Koleksiyonculuk tutkusuna 14 yıl önce tesadüfen kapıldığını söyleyen Uğurlu, "Bir arkadaşım bana gelip arızalı mekanik saatini göstererek 'Bunu tamir edebilir misin?' diye sordu. Ben de kurcalayıp o mekanizmayı tamir ettikten sonra mekanik saatleri adeta canlı birer varlık olarak görmeye başladım." dedi.
Koleksiyonculuğa, Rus yapımı küçük bir çalar saatle başladığını aktaran Uğurlu, zamanla koleksiyonuna cep, kol, duvar ve şömine saatlerinin eklendiğini, aynı zamanda bu saatlerin bakımını yaptığını kaydetti. Sadece Bulgaristan'daki değil, Almanya ve Fransa'nın da aralarında bulunduğu bazı Avrupa ülkelerindeki çeşitli koleksiyoncularla da temasa geçtiğini aktaran Uğurlu, sanal ortamda seçtiği, özel değere sahip saatleri de satın aldığını dile getirdi.
MÜZE AÇMAYI PLANLIYOR
Koleksiyonunun büyük kısmı Sofya'da bulunan Uğurlu, "Hobimin birikimi beklentilerimi aştı. Artık 'Saat kaç?' diye Sofya'da sorulur." diye konuştu. Uğurlu, "Nostaljik saatlere yönelince evde artık onları yerleştirebileceğim yer kalmadı. Ayrı bir yerde, kimsenin hala bilmediği küçük bir müze kurdum. Saatlerin bir kısmını da Türkiye’ye götürdüm." ifadelerini kullandı.
Sofya'dan memleketine döndükten sonra müze gibi bir yer açmayı planladığını belirterek koleksiyonunun önemli bir bölümünü Türkiye'ye bağışlayacağını söyledi. Uğurlu, şöyle devam etti:
"Elimde, özellikle Osmanlı döneminden kalma, çok değerli antika saat örneklerim var. Bunların bir bölümü eşi bulunamaz örnekler. Onların Türkiye'nin tarihinin, devlet zenginliğinin bir parçası olmasını isterim."
'YAŞAMIMA MUTLULUK KATIYOR'
Yıllar geçtikçe antika saatlere olan ilgisi artan Uğurlu, ailesinin, hobisine ayırdığı zamanı tatlı bir dille kıskandığını ancak aynı zamanda onu desteklediğini söyleyerek "Ailemin desteği sayesinde yaşamıma ek bir mutluluk katan bu hobimi hep sürdüreceğim." dedi.
Büyük bölümü eski mekanik saatlerden oluşan koleksiyonundaki saatlerin çoğunun çalışır durumda olduğunu belirten Uğurlu, "Koleksiyonumdaki antikalar saat, dakika ve saniyeleri tek tek saymaya devam eden, tarihsel birer miras zenginliği." değerlendirmesinde bulundu.
"SAATLER BENİM İÇİN RUHSUZ, CANSIZ BİRER CİSİM DEĞİL"
Koleksiyonunda Osmanlı döneminden, 1800'lü yıllardan kalma ancak hala çalışan, üst düzey komutan ve devlet büyüklerine ödül olarak verilmiş 60 kadar cep saatinin de yer aldığını da belirten Uğurlu, bunların zamanında asla parayla satılmadığını, bazılarının sadece padişahlar ve vezirlerinin kullandığı saatler olduğunu anlattı.
Baler Uğurlu, Bulgaristan'ın eski Kralı ve eski başbakanlarından Simeon Sakskoburgotski'nin, koleksiyonuna ilgi gösterdiğini belirterek kendisine hediye ettiği bir masa saatinin de özel değeri olduğunu vurguladı.
Uğurlu, "Saatler benim için ruhsuz, cansız birer cisim değil. Onlar, bizim gibi yaşayan birer varlık. Her birinde hayat var ve canlı gibi çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.