Türkiye’nin önemli turizm kentlerinden Mersin, Akdeniz’in bereketli toprakları üzerinde kurulu yapısıyla tarih boyunca liman kenti ve ticaret merkezi olma özelliğini sürdürdü. Doğu Akdeniz’in en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip bölgelerinden biri olan şehir, dört mevsim ziyaretçilerini ağırlıyor.
Mersin, kültürel mirasıyla dikkat çeken birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Bunlar arasında St. Paul Kilisesi ve Kuyusu, Alahan Manastırı, Mamure Kalesi, Kız Kalesi, Korykos, Anemurium, Danyal Peygamber Makamı, Aya Tekla Manastırı, Tarsus Evleri, Kleopatra Kapısı, Soli Pompeipolis, Uzuncaburç, Adamkayalar, Silifke Kalesi, Yerköprü Şelalesi, Narlıkuyu, Aynalıgöl Mağarası, Cennet-Cehennem obrukları ve Kanlıdivane öne çıkıyor.
UNESCO LİSTESİNDE DÖRT TARİHİ YAPI
St. Paul Kilisesi, İncil’de Tarsuslu Paul olarak adı geçen Aziz Paul’un doğduğu yer olarak kabul ediliyor. Kilisenin yanında yer alan St. Paul Kuyusu’nun sularının şifalı ve kutsal olduğuna inanılıyor. 2001’de restore edilen kilise, bugün St. Paul Anıt Müzesi olarak hizmet veriyor.
Mut’taki Alahan Manastırı, Toroslar’ın yamaçlarında yer alıyor. Aziz Paul ve Barnabas’ın burada konakladığı düşünülüyor. Erken Hristiyan mimarisine sahip yapı, hac merkezi olarak kabul ediliyor.
Anamur’daki Mamure Kalesi, 1500 yıllık geçmişiyle Akdeniz kıyısında yükseliyor. Deniz üzerindeki Kız Kalesi ise Mersin’in sembollerinden biri. Korykos Antik Kenti ile birlikte UNESCO Geçici Miras Listesi'nde yer alıyor.
ANTİK KENTLER VE ARKEOLOJİ ÇALIŞMALARI
Anemurium Antik Kenti, “rüzgârlı yer” anlamına gelen adıyla, M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren önemli bir yerleşim yeri. Sur, hamam, tiyatro ve odeon yapılarıyla dikkat çekiyor. Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Tekocak, kentte yürütülen kazı çalışmalarının 12 ay sürdüğünü belirtti. Tekocak, “Antik çağdaki insanların bir günü nasıl geçiyordu?” sorusuna dijital sunumlarla yanıt vermeyi amaçladıklarını söyledi. Efes ve Göbeklitepe örnek alınarak Anemurium’da da deneyim müzesi kurulması hedefleniyor.
İNANÇ, DOĞA VE EFSANELERLE İÇ İÇE
Mersin’de inanç turizmi açısından öne çıkan mekânlardan biri Danyal Peygamber Makamı. Makam-ı Danyal Camii altında yer alan mezar, 2014’ten bu yana ziyarete açık.
Silifke’deki Aya Tekla Manastırı, St. Paul’den etkilenen azize Tekla’nın mağarada kaybolmasıyla kutsal sayılmış ve hac merkezi hâline gelmiş. Tarihi Tarsus Evleri ise Osmanlı mimarisini yansıtan ahşap ve kerpiç yapılardan oluşuyor.
Toroslar’da yer alan Adamkayalar, kayalara oyulmuş 18 farklı figürle antik döneme ışık tutuyor. 2023’te oluşturulan yürüyüş rotasıyla ziyaret edilebilir hâle geldi.
Silifke Kalesi, Roma döneminden günümüze ulaşan bir başka simge yapı. Karamanoğulları’nın fethi sonrası Türk kimliği kazanmış olan kale, gün doğumu ve batımı için ideal manzaraya sahip.
DOĞAL GÜZELLİKLER: NARLIKUYU VE OBRUKLAR
Narlıkuyu, M.S. 4. yüzyılda yapılmış hamam kalıntıları ve Kızlar Hamamı Koyu ile öne çıkıyor. Mozaikleri korumak amacıyla burada bir müze kurulmuş durumda.
Silifke’deki Cennet ve Cehennem obrukları ise milyonlarca yıl öncesine uzanan doğa harikaları. Cennet’e 450 basamakla inilerek ulaşılırken, Cehennem’e yalnızca dağcılık ekipmanlarıyla giriş yapılabiliyor.
Kanlıdivane Antik Kenti de Olba Hanedanlığı’nın izlerini taşıyor. Erdemli ilçesindeki bu kent, geçmişte zeytinyağı üretim merkezi olarak işlev görmüş.
MERSİN MUTFAĞI: TANTUNİDEN CEZERYEYE
Zengin coğrafyasının getirdiği çeşitlilikle Mersin mutfağı, özgün tatlarıyla da dikkat çekiyor. Tantuni, ramazanın vazgeçilmezi kerebiç, havuçla yapılan cezerye ve Silifke yoğurdu bölgeye özgü lezzetlerin başında geliyor. Bu tatlar, Mersin’in gastronomi kimliğini tamamlıyor.