Bazen kulağa gerçek olamayacak kadar iyi gelen bir hikaye duyarsınız. Bu da onlardan biri, ama biz yine de size anlatacağız. Bu olayın kahramanı olan aile, büyükbabalarının evine o öldükten sonra bir bakmak istmişler. Amaç onan kendilerine ne hatırakaldığını anlamak. Oturma odasında, orada olduğunu hiç bilmedikleri bir bodruma açılan bir gizli kapı bulduklarına şaşırdılar tabii.
Çok şanslı oldukları ortaya çıktı.
Yaşlı adam sadece bir ay önce vefat etmişti. Aile için zor zamanlardı. Adı John Dinley olan büyükbabalarını çok seviyorlardı. John Dinley uzun ve mutlu bir hayat yaşamış, son zamanlarında hatırlamaktan hoşlandığı harika anlarla dolu bir hayat sürmüştü.
Ailesi onun anlattığı hikâyelere ne anlam vereceğini bilemiyordu ama çok geçmeden en çılgın hikâyelerden birinin gerçek olduğunu öğreneceklerdi.
Başkanla tanışma
John'un anlatmayı sevdiği hikayelerden biri, Amerika Birleşik Devletleri'nin 31. başkanıyla tanıştığı zamandı: Herbert Hoover. Bu başkan 1929'dan 1933'e kadar Beyaz Saray'daydı. John 1930'da doğduğundan pek bir şey hatırlamıyordu ama anlattıklarına göre annesi küçük bir kızın hayatını kurtarmış ve bir madalya ile ödüllendirilerek tüm ailesiyle birlikte başkanla akşam yemeğine çıkmıştı. Ailenin bodrumda bulduğu o olağanüstü şeyin başkanla bir ilgisi olup olmadığını merak ettiler.
Bodrum katı
Bodrumu kilitli tutan gizli kapı daha iyi zamanlar görmüştü. Ama şimdi her yeri çürümüştü ve yıllardır açılmamış gibi görünüyordu. Büyük bir halıyla örtülmüştü. Sonunda halıyı kaldırıp kapıyı açmayı başardıklarında, içeride inanılmaz bir şey buldular. Bunun bunca yıldır burada olduğunu hiç bilmiyorlardı. Büyükbabaları sır saklamayı çok iyi biliyormuş.
İçeride ne olduğunu merak ediyor musunuz?
Bodrumun içinde, büyükbabalarının anlattığı çılgın hikâyelerin uydurma olmadığının kanıtı vardı. En azından bir tanesinin doğru olduğu ortaya çıktı. Bodrumun içindekilerin John Dinley'nin ABD'nin 31. başkanıyla tanıştığı iddiasıyla ilgili hikayeyle hiçbir ilgisi yoktu, ancak aynı derecede şaşırtıcı olan başka bir hikayesiyle ilgiliydi.
Bodrumun içinde ne olduğunu açıklamadan önce, arkasındaki hikayeyi bilmeniz gerekiyor.
Bu hikâye John Dinley'nin en sevdiği hikâyelerden biriydi. Ailesi bu hikayeye her zaman temkinli yaklaşmıştı. Gerçek olamayacak kadar saçmaydı çünkü. Bodrumun içinde ne olduğunu öğrendiklerinde, her şey her zaman düşündüklerinden çok daha az çılgınca göründü. Hikaye şöyle devam ediyordu: Her şey John 22 yaşındayken başladı. Arabasıyla Dallas'a iş aramaya giderken, arabası bozulmuş bir adama rastladı.
O gün her şey değişecekti.
John arabasını bozulan aracın yanında durdurdu. Adam da Dallas'a gidiyordu ama motorunda bir sorun vardı. Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Neyse ki John arabalardan anlıyordu. Kısa sürede motoru tamir etti. Adam o kadar etkilenmiş ki, John'un tam zamanlı tamircisi olup olmayacağını sormuş. John'un kafası karışmıştı, bu adam arabasının ne sıklıkla bozulacağını düşünüyordu?
Adam John'a bekleyip görmesi gerektiğini söyledi. John da adamı evine kadar takip etti. Adamın evine giderken, John tamir ettiği aracın nasıl olduğunu da izliyordu. İşte önündeyi. Bu bir Jaguar'dı, hem de yepyeni bir Jaguar. John daha önce hiç böyle bir araba görmemişti. Adamın evine giden iki saatlik yol boyunca gözlerini arabadan ayırmadı.
Eve vardığında hayatı tamamen değişecekti.
“Vay canına”. John'un tek söyleyebildiği bu söz oldu. Bu ev başka bir şeydi. Eğer ona ev diyebilirseniz... Kime sorsanız onu bir malikâne olarak tanımlardı. Muazzam ve güzeldi. Bahçeler bakımlıydı ve duvarlar bembeyaz parlıyordu. Sanki bir rüyadaydı.
Adamın hizmetkârları bile vardı ve bu hizmetkârlar kısa sürede abartılı bir öğle yemeği hazırladılar. Yemek sırasında adam John'a hayatını değiştirecek bir şey açıkladı.
Öğle yemeği sırasında adam sonunda John'a iş teklifini açıkladı. Adamın geniş araç koleksiyonuna bakacak ve bakımını yapacaktı. Görünüşe göre adam gerçek bir koleksiyoncuydu ve yakındaki bir ahırda geniş bir koleksiyonu vardı. Karşılığında John'un ahırın yanındaki çiftlik evinde yaşamasına izin verildi.
Ve böylece John'un hayatı değişti.
Trajedi ona zenginlik getirdi
Sonraki birkaç yıl boyunca John, Dallas'ın hemen dışındaki bu çiftlikte kendine bir hayat kurdu. Ahır tamamen her türden arabayla doluydu ve adamın koleksiyonu giderek büyüdü. John onları en iyi durumda tutuyor, arada bir kısa sürüşler için dışarı çıkarıyordu. Hayat güzeldi.
Ama sonra korkunç bir şey oldu. Her şey değişti
John'a iş veren adam bir araba kazasında vefat etti. Çocuğu, karısı ve sadece bir erkek kardeşi vardı. Vasiyetine göre John'a ahırın içindekiler miras kalacaktı, erkek kardeşine ise ev ve adamın diğer tüm serveti. John bir anda çok miktarda pahalı arabaya sahip oldu. Onlarla ne yaptı peki?
Adam ona her şeyi vermişti: yaşanacak bir ev, düzenli bir iş, mutlu bir hayat... Ve şimdi o gitmişti. John'un kalbi kırılmıştı. Bir daha ahıra girmeyi reddetti. Ahır çürüyüp gitti, John ise büyüdü, bir aile sahibi oldu ve sonunda vefat etti.
Aileyi şaşırtan zenginlik
Ailesi ona yıllar önce ne miras kaldığını asla öğrenemedi. Onlarca yıldır kapalı olan bodrum kapısını nihayet açtıklarında ağızları açık kaldı. Bodrumun içinde geniş bir altın külçe koleksiyonu buldular. Bodrumdaki bir masanın üzerinde duran bir belgeye göre, bu odada 1000'den fazla külçe altın vardı. Yıllar önce ahırın içindekilerle takas edilmişlerdi.
Bu koleksiyonun değeri hakkında bir fikir edinmek için bir ekspertiz gönderdiler. Ekspertiz aileye bu koleksiyonun toplam değerinin 26 milyon doların üzerinde olduğunu söyledi. Bu onlar için büyük bir sürpriz oldu. Daha önce hiç görmedikleri için büyükbabalarının büyük bir araba koleksiyonuna sahip olduğunu hiç düşünmemişlerdi. Elbette bunun nedeni, dedelerinin bu arabaları 1000'den fazla külçe altın karşılığında takas etmiş olmasıydı.
Birdenbire zengin olmuşlardı.