Türkiye'de artan fiyatlar, en çok gıda ve giyim sektöründe hissediliyor. Birçok kişi için yeni kıyafet almak yılda birkaç kez yapılabilecek bir vaziyete dönüşürken, bu durum eldeki mevcut kıyafetlerin kullanım süresini daha uzun zaman aralıklarına çıkarmış durumda.
Ancak bir kıyafeti, pantolonu ya da tişörtü uzun süre kullanabilmenin temel yolu, onu nasıl yıkadığınızdan geçiyor. Çamaşır makinesinde yapılabilecek yanlış uygulamalar, kıyafetlerinizi erkenden kullanılamaz hale dönüştürebilir.
Anneannelerimiz ya da annelerimiz tarafından bizlere öğretilen yaygın bir kurala göre, narin ve hafif kirli çamaşırlar 30 derece sıcaklıkta yıkanabilir. Yıkanacak kıyafetlerde kahve, sos gibi zor lekeler varsa 40 dereceye ayarlamanız gerekir. Aşırı derecede kirli olanlar çamaşırları ise yalnızca 60 derece ve üzeri sıcaklıklarda yıkamalısınız.
Peki yaygın olarak kabul edilen bu davranışın tamamen yanlış olduğunu biliyor musunuz? Her şeyden önce yüksek sıcaklıklarda yıkama yapmak iki kat daha fazla enerji tüketimine neden olmaktadır. Ancak soğuk suyu seçerseniz CO2 emisyonları önemli ölçüde azalır. Bu nedenle kıyafetleri 40 derecede yıkamanızın hiçbir mantığı yoktur.
Giysilerinizde soğuk suda çıkmayacak inatçı lekeler varsa yıkamadan önce onları ıslatabilir veya ellerinizle biraz ovalayarak kiri çıkarmanın ne kadar zor olacağını anlayabilirsiniz. Bu işlemlerden sonra ihtiyaç duymanız halinde daha yüksek bir sıcaklık ayarlamalısınız.
ÇAMAŞIR YIKARKEN NASIL TASARRUF EDEBİLİRSİNİZ?
Yalnız yaşıyorsanız ya da aileniz iki kişiden oluşuyorsa daha küçük bir çamaşır makinesi satın almanız enerji tasarrufu için daha doğru olacaktır. Örneğin uzmanlar 7 kg'lık bir çamaşır makinesinin dört kişilik bir aileye yeteceğini söylüyor.
Tasarruf için elbette çamaşırlarınızı sık yıkamamak da önemlidir. Yarın işe giderken giymek istediğiniz ve çok sevdiğiniz bir kazak varsa ancak makine boşsa, tek bir şey için yıkama yapmamalısınız. Birkaç şeyi toplamak, tamburu tamamen doldurmak ekonominiz için daha iyi olacaktır.