British Columbia Üniversitesi’nden bir ekip, farklı kültürel geçmişlere sahip 92 heteroseksüel erkeği inceledi ve üç erkek tipi tespit etti:
Neo-gelenekçi
Eşitlikçi
Yenilikçi
Araştırmacılara göre, neo-gelenekçi erkekler çoğunlukla geleneksel cinsiyet rollerini takip ederken, eşitlikçi erkekler daha denk bir birliktelik arayışında. Yenilikçi erkekler ise kimin ne yapacağını belirlemek için eşleriyle düzenli olarak fikir alışverişinde bulunuyor.
Çalışmada ekip, maskülenlik tarzlarının yakın partner ilişkilerini nasıl etkilediğini araştırmak amacıyla araştırmaya başladı.
Çalışmayı yöneten Dr. John Oliffe, ‘‘Farklı erillik türlerinin erkeklerin ilişkilerini ve ruh sağlıklarını nasıl şekillendirdiğini anlamak için yola çıktık’’ diye açıklıyor.
‘‘Bu eril tiplerin farklı faydalarının yanı sıra çeşitli zorluklarla da ilişkili olduğunu bulduk.’’
Farklı maskülenlik tiplerinin insan ilişkileri üzerine etkileri
Araştırmacılar, erillik tarzlarını değerlendirmek üzere anket dolduran 19 ila 43 yaşları arasındaki 92 heteroseksüel erkeği inceledi. Sonuçlar, hepsinin üç kategoriden birine uyduğunu ortaya koydu.
İlişkide maddi güç ve koruma sağlamak gibi geleneksel cinsiyet rollerini takip eden erkekler neo-geleneksel,
İlişkide ortaklık arayışında olan, karşılıklı alma verme ilişkisine vurgu yapan erkekler eşitlikçi,
Kimin ne yapacağını ayarlamak için eşleriyle düzenli ve hedef odaklı konuşmalar yaparak ilişkide cinsiyet eşitliğini sağlamaya çalışan erkekler ise ilerici olarak sınıflandırılıyor.
Bu farklı erillik tarzlarının hem artıları hem de eksileri bulunuyor. Örneğin toplumsal cinsiyet eşitliğini ve sosyal adaleti aktif olarak destekleyen erkekler, ruh sağlıklarının daha iyi olduğunu bildiriyor. Buna karşılık bu ideallere meydan okuyan erkekler ise sosyal hayattan dışlanma veya eleştirilme ile karşı karşıya kalıyor ve bu da ruh sağlıklarını olumsuz etkileyebiliyor.
Öte yandan çalışma, eşitlikçi bir tarza sahip bazı erkeklerin, ev işlerini kesinlikle yarı yarıya paylaşarak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama kavramını kavramakta hâlâ zorlandığını ortaya koyuyor.
Dr. Oliffe, ‘‘Bu değişim ve streslerin ruh sağlığı üzerinde belirli etkileri var’’ diyor.
Ekip, bulguların daha sağlıklı ilişkilerin önünü açacağını umuyor. Anlamlı bir değişimi teşvik etmek için erkeklerin davranışlarını etkileyen yapıları ele almamız gerekiyor.
Dr. Oliffe, ‘‘Erkekler her geçen gün toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesine daha fazla dahil olurken, genç erkeklerin özel hayatlarında birliktelikler kurmak için nasıl çalıştıkları hakkında çok az şey biliniyor’’ diye ekliyor.
‘‘Bu araştırmayla, keşfedilmemiş bu alanın haritasını çıkarmaya yardımcı olduğumuzu; erkeklerin, eşlerin ve ailelerin refahını destekleyen daha sağlıklı ilişkiler için ileriye dönük bir yol gösterdiğimizi umuyoruz.’’