Koku Akademisi ve Koku Kültürü Derneği’nin iş birliği ile hayata geçirilen bu çalışmada Tapputi’nin kil tablet üzerine çivi yazısı ile yazdığı formüller sonucunda o döneme ışık tutan verilere ulaşıldı. Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül, “Bulunan kil tabletlerdeki Akadça çivi yazılarında Tapputi’nin bazı bilgileri mevcut. Kokuyu nasıl yaptığı, damıtma işlemini nasıl gerçekleştirdiği, sıvı koku maddelere nasıl ulaştığı gibi soruların cevaplarını bu tabletlerde bulabildik. Tabletteki her bir çivi yazısı bizlere ayrı heyecan verdi. Asıl zamanda yolculuk ise işin sonucunda o kokuyu koklayabilmekti” dedi.
Antik Dönem parfümleri, seramik ve cam eserleri konusunda uzman olan Doç. Dr. Cenker Atila, Harran’da bulunan mist dükkânın kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal ile toplamda 15 kişilik bir uzman kadrosu ile çalışan Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül, bu kokuyu gün ışığına çıkartmak için geceli gündüzlü 3 yıldan beri çalıştıklarını söyledi.
'Tekrardan gün ışığına çıkarmış olduk'
3 bin 200 yıl önceki kokuyu koklarken zamanda yolculuk yaptığını hissettiğini belirten Ergül, “Koku Kültürü Derneği olarak bu topraklarda yaşamış olan koku geleneklerini yaşatmak için çıkmış olduğumuz bu yolculukta, elde ettiğimiz formülleri de çağımıza uyarlıyoruz. İstiyorum ki, bu topraklarda bulunan koku kültürleri tekrar dünyaya imzasını bıraksın. Biz 4 bin yıl önceden bahsediyoruz ama aslında çok büyük bir geçmişimiz var. 8 bin yıllık koku kültürü olan bu topraklarda yaşıyoruz. Mezopotamya’nın koku kültüründe zengin olmasının en büyük nedeni verimli topraklardır. Tekrardan bunlara sahip çıkıp yaygınlaşmasını sağlamak, bilinirliğini ve kullanımını arttırmak için birçok faaliyet yürütüyoruz, bunların en önemlisi de koku akademisiydi. Ekibim de benimle beraber aynı heyecanı paylaştığı için Tapputi’nin miras bıraktığı formülü tekrardan gün ışığına çıkarmış olduk” ifadelerini kullandı.
'Araştırmalar sonucunda Tapputi’ye ulaştık'
Mezopotamya topraklarının çok zengin olduğunu söyleyen Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül, “Bu kadar zenginlik varken koku kültürü de hiç geri kalmamış. Asur, Mezopotamya, Hitit, Selçuklu, Osmanlı gibi medeniyetlere baktığımız zaman Türkiye’nin bir koku uygarlığı olduğunun anlıyoruz. Yaklaşık 3 yıldır üzerinde çalıştığımız projede Mezopotamya’daki koku kültürünü araştırıyoruz. Bu süreçte arkeologlarımızla yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda Tapputi’ye ulaştık. Tapputi dünyanın ilk parfümör kadını olarak geçer. Bulunan kil tabletlerdeki Akadça çivi yazılarında Tapputi’nin bazı bilgileri mevcut. Kokuyu nasıl yaptığı, damıtma işlemini nasıl gerçekleştirdiği, sıvı koku maddelere nasıl ulaştığı gibi soruların cevaplarını bu tabletlerde bulabiliyoruz” şeklinde konuştu.
'İki parça tabletten toplamda 27 sayfa çeviri çıktı'
Koku üzerine bugüne kadar ortaya çıkartılan yüzlerce tablet olduğuna değinen Ergül, bunların bir kısmının çevrildiğini, geri kalanlarının üzerinde ise çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Ergül, Tapputi tarafından yazılan kil tablet ile ilgili de aşağıdaki açıklamalarda bulundu:
“Kil tabletlerde yer alan koku formüllerinde Tapputi’nin işlemlerini dolunayda nasıl yaptığı, yıldızlara nasıl arz ettiği gibi bilgiler tek tek yer alıyor. Yani sadece formül değil kokunun yapılış şeklide yazıyor. Tablette, nasıl damıtmış, ateşi, suyu nasıl kullanmış, nasıl dinlendirmiş, nasıl demlemiş ve nasıl süzdürmüş en ince ayrıntısına kadar yer alıyor. Görmüş olduğunuz iki tabletten toplamda 27 sayfa çeviri çıktı. Bunun yorumlanması da sayfalar sürdü. Şu kadarcık bir tabletin içindeki çivi yazısından bu kadar zengin bir bilgi çıkıyor. Burada oğul otundan, mürden, gülden, botanik bitkilerinden bahsediliyor. Bunun her bir çivi yazısı bizlere ayrı birer heyecan verdi. Asıl zamanda yolculuk ise işin sonucunda onu koklayabilmekti. Bu proje bittikten sonra elimizde 11 kil tablet kalıyor. Ahir ömrüm onları üretmeye yeter mi bilmiyorum ama buradaki koku kültürünü yaşatmak ve tekrar gün ışığına çıkartmak adına büyük bir mesai bizi bekliyor.”
'Dünyada ‘Tapputi’ adının geçtiği iki tane tablet var'
Tapputi’nin parfüm yapımında her tür çiçeği, ağaç reçinesini, baharatı, eğir otu gibi bitki ve maddeleri kullandığını belirten Antik Dönem parfümleri, seramik ve cam eserleri konusunda uzman olan Doç. Dr. Cenker Atila ise “Dünyada ‘Tapputi’ adının geçtiği iki tane tablet bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Paris Louvre Müzesi’nde, diğeri Almanya Girl Müzesi’ndedir. Louvre’da bulunan tablette, Tapputi’nin krallara yakışır bir parfümör olduğu ve sarayda ‘Belatekallim=Hamın Sultan’ olarak adlandırıldığı belirtilmektedir. Almanya’da bulunan tablette daha çok bilgilere sahibiz. Fakat maalesef tabletin yarısında çoğu kırıktır. Buna rağmen Tapputi’nin, adının sonu –ninu ile biten bir kadın yardımcı ile çalıştığını ve parfüm distilasyonunu nasıl yaptığını öğreniyoruz” ifadelerini kullandı.
Tabletlerin çevirisinde rastladıkları iki önemli sorun olduğunu söyleyen Atila, “Bunlardan biri tabletlerin kırık olması ve bazı önemli bölümlerinin kaybolmuş olmasıdır. İkinci zorluk ise günümüzden 3200 yıl önce kullanılan bazı bitkilerin ve kapların tam karşılığının bulunmamasıdır. Örneğin “hirsu” kabı nedir tam olarak bilmiyoruz. Fakat parfüm damıtma işleminde kullanıldığı için büyükçe saksı gibi bir kap olmalıdır. Bunun yanında parfüm yapımında kullanılan bazı baharatların ve çiçeklerin günümüzdeki adlarını bilmeyişimiz önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.