Bilim ve teknoloji dünyası, her geçen gün evren anlayışımızı şekillendiren, ufkumuzu genişleten ve bizi geleceğe taşıyan büyüleyici yeni bir atılım, keşif ve yenilik ortaya çıkarıyor.
Ekim ayında, memelilerin insan sesinden korktuğunun tespit edilmesi, bazı çiçek ve amfibi türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun belirlenmesi, James Webb Teleskobu'nun uzaydaki keşifleri ve Nobel ödüllerinin sahiplerini bulmasına kadar birçok gelişme bilim dünyasının gündemine oturdu.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin en ünlü safari merkezlerinden Kruger Ulusal Parkı'nda yapılan araştırmada, su kaynaklarının etrafına yerleştirilen hoparlörler vasıtasıyla su içmeye gelen hayvanlara insanın yanı sıra aslan gibi bazı yırtıcıların sesleri dinletilerek görüntüleri kaydedildi.
Hayvanların büyük çoğunluğunun, insan sesini duyduklarında paniğe kapılarak yerlerini terk ettiği, ancak yırtıcı seslerine daha az tepki verdikleri ortaya çıktı.
ÇİÇEKLİ BİTKİLERİN YÜZDE 45'İ YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA
Dünyanın en büyük botanik ve mantar bahçesi olan Londra'daki Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri'nde (Kew Gardens) araştırma yapan bilim insanları, iklim değişikliği ve biyoçeşitliliğin azalması nedeniyle orkideler, ananas ve pek çok tahıl türü dahil olmak üzere bilinen çiçekli bitkilerin yüzde 45'inin yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu tespit etti.
Araştırmacılardan Dr. Matilda Brown, "İlaçlarımızın 10'da 9'unun bitkilerden geldiğini göz önünde bulundurursak, gelecekteki ilaçlarımızın yarısını kaybetme riskiyle karşı karşıyayız." değerlendirmesinde bulundu.
AMFİBİ TÜRLERİ DE RİSK ALTINDA
Uluslararası Doğayı Koruma Birliğince yapılan başka bir araştırma da 8 bin 11 amfibi türünün yaklaşık yüzde 40'ının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Hastalıklar ve yaşam alanlarının tahribatı gibi nedenlerin amfibi türlerinin neslinin tükenmesinde rol oynadığının bilindiği ancak yapılan yeni araştırmayla, dünya genelindeki amfibiler için iklim değişikliğinin daha büyük risk olduğu belirlendi.
42 ÇİFT GEZEGENİMSİ CİSİM KEŞFEDİLDİ
ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) James Webb Uzay Teleskobu (JWST) Orion Bulutsusu'nun içerisinde 42 çift gezegenimsi cisim buldu.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ile Avrupa Uzay Araştırmaları ve Teknoloji Merkezinin (ESTEC) yürüttüğü ortak çalışma sonucu, JWST'nin keşfettiği gezegenimsi cisimlerin, bir yıldız sistemine bağlı olmadan ve çiftler halinde uzay boşluğunda özgürce süzüldüğü gözlemlendi.
42 gezegenimsi çiftin, uzayda çift halinde bulunmaları "beklenmedik bir durum" olarak nitelendirilirken, yıldızlar ve gezegenler üzerine üretilmiş mevcut bütün teorilere "ters düştükleri" vurgulandı.
NOBEL ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Ekim ayında ayrıca alanında en başarılı kabul edilen kişilere verilen Nobel Ödülleri sahiplerini buldu.
2023 Nobel Tıp Ödülü'nü, mRNA içerikli Kovid-19 aşısının geliştirilmesine imkan veren çalışmalara imza atan biyokimyager Katalin Kariko ve immünolog Drew Weissman kazandı.
Fizik Ödülüne, "maddedeki elektron dinamiklerinin incelenmesi için zamanın en küçük birimi, yani saniyenin bir kentilyonda biri olan attosaniye ışık darbeleri üreten deneysel yöntemler" keşfeden Pierre Agostini, Ferenc Krausz ve Anne L'Huillier layık görüldü.
Çalışmaları, elektronların hareket ettiği veya enerjilerini değiştirdiği, daha önce takip edilmesinin imkansız olduğu kadar kısa sürede meydana gelen süreçlerin keşfedilmesini mümkün kıldı.
Kimya ödülünü de bağımsız çalışmalarında kuantum noktalarını oluşturan Louis Brus ve Alexei Ekimov ile bu kimyasalın üretimini kökten değiştiren Moungi Bawendi kazandı.
Kuantum noktalarının, LED ışıklı lambaların geliştirilmesinde, QLED teknolojisiyle bilgisayar ve televizyon ekranlarının aydınlatılmasında, biyokimya ve tıpta biyolojik dokuların haritasının çıkarılmasında kullanıldığı ifade ediliyor.