Sürükleme-asma-parçalara ayırma-teşhir etme süreçlerinden geçen bu idam şeklinin kökenleri ta Roma’ya kadar uzanıyor. Ama her geçen gün bu suçların biraz daha ağırlaştırılmaya gittiği görülüyor. Bilhassa İngiltere’de en vahşi örneklerini gördüğümüz bu yöntemlere daha yakından bakalım.
Vatana ihanet suçu, şahsa karşı işlenen suçlardan da ağır bir şekilde cezalandırılıyordu. Öyle ki hukukî karşılığı bile vardı: laese-majesty.
13. yüzyıl ortalarında, bu ihanet suçuna ilk örnekle karşılaşıyoruz.
I. Edward’ın babası III. Henry döneminde, William Marsh adındaki bir şövalye korsanlığa başlamıştı. Matthew Paris’in kroniğinde aktarılana göre kendisi, krala karşı da suikast girişiminde bulunmuş. Hâl böyle olunca yargılanarak idamına karar verilmiş. Tutuklandığı Westminster’dan Londra Kulesi’ne kadar sürüklenerek götürülmüş ve darağacına asılmış. Başta kulağa normal gibi geliyor olabilir. Ama canını verene kadar işler o kadar da normal ilerlemiyor.
Ölene kadar bekletildiği bilgisine bakılırsa kollarından asılı bir şekilde teşhir edilmişti. Öldükten sonra da karnı deşilerek iç organları oracıkta yakılmış. Bununla da yettiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz; çünkü dört ayrı şehirde de organları dolaşmış.
Erkeklerin erkeklik organları, kadınların da burun ve kulakları kesiliyordu.
I.Edward gibi güçlü kralların uygulamaları sayesinde bu idam şekli halk tarafından da alışılır bir hale gelmişti. Sürükle-as-parçala-idam yöntemi, onun döneminde bir ritüele bile dönüşmüş. Ayrıca Edward, “ağır ihanet” suçlarının yanında “cüzî ihanet”i de tanıyıp ihanetin sadece kralın şahsına veya hükümdarlığa karşı olmakla sınırlı olmadığını ifade ediyor. Böylece toplumdaki düzeni ve normu da koruma altına almış oluyordu.
Halk da bu durum karşısında haklarının korunarak kralla aynı hukukî zemini paylaşma ayrıcalığını tecrübe etmiş oldu.
Bu uygulama, daha sonra 1351 İhanet Yasası’yla hukukî olarak kabul edildi.
Bu infaz şeklini Edward, Galler ve İskoçya’yı kontrol altına almak için uygulamıştı. Galler, hiçbir zaman tek bir yönetim altında birleşmedi. Ama İngiltere kontrolüne girmemek için de hep mücadele verdi. Kral Edward, 1275’te Galler Prensliği’ni işgal edince Galler Prensi’nin kardeşi Dafydd, krala karşı mücadele edince Edward tarafından esir alınmıştı.
Kral, Dafydd için sürükleme-asma-parçalama idam yöntemini düşündü. Lanercost Kroniği’nde bu aşamalar tek tek anlatılıyor. Kral, Dafydd’i ilk olarak yerde sürükletmiş ve sonrasında darağacında astırmış. Devamında başını gövdesinden ayımış ve bağırsakları çıkarılarak ateşte yakılmış. İnfazın son kısmında kolları ve bacaklarını da gövdesinden ayırmış.
İnfaza tanık olmayanlar üzülmesin diye de tüm organlarını koca şehirde dolaştırmış.