"Hızlı Moda /Fast Fashion" İlk olarak 1980'lerde "hızlı yanıt" adı verilen ürün odaklı bir üretim konseptine dayanarak geliştirildi. Sonuç: Moda ve trendleri takip eden hızla üretilen ucuz giysiler karsımıza çıktı .
Çocukluğumuzda annelerimiz bir kazağı en az 5 yıl giyerdik. Hatırlayın eskimeden ve tüylenmeden özenle saklanırdı ve giyilirdi. Ayni şekilde ayakkabı ve çantalar, dayanıklı malzemelerle yapılırdı ve gardıroplarında az kıyafet olurdu; modası hızlı geçmeyen, kaliteli , ucuz değil, ama yıllarca giyilirdi. Günümüzde anne ve babalarımızın eskitemeyip halen dolaplarda asılı pamuk ve yün ağırlıklı kıyafetleri bulunmakta. Babamın 50 yıllık takım elbise ilk günkü gibi dolapta asılı. Yardım kurumlarına verip vicdanımızı rahatlatacağız diye Afrika’nın fakir ülkelerinde çöplüklere gitmeden titizlikle yıllarca giyildiler.
Hızlı moda ile üretim arttı ve haliyle beraberinde ciddi çevresel ve sosyal sorunları getirdi. Birçok marka, geleneksel üretim süreçlerinden bu hızlı moda modeline doğru ilerledi ve kaliteden uzaklaştı. Ancak küresel karbon emisyonlarının %10'undan fazlası tekstil endüstrisinden tüm değer zinciri boyunca kaynaklandığına göre, toplum olarak bu "daha fazlası daha iyidir" zihniyetine son vermeli miyiz?
AZ OLSUN ÖZ OLSUN !
Shein ( Çin asili marka) artık " dünyanın en hızlı büyüyen e- ticaret sitesi ". SimilarWeb'e göre, web sitesi moda ve giyim kategorisinde web trafiğinde dünyada bir numara. 7 dolara üst, 12 dolara elbise ve 17 dolara kot satan Shein, Zara ve H&M'i pahalı ve yavaş gösteriyor.
Hızla değişen stiller için düşük fiyat politikası uygulamak amacıyla, markalar doğal malzemelerden daha ucuz daha yaygın olarak bulunabilen fosil yakıt bazlı sentetik malzemeleri seçiyor. Sonuç olarak, polyester bir numaralı sentetik elyaf haline geldi ve artık tüm küresel elyaf üretiminin yarısından fazlasını temsil ediyor. Yenilenemeyen kaynaklardan elde ediliyor, çıkarılması ve işlenmesi için çok fazla enerji gerekiyor ve yan ürünler açığa çıkıyor.
Ne var ki sürdürülebilirlik kimlik bilgilerini moda endüstrisinden daha güçlü bir şekilde duyuran çok az endüstri vardır...Mayodan, gelinliğe kadar uzanan ürünler karbon pozitif, organik veya vegan olarak pazarlanırken mantardan yapılan yoga matları ve seker kamışından yapılan spor perakende raflarında yer alır. Geri dönüşüm, yeniden satış, kiralama, yeniden kullanım ve onarım gibi yeni iş modelleri olarak karsımıza çıktı..
Ancak üzücü gerçek şu ki, moda endüstrisinde son 25 yıldır yapılan tüm bu deneyler ve sözde "yenilikler" gezegen üzerindeki etkisini azaltmada başarısız oldu.
Geçtiğimiz çeyrek yüzyılda iki katından fazla artan gömlek ve ayakkabı üretimini ele alalım; bunların dörtte üçü yakılıyor veya çöplüklere gömülüyor.
Giyim sektörün sürdürülebilirlikteki düşüşünün nedenleri karmaşıktır: Sürekli büyüme baskısı ve ucuz, hızlı modaya olan tüketici talebi önemli bir katkıda bulunmuştur. Aynı şekilde, ayakkabı ve giyim için gerçek fiyatların 1990'dan bu yana yarı yarıya ve çoğu yeni ürünün biyolojik olarak parçalanmayan petrol bazlı sentetiklerden yapılması gibi ilgili gerçekler de öyle.
Her saniye bir çöp kamyonu dolusu giysi yakılıyor veya çöplüğe atılıyor ( Ellen MacArthur Vakfi, 2017)
Moda endüstrisinde kullanılan tüm malzemelerin yaklaşık %60'ı plastikten yapılmıştır (UNEP, 2019)
Her yıl çamaşır yıkamaktan okyanusa 500.000 ton mikrofiber salınıyor; bu da 50 milyar plastik şişeye eşdeğer
Moda sektörü mevcut gidişatını sürdürürse, karbon bütçesinin bu payı 2050'ye kadar %26'ya çıkabilir ( Ellen MacArthur Vakfi, 2017)
Tekstil değer zinciri her yıl 215 trilyon litre su kullanıyor (bu miktar 86 milyon olimpik yüzme havuzuna eşdeğer) (Quantis, 2018)
Dünya çapında endüstriyel atık su kirliliğinin yaklaşık %20'si moda endüstrisinden kaynaklanmaktadır ( World Bank 2020)
Giyim üretmek için kullanılan malzemenin %1'den azı yeni giyime geri dönüştürülüyor ve bu da 100 milyar doların üzerinde maddi değer kaybına neden oluyor %0,3'ünün geri dönüştürülmüş kaynaklardan geldiğini tespit ediyor ( Ellen MacArthur Vakfi, 2017)
Tekstil değer zincirini daha sürdürülebilir hale getirmek için yıllık 20-30 milyar dolar ekstra paraya ihtiyaç duyuluyor ve bunun %60'ı yalnızca enerji, su ve atık konularına odaklanıyor
Hızlı modanın insani bir maliyeti de var: Gelişmekte olan ülkelerdeki tekstil işçileri, çoğunlukla kadınlar, genellikle küçümsenecek ücretler alıyor ve korkunç koşullarda uzun saatler çalışmaya zorlanıyorlar. Birçok yerde bu koşullar insan hakları ihlallerine yol açıyor. Giysi üretiminde kimyasalların kullanımı, hem sektördeki işçiler hem de tüketiciler için ciddi sağlık sorunlarına da yol açıyor.
Giyim üreticilerinin, ürünlerinin kökenini açıklama konusunda gıda üretimi gibi diğer endüstrilere göre daha az katı kuralları vardır. Ancak, tedarik zinciri sürecinde standartları iyileştirmeyi ve karbon maliyeti şeffaflığını sağlamayı amaçlayan giysiler üretmek konusunda küresel bir hareket vardır. AB, 2030 yılına kadar tekstil ürünleri için 'dijital ürün pasaportu' uygulamasını hayata geçirmeyi taahhüt ediyor. Bu uygulama, markaların bir giysinin ürün yaşam döngüsüne ilişkin verileri paylaşmasını gerektiriyor.
AZ DAHA FAZLADIR
Herkes, alışverişin ne kadar heyecan verici olabileceğini ve yeni bir kıyafet giymenin verdiği hissini bilir. Ancak bu yenilik duygusuna ulaşmak, sürekli olarak yeni bir ürün satın almanız gerektiği anlamına gelmez. Sürdürülebilirlik için ilk aşamada atacağınız en büyük ve kolay adımlardan biri daha az tüketmek, başka bir deyişle daha az satın almaktır, az almak öz almak, gerekli olunca almak, nicelikten çok nitelik….. Yavaş moda ve Minimaliz 2025'te ve minimalimizi benimsiyoruz, yavaş moda, uzun ömürlü, dayanıklı parçaları tercih ederek tüketimi azaltıyoruz.
Tekstil endüstrisinin yılda 24.000 galondan fazla su tükettiği göz önüne alındığında her satın alınan yeni ürünün daha fazla atık ve kaynak tüketimi anlamına geldiğini düşünmeniz gerekir. Bu nedenle yeni bir elbise, ayakkabı, çanta veya aksesuar satın alırken ürünün değerini kaç kere kullanacağınıza düşünerek hareket edebiliriz.
Yazan : Zeynep Moreau