Listede geçmişe dair düşünceler ve ertelemeler de var...
Uzmanlar mutluluğumuzu çalabilecek on günlük alışkanlığı belirliyor:
Kendisini sürekli başkalarıyla karşılaştırmak
Bu sürekli karşılaştırma özsaygımızı zayıflatabilir ve kendimizi aşağılık hissetmemize neden olabilir.
Geçmişe dair düşünceler
Neyin farklı yapılabileceğini ya da yapılması gerektiğini düşünmek bizi olumsuzlukların kısır döngüsüne sürüklüyor ve kişisel gelişimimize engel oluyor.
Erteleme ve sorumluluktan kaçma
Sürekli olarak görevleri erteleyip sorumluluklarımızdan kaçındığımızda, zihnimize ağır gelen yarım kalmış işler yığını yaratırız.
Aşırı özeleştiri
Kendimizle olumsuz konuşmaya giriştiğimizde, her hareketimizi eleştirdiğimizde ve yeteneklerimizden şüphe ettiğimizde, güvenimizi zayıflatır ve potansiyelimizi sınırlandırırız.
Kişisel bakımın ihmal edilmesi
Kendi ihtiyaçlarınıza yeterince dikkat etmemek tükenmişliğe, strese ve mutluluğun azalmasına yol açabilir.
Sürekli hakaret ve öfke
Bu davranış duygusal açıdan yorucu olabilir ve sağlığımıza zarar verebilir. Başkalarına karşı kırgınlık ve öfke beslediğimizde, neşemizi tüketen ve bizi geçmişe takılıp bırakan ağır bir yük taşırız.
Yükümlülüklerle aşırı yükleme
Bu alışkanlık, bunaltıcı taahhütlerimizi yerine getirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken strese, tükenmişliğe ve neşe kaybına yol açabilir.
Onaylanma susuzluğu
Bu alışkanlık insanları memnun etmeye ve sürekli reddedilme korkusuna yol açabilir.
Negatife odaklanma
Günlük hayatın sorunlarına ve hayal kırıklıklarına takılıp kalmak, olumsuzluğun iyiyi gölgede bırakmasına izin vermek kolaydır. Yalnızca neyin yanlış gittiğine odaklandığımızda etrafımızı saran neşeyi ve güzelliği gözden kaçırırız.
İlişkilerin ve bağlantıların ihmal edilmesi
Sosyal varlıklar olarak başkalarıyla ilişkilerimiz ve bağlantılarımız mutluluğumuz ve refahımızda kritik bir rol oynar. Bu bağlantıları ihmal ettiğimizde, işe veya izole uğraşlara öncelik verdiğimizde, kendimizi izole edilmiş ve tatminsiz hissedebiliriz.