Fazıl Say'dan 100. Yıl Marşı'na gelen eleştirilere bir yanıt daha: 'Kimseye sevin demedik'

Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, sözleri şair Ayten Mutlu'ya ait olan, bestelediği 100. Yıl Marşı'na yönelik eleştirilere bir kez daha yanıt verdi. Eleştiriye açık olduğunun altını çizen Say, "Kimseye bu marşı sevin demedik, söyleyin demedik, hatta dinleyin bile demedik, ne haddime?" açıklamasını yaptı.

Say, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Sevgili takipçilerim, dostlarım, bir şeyi açıklamak lazım. Şunu bilin. Eleştiriye hep açığım. Zaten ben bir sanatçıyım, her yıl türlü besteler, kayıtlar, 130 konser, elbette eleştiri dünyasının tam ortasındayız. Tüm hayatımız bununla geçti. Dünyanın her yerinde ve hep. Müziği o an sunduğum ürünümü seven olur sevmeyen olur. Benim için şaşırtıcı bir şey artık kalmadı o konuda. Türkiye’ye, memleketimdeki duruma gelince, 30 yıldır yaptıklarımı sevgiyle, takdirle takip edenler var. Düşmanlar da var…" ifadesini kullandı.

Say, şunları kaydetti:
"Aktrolleri var, yıllardır, buna şimdi İnceciler eklendi (doğal olarak), düşmanlık ve husumet güden “ne yapsak sevmeyen” bir kesim bin yıldır var. Hep de olacak. Ne ürünü çıkarırsak çıkaralım onlar öyle yazacak. Kıskananı var. Farklı talepleri olan var. Kültürel uzlaşı istemeyeni var. Var oğlu var. Öyle düşünmeseler bile öyle yazacaklar. Bana, Türkiye’de düşüncelerime olan tepki, hep eserlerime, ürünlerime tepki olarak dil bulmuştur. Cevapları öyle. Türkiye öyle bir yer. “Ver elini” diyemeyen ama demesi gereken bir toplumuz. 100. Yıl Marşı için de öyle; kimseye bu marşı sevin demedik, söyleyin demedik, hatta dinleyin bile demedik, ne haddime?

Ben bir besteciyim. 100. Yıl Marşı, opus106, benim çocuklarımdan biridir. Ben yaşadığım hayatta eserlerimi paylaşıyorum. Son eserim 100. Yıl Marşı, opus106 nolu eserimdir. Bugüne değin 60’dan fazla albüm yaptım. Tonla ödül aldı bu kayıtlar, besteler dünyanın her yerinde. Dolayısıyla eserler kalıcı olandır. Küfür, hakaret dolu tweet ise geçicidir. Yazan için bile geçicidir. Dolayısıyla önemsizdir. Şaşırdığım, kızdığım veya kırıldığım hiçbir şey yok. Bakın; kitlelerin bir sanatçıya düşmanlığına inanmıyorum, gerçekte öyle değil çünkü. “Gerçek düşmanlığın kitlesel değil kişisel bir şey” olduğunu düşünüyorum.

Bana kişisel husumet güden kıskanan vesaire çokça vardır. Ne diyelim, peki ben düşman mıyım onlara? Hayır değilim. 53 yıllık ömrümde bu ülkede, benim kendimin gerçekten sevmediğim ve kesin reddettiğim kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu da aslında az bir sayıdır, bunca yıl, binlerce okun hedefi olmuş birisi için. Şunu unutmayın “eleştiri ile düşmanlık” iki ayrı şeydir. Eleştiriye açığım. Düşmanlığa niye açık olalım ki? Gerek var mı? Varsın gitsin yoluna. Değişirse değişir, değişmezse değişmez onun sorunudur."

Yaşam Haberleri