Çoğu kişi, dünyadaki en korkunç hapishanelerin yeraltında bulunan mahzenler olduğuna inanmayabilir. Ama Fas'ın merkezindeki Meknes şehrinde bulunan ve tarihi MS 18'inci yüzyıla kadar uzanan, ancak günümüzde her taraftan turistlerin ziyaret ettiği bir turistik yer haline gelen Kara Hapishanesi bunun örneklerinden biri.
Garip ve gizemli
İndependent Türkçe'de yer alan habere göre, bu garip ve gizemli hapishanenin adının konma sebebiyle ilgili farklı yorumlar mevcut...
'Giren mahvolur, çıkan yeniden doğar'
Ama kesin olan şu ki, kendisiyle ilgili "giren mahvolur, çıkan yeniden doğar" ifadesinin anlattığı gibi korkunç bir hapishane.
İsmi nereden geliyor?
Bazıları Meknes'in merkezindeki bu garip yer altı hapishanesinin mühendislik ve inşaat tekniklerini iyi bilen Portekizli bir mahkumun adı olduğunu söylüyor. Bu iddiaya göre Portekizli mahkum, M.S. 18'inci yüzyıldaki Deniz Cihadı döneminde 40 binden fazla muhalif ve tutsağı barındırabilecek devasa bir hapishane inşa etmesi karşılığında Sultan Muley İsmail'den kendisini serbest bırakma sözü aldı. Sultan Muley İsmail, Alevi Hanedanı'na mensuptur ve M.S. 1672 ile 1727 yılları arasında Fas'ı yönetti.
Saltanatı sırasında hanedanın başkenti Marakeş şehrinden Meknes şehrine taşındı. Sultan, Meknes'i korumak için uzun bir duvar ve rakiplerini püskürtmek için korkunç Kara Hapishanesi inşa etmek de dahil olmak üzere tahkimatlar inşa etmeye olan ilgisiyle ünlüydü.
Bu egzotik hapishanenin adının 1912'de Faslıları etkisi altına alan Fransız sömürgeciliği dönemine kadar uzandığını söyleyenler de var.
Fransız yetkililerin Faslı direniş savaşçılarını hapsetmek için bu yeraltı mahzenini kullandığı ve hapishane gardiyanının kel olduğu için bu takma adın Kara olarak değiştirildiği iddia ediliyor.
Korkunç tasarım
Sultan Muley İsmail döneminde dünyanın en korkunç ve ölümcül hapishanelerinden biri olarak nitelendirilen Kara Hapishanesi'nin tasarımına dair birçok farklı açıklama var.
Hapishanenin tasarımını bir "labirent" olarak tanımlayanlar var, "sonu olmayan bodrum" diyenler var, "kapısız ve penceresiz bir koridor" diyenler de var.
Fas Kültür Bakanlığı'nın internet sitesinde Kara Hapishanesi'nin tasarımına ilişkin açıklamada şu ifadelere veriliyor:
"Her biri bir grup büyük kemer ve sütuna sahip, çok geniş üç salona bölünmüş, yarı dikdörtgen şeklinde geniş bir alandır."
"Gören herkesin ruhunda büyük bir korku uyandırıyor"
Ülkenin sosyal tarihiyle ilgilenen Fas dergisi Zaman şu sözlerle hapishaneden bahsediyor:
"Bu hapishane, şekli ve mimarisi onu gören herkesin ruhunda büyük bir korku ve panik uyandıran garip tesislerden biridir. Tamamen toprak altında ve bazılarının Meknes kentinin tamamını kapladığına inandığı bir alan üzerine inşa edildiğinden sınırlarının bittiği yeri anlamak zordur. Kimsenin derinliğini kavrayamadığı, sırlarını keşfedemediği bir labirente benzeyen koridorlardan oluşan hapishane, kötü ruhlar tarafından mesken tutulmuş veya içinde tutsaklık ve hapis trajedisi yaşayanlar tarafından lanetlenmiştir. Oraya giren kimse yolunu kaybetmiş ve sağ çıkamamıştır."
Kapı, pencere ve kilit yok
Tarihi kayıtlar, bu tarihi hapishanenin klasik anlamda bir hapishane olmadığını, yani herhangi bir hapishanede bulunan demir kapı, pencere veya benzeri unsurlarının bulunmadığını teyit ediyor.
Kara Hapishanesi dünyadaki hiçbir hapishaneye benzemiyor, çünkü kapısı yok, penceresi de yok, hatta kilidi, prangası bile yok. Sadece labirent gibi geniş bir alanı var.
Kapıların, kilitlerin, pencerelerin olmayışı, hapishanenin yeraltında olması ve hakkında söylenenlere göre iç içe geçmiş mahzenlerden oluşmasıyla açıklanabilir.
Bu gizemli yer tarihsel anlatımlara göre yer altı mahkûmlarını ve yabancı askerleri barındırıyordu.
Fas sultanının ülkelerin büyükelçilerini kabul ettiği ve o ülkelerin tutuklularının serbest bırakılması için onlarla müzakere ettiği bir salon var.
Mahkumlar çatıdan içeriye atılıyor efsanesi
Kara Hapishanesi'nin kapısı ve penceresi olmadığı için rivayetler, mahkumların diğer hapishaneler gibi hücre kapısından girmediğini, aksine hayatının geri kalanını bu garip hapishanede geçirmek üzere hapishanenin çatısındaki bir delikten atıldığını söylüyor.
Dillere dolanan ve Meknes şehri halkının da teyit ettiği bu olaydan sonra yerel makamlar, turistik bir alana dönüşen tarihi cezaevini kapatarak, sadece küçük bir bölümünü ziyaretçilerin kullanımına açtı.
Bu hapishane ve oradaki cinler hakkında pek çok hikâye ve söylenti var.
Bazıları, buranın yıllarca mahkumlardan yoksun kaldıktan sonra peri ve cinlerin meskeni haline geldiğini söylerken, başkaları bu korkunç ve garip hapishaneyi çevreleyen gizem nedeniyle dolaşan bu tür söylentilere inanmıyor.