İndependent Türkçe'de yer alan habere göre araştırma ekibi, hücreleri sürekli olarak iki yaşlanma yolu arasında geçiş yapacak şekilde programladı. Yani tüm hücrenin bir anda yaşlanması yerine hücreler iki yaygın bozulma süreci arasında "mekik dokumaya" başladı.
HÜCRENİN ÖMRÜ İKİ KAT UZADI
Araştırmacılar, sentetik biyolojideki atılımcıları kullanarak hücrelerin tek bir kadere bağlı kalmak yerine nihayetinde ölüme giden yollar arasında devamlı seçim yapmasını sağladı. Böylece her iki yolda da uzun süre kalması gerekmedi.
"Gen osilatörü" diye adlandırılan bu geçiş tekniği, hücrenin ömrünü neredeyse iki kat uzatmaya yaradı.
Hakemli bilimsel dergi Science'ta yayımlanan araştırma makalesinde "Bu salınımlar, yaşlanmaya teslimiyeti geciktirerek hücresel ömrü uzattı" ifadelerine yer verildi.
Araştırmanın kıdemli yazarlarından Nan Hao, "Bir hücrenin kaderi bir kez belirlendiğinde, hasar birikimi ve ölüme doğru ilerleyiş hızlanır" diye konuştu:
"Hücrenin önceden belirlenmiş iki yaşlanma yolu arasında geçiş yapmasını sağladığımızda hücrenin bu kader kararını vermesini önlediğini açıkça gördük. Bu da hücrenin daha uzun yaşamasını sağladı."
Hao ve meslektaşları 7 yıldır hücresel yaşlanma üzerinde çalışıyor ve büyük ölçüde bu tekniği gerçeğe dönüştürmeye odaklanıyor.
Ekip yeni deneylerle birlikte bu hedefi ilk kez "soyut bir fikirden yürütülebilir bir fikre" dönüştürdüklerine inanıyor.
Keşif, gelecekte insanda yaşlanmaya bağlı hücresel bozulmayı engellemek için de kullanılabilir. Ancak henüz yolun çok başında.
Hao, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
"Çalışmamız, daha karmaşık organizmalarda uzun ömürlülüğü etkili bir şekilde teşvik etmek için sentetik gen devreleri tasarlamanın temelini oluşturabilir."