyor. Eskiden hukuk fakültesinde akademisyen olan taşıyıcı annelik ajansı sahibi, dolandırıcıların ağına düşen kadınlara yardım ettiğini de iddia ediyor.
Taşıyıcı anneliğin yasak olduğu ülkelerde çocuk kaçakçıları tarafından kandırılan ve paraları ödenmeyen birçok kadının kendisiyle iletişime geçtiğini iddia ediyor.