Otağ çadırından ceket tasarımına: Asırlık motifler deriyle buluştu

Kültür Yolu Festivali’nde açılan “Aktarım Sergisi”, Osmanlı otağ çadırlarındaki 16. ve 17. yüzyıl motiflerini el işçiliğiyle deri tasarımlara taşıyor. Hiçbir teknolojik araç kullanılmadan tüm ürünler elde üretildi.

Kültür Yolu Festivali kapsamında açılan “Aktarım Sergisi”, 16. ve 17. yüzyıla ait otağ hümayun desenlerini el işçiliğiyle modern deri tasarımlara taşıyor.

Kültür Yolu Festivali çerçevesinde Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde açılan “Aktarım Sergisi”, geçmişle bugünü el sanatları aracılığıyla bir araya getiriyor. Mihri Müşfik Sergi Salonu’nda sanatseverlerle buluşan sergide, sanatçı Heves Kayın’ın tasarladığı deri çanta, ceket, şapka ve yemeni ayakkabılar yer alıyor.

16. ve 17. yüzyıldan kalma Osmanlı otağ hümayun çadırlarının desenlerini deri üzerine işleyen sergi, kültürel mirasın geleneksel tekniklerle günümüz modasına aktarılmasını amaçlıyor.

Serginin küratörlüğünü üstlenen Kültür ve Yaşayan Miras Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sıddı Zübeyde Atan Bülbül, süreci anlatırken şu ifadeleri kullandı:

“Aktarım işlemlerini yaparken adıyla müsemma, tamamen dönemine uygun teknikle uygulamalar ve yine dönemine uygun olan malzemelerle, hiçbir teknolojik araç kullanılmadan tüm eserler el işçiliğiyle hayata geçirildi.”

Serginin uzun süredir planlandığını ve Heves Kayın ile yollarının kesişmesiyle hayata geçtiğini belirten Bülbül, “Ama tabii emeğin büyük bir kısmı hem fiziken hem ruhen Heves Kayın'a ait. Bir küratör olarak da onu sahaya taşımak, görünür kılmak ve hak ettiği değeri sanatseverlerle buluşturma kısmı da benim çalışmalarımla gerçekleşebiliyor.” dedi.

Bülbül, serginin planlama sürecinde estetik uyuma dikkat ettiklerini ve asıl amaçlarının kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bazı şeyler teknolojiyle bizi çok ileriye götürüyor ama ruhu kaybetmeden de hayatın içinde estetik şeylerle varlığımızı sürdürebilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bunu gelen gençlere anlatmayı çok istiyorum.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” ilan edilen Heves Kayın ise, saraciye ve deri işçiliği alanında uzun yıllardır üretim yaptığını belirtti:

“Otağ hümayun çadırları dünyadaki en iyi aplike örnekleri olabilir. Önceleri kumaş olarak düşünüyordum ama bir deri ustası olduğum için deriyi uyarlamaya çalıştım. Geleneksel motifleri ve geleneksel teknikleri bozmadan modernize ederek yeni ürünler ortaya çıkarmaya çalıştım.”

Kayın, çanta, kıyafet, şapka ve yemeni ayakkabı gibi dört temel ürün grubu seçtiklerini ve bunları kombinlenebilir hâle getirdiklerini söyledi:

“Bu şekilde kendi aralarında bunları kombinleyerek birbirleriyle takım haline getirip giyilebilir hale getirdik.”


Tasarım sürecinde tamamen el işçiliğiyle çalıştıklarını vurgulayan Kayın, kullanılan teknikleri şöyle anlattı:

“Genel olarak aplike tekniğini kullandım. Onun dışında deri bezleme, deri kabartma ve bitkisel örücülük tekniklerini de deriyle uyguladım. Deriden biyeler yaparak kenarları süsledim. Hiçbir aşamada makine kullanılmadı, ceketlerin, çantaların her bir adımı, fermuarı dahi elde dikildi. Gelenekseli bozmadan günümüz modasına uyarlamaya çalıştım.”

Edirne’deki eski saraciye ustalarına ait aletleri topladığını belirten Kayın, bu aletlerin özellikle desen ve deri dövme işlerinde kullanıldığını söyledi:

“Aplike denildiğinde hep kumaş akla gelir. Ben aplikeyi deriyle harmanlayıp günümüz modasına yansıtmaya çalıştım. Bu desenlerin 16. ve 17. yüzyıldan günümüze uzanan bir hikayesi var ve ben bunu hissettirmeye çalıştım.”


Heves Kayın, sergiyi geleneksel motiflere ve deri işçiliğine ilgi duyan herkese açık tuttuklarını belirtti ve davetini şöyle dile getirdi:

“Bu desenlerin 16. ve 17. yüzyıldan günümüze uzanan bir hikayesi var ve ben bunu hissettirmeye çalıştım.”

9 gün boyunca açık kalacak sergi, el emeğiyle üretilmiş tasarımlar üzerinden Osmanlı estetiğini bugünün dünyasına taşıyor. Gelenekseli bozmadan moderni yaratma çabası, sanatseverlerin ilgisine sunuluyor.

Yaşam Haberleri