Sessiz ilerliyor, yatağa bağımlı bırakabiliyor! Kalça, diz, bilek...

Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, kadınlarda sık görülen lipödemin ağrılı morluklarla belirti verdiğini, ilerlediğinde hareket kaybına ve yatağa bağımlılığa yol açabildiğini söyledi. Tedavi ve doğru beslenmeyle hastalığın gerileyebileceğini vurguladı.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, özellikle kadınlarda görülen ve "ağrılı yağlanma sendromu" olarak bilinen lipödemin, tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu. Gölbaşı, ağrılı morlukların ve selüliti andıran cilt deformasyonlarının bu hastalığın belirtileri olabileceğine dikkat çekti.

Gölbaşı, hastalığın erkeklerde çok nadir, kadınlarda ise oldukça yaygın olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Ağrıyla veya kendiliğinden ortaya çıkan morarmalar, ciltte deformasyonlar yani selüliti andıran görünümler vardır. Lipödem ile selülit çok karıştırılır ancak lipödemde belli tutulum bölgeleri vardır. Yağ dokusu o bölgelerde artış gösterir, ağrılı olur, doku hassasiyeti olur. Dokunulduğunda çok ciddi ağrı ortaya çıkar, kendiliğinden morluklar ortaya çıkar."

Lipödemin özellikle ergenlik ve menopoz dönemlerinde hormon dalgalanmalarıyla birlikte arttığını vurgulayan Gölbaşı, hastalığın tanısında hasta şikâyetleri, ultrasonla yağ dokusu ölçümü ve bazı tetkiklerin dikkate alındığını söyledi.

İleri evrelerde lipödemin ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Gölbaşı, şu uyarılarda bulundu:

"Eğer dikkat edilmez ve lipödem ilerleme gösterirse eklem hareketliliğini ortadan kaldırarak, insanı yatağa bağımlı hale getirebiliyor. O derece ilerleme gösterebiliyor. Yani eklemlerin bir şekilde hareket kabiliyetini ortadan kaldırıyor. Bir yağ kütlesi ortaya çıkıyor. Hareket etme ya da yürüme yetisini ortadan kaldıracak düzeye ulaşabiliyor. Arasında kalan lenf damarlarında baskı uygulayarak lenfödeme neden olabiliyor. Bacakta külçe şeklini aldıran görünüm ortaya koyuyor. Ağrı, kaşınma başta olmak üzere istenmeyen şikayetlere yol açabiliyor."

Lipödem hastalarında vücut oranlarının bozulduğunu belirten Gölbaşı, "üst bedenin alt bedene göre bir-iki beden daha küçük" olduğunu ve başlangıçta kalça, diz altı ve bileklerde, ilerleyen evrelerde ise kollarda yağ birikimi görüldüğünü aktardı.

Genetik yatkınlığın hastalıkta etkili olduğunu vurgulayan Gölbaşı, yaşam tarzının önemine işaret etti:

"Diyete dikkat edip, glüten içeren buğday ürünleri ve raf ömrünü uzatan maddeler içeren paketlenmiş ürünlerden uzak durdukları ve sporla desteklediklerinde hastalıkta mutlaka gerileme gösteriyor."

Tedavi sürecinde teknolojik destekten faydalandıklarını söyleyen Gölbaşı, yüksek frekanslı ses dalgalarıyla etkili sonuçlar alındığını belirtti:

"Yüksek frekans ses dalgalarının şok etkisiyle lenfödeme neden olan yağ dokusunu hapseden bantlar var. O bantları parçalayarak etki gösteriyor. Bu bantlar parçalandıktan sonra lipödem normal yağ dokusu kıvamına geliyor. Etkili sonuçlar alıyoruz."

Lipödemin, kadınların yüzde 30’undan fazlasında görülebildiğini ifade eden Gölbaşı, varis şikâyetiyle gelen hastalarda sıklıkla bu tabloya rastlandığını söyledi. Beslenmenin hastalıkla doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Gölbaşı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tükettiğimiz unlar ya da gıdalar tamamen lipödemle ilişkili. Kadınlarda ergenlikten menopoza kadar her dönemde görülebiliyor. Ergenlik ve menopoz döneminde pik yapıyor. Özellikle guatr hastalarında çok hızlı ilerliyor, ilaçlarını düzgün kullanmıyorsa birkaç evre atlayarak ileri evreye geçebiliyor. Lipödem konusunda farkında olmak, kontrollerini düzenli yaptırmak önemli."

Yaşam Haberleri