Doğada oyun çok. Bilinen kabul edilenin dışında bilinmeyen canlıların da olduğunu biliriz. İki başlı koyun, beş ayaklı at gibi. En yaygın olarak bilineni yapışık ikizler. İlk kez Siyam’da (şimdiki adı Tayland) görüldüğü için Siyam İkizleri diye adlandırılan vakıayı bilmeyenimiz yoktur. Oyundur yaptığı ama acımasızdır doğa.
ASINDA ÜÇ DEĞİL DÖRT
Oynadığı oyunların en büyük kurbanlarından biri de Francesko Lentini idi. Lentini 1889 yılında Sicilya'nın Sirocusa iline bağlı Rosolini'de ailesinin on iki çocuğundan biriydi. Onu yaşamı boyunca özel kılan, çok da acı çektiren özelliği ise annesinin karnındayken omurgasına yapışan kardeşinin uzuvlarını da taşımasıydı. Her ne kadar 'Üç Bacaklı Adam' olarak tanıtılsa da Lentini'nin aslında dört ayağı vardı, çünkü üçüncü bacağından küçük, biçimsiz bir ikinci ayak daha görünüyordu. Dolayısıyla toplamda üç bacağa, dört ayağı, on altı parmağa, iki cinsel organına sahipti. Doğanın şakası bitecek gibi değil, Francesco'nun tüm bacakları farklı uzunluktaydı üstelik.
ANNESİ BABASI TERKETTİ
DAHA KÖTÜLERİ GÖRÜNCE...
“Ben daha iyiyim“ demesi onları gördükten sonra olmuştur. Hayata karşı cesur olmayı öğrendiği andır. O nedenle üç ayağıyla sadece yürümeyi değil, koşmayı, ip atlamayı, bisiklete binmeyi, hatta buz pateni yapmayı da öğrendi. Engelli çocuklar yurdunda geçirdiği zaman, uzun yıllar boyunca en büyük motivasyonu olarak yararlandığı bir deneyim oldu.
Lentini 1898'de, sekiz yaşındayken Amerika'ya geldi. Gelişi, bu tür “doğa garipliklerine“ meraklı Amerikalılarda büyük sansasyon yarattı. Keskin zekâsı, mizah yeteneğiyle kalabalıkları büyüledi Lentini. Bu arada sıra dışı bir çevikliği olduğunu, bunun da ona hayranlar kazandırdığını belirtelim. Fazlalıklarının yönettiği değil, onlara hakim olan biriydi Lentini. Ekstra uzvu üzerinde inanılmaz bir kontrolü vardı. Gösteriler sırasında garip uzvuyla bir futbol topuna tekme atmasıyla tanınıyordu.
Ekstra uzvunu tabure gibi kullanarak röportajlar yapıyordu. Masum hobilerinden cinsel yaşamının ayrıntılarına kadar çeşitli sorularla karşılaştı. Sık sık ayakkabıları hakkında da sorular sorulurdu. İnsanlar üçlü bir set halinde ayakkabı almanın zor olup olmadığını merak ediyordu örneğin. Zihinsel keskinliğini göstererek, her zaman iki çift aldığını, fazladan olanı tek bacaklı bir arkadaşına verdiğini söylerdi neşeyle.
O BÜYÜK AŞK
Kimileri şimdi aşkın gözü kördür, olan da bu diyecekler ama hayır, bu kez aşkın gözü akılla, yürekle hayli “açıktı“. Theresa Murray adlı genç, güzel bir kadın aşık oldu Lentini’ye. Evlendiler. Birbirinden sağlıklı dört de çocukları oldu. Ölene kadar kendisini sergilediği sirklere, turnelere katılmaya devam etti. Tam kırk yıl boyunca dönemin en büyük sirkleri olan Barnum&Bailey ile Coney Islandda gösterilere çıktı.
Meslektaşlarının büyük saygı duydukları, “Kral” lakaplı Lentini 1966 yılında 78 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Verdiği en büyük ders, eksiklik ya da fazlalıkların insanı gerçekte eksik ya da fazla yapmayacağını göstermesi oldu.
Doğanın bu büyük kurbanı, yaşamı doğaya karı zafer kazandığı bir arenaya dönüştürmüştü.
Gerekten Kral’dı.