Müjdat Gezen, Cumhuriyet'teki köşesine köşesinde Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde öğrenciler ders verirken yaşadığı bir kırgınlığı anlattı.
Gezen, öğrencilerin kısa sürede kalbinin yolunu tekrar nasıl araladığını anlatıp konuyu Şevket Çoruh'ya getirdi. Gezen şunları dile getirdi:
"PARİS'TE SANIRSINIZ"
"MSM’de ders yapıyorum. Baktım hepsi ayrı bir havada. Dersine kimse çalışmamış. Bizimki öğretmen-öğrenci ilişkisinden çok usta çırak ilişkisidir. Konservatuvarlar her ne kadar tiyatronun bilimsel yönünü anlatsalar da asıl mesele usta-çırak meselesidir. Onu yakaladın mı işler kolaylaşır çünkü kısa bir süre sonra artık sizin meslektaşlarınız olacaktır. Çok büyük olasılıkla da aynı sahneyi, aynı ekranı paylaşacaksınızdır. Dediğim gibi verdiğim derse çalışmamışlar. Sınıftan usulca çıktım ve evime geldim. Kırıldım doğrusu. Bu yaşta gidip onlara yararlı bir şeyler anlatmaya çalışıyorum, ilgilenmemişler bile. Aradan birkaç saat geçti, bizim sokakta bir koro sesi duydum: “Biiir şarkısın seeen, ömür boyu süreceeek.” Leyla geldi: “Seninkiler kapının önünde” dedi. “Boş ver” dedim. “Çıkman lazım” dedi. Çıktım balkona. Başlarında İlker Ayrık. Kalabalık bütün sınıf. Bir tabelacıya o arada kocaman bir döviz yazdırmışlar: “Geri dön hocam” yazıyor. “Tamam, mahalleyi ayağa kaldırmayın, ayrıca sesleriniz çok çirkin, detone oluyorsunuz” dedim. Gülüşerek gittiler. Ben onlarla arkadaşım. Aramızda yaş farkı falan da yok. Ben onların yaşında olmaya çalışıyorum, o kadar. Hepsi gözbebeklerim. Bizi hiç mahcup etmediler. Tiyatroda, sinemada, televizyonda almadıkları ödül kalmadı. Bir de üstüne üstlük Şevket (Çoruh) borç harç tiyatro binası yaptı. Gidip görün, kendinizi Paris’te bir tiyatroda sanırsınız. İlker nefis şeyler yapıyor. (Kendi tuzağıma kendim düştüm. Şimdi hepsinin tek tek nelere imza attıklarını söylemem gerekecek.) Bakarız"