Anadolu'nun gizemli sırların kadim ata yurdu olarak da bilinen bir medeniyet merkezi olduğu tüm bilim insanlarınca kabul edilmiş bir gerçek ve sahip olduğu uygarlık birikimi ile de nesillere meydan okuyan bir yapıya sahiptir.
Milattan önce 6 Binli yıllardan bugüne akan dev bir mirası simgeleyen ve ilk medeniyetlerden Hatti ve Hititlerin kültürel mirasının sembolü olan Hattuşa Ören Yeri, UNESCO "Dünya Kültür Mirası" ve "Dünya Belleği" listesinde yer alıyor.
Çorum'un 80 kilometre güneybatısında bulunan ve etrafındaki 7 kilometrekalik surlarla muhkem bir kaleyi andıran yerleşim yeri her yıl mevsim fark etmeksizin değişen görünümüyle binlerce misafirine kapı açıyor.
Bu eşsiz tarihi mirasın kökenini aydınlatmak için Arkeologlar başta olmak üzere çeşitli ülkelerden bilim insanları 118 yıldır bu kadim toprakların geçmişinde iz sürüyor. 1906 yılından beri yapılan kazılar 8 Bin yıllık bir geçmişi ortaya çıkarırken ziyaretçilerini bir antik zaman yolculuğuna davet ediyor.
Özellikle 2006 yılından beri Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütülen kazı çalışmalarına her yıl farklı ülkelerden ve farklı branşlardan bilim insanları katılıyor.
Alman kazı başkanı Schachner, Hattuşa'nın başkent olması ve 8 bin yıllık bir geçmişe sahip olmasının aynı zamanda benzersiz bir arşiv olduğunu önemle aktarıyor.
"BURADA SİZİ NE BEKLEDİĞİNİ BİLEMEZSİNİZ"
118 yıldır devam eden kazıya rağmen her çalışmada yeni bir bulguyla karşılaşışması dünya arkeoloji çevrelerinin iştahını da kabartıyor. Hattuşa kazılarında sürprizlerle karşılaşılmasının artık normalleştiğini aktaran Schachner, her yıl sizi neyin beklediğini bilmiyorsunuz. Bazen çok normal geçiyor, bazı seneler ise sürprizlerle dolu olabiliyor. Bu sene şimdiye kadar sürpriz bir şeyle karşılaşmadık ama sezonun 3'te 2'si önümüzde. Dolayısıyla, bakalım bizi neler bekliyor." dedi.
"MİLATTAN ÖNCE 6 BİNDE BAŞLAYARAK BUGÜNE KADAR GELEN BİR SIR"
Hattuşa'daki arkeolojik kazıların, uzun soluklu olmasından dolayı çok önemli olduğuna dikkati çeken Schachner, şunları kaydetti:
"Biz her yeni buluntuyla eski buluntuları tekrar değerlendirmek durumundayız. Hattuşa, milattan önce 6 binde başlayarak bugüne kadar iskan edilmiş. Her döneme ait izlerin tarafımızdan bulunup değerlendirilmesi, Kuzey İç Anadolu'da yaşayan insanların yaşam tarzı, tarım tarzı, kullandıkları hayvanlar, kültürleri konularında bilgiler aktarıyor olması önemli. Hattuşa aynı zamanda bize çok önemli bir sırrın da yoldaşlığını yapıyor"
"SÜREKLİ SÜRPRİZLERLE DOLU BİR KAZI SERÜVENİ"
Schachner, şu bilgileri verdi:
"2 sene önce Yerkapı'da tespit edilen hiyeroglifleri incelediğimizde Yukarı Şehir'in planlanması, kendi dönemindeki ideolojik manasıyla ilgili birçok yeni şeyler öğrendik. Aynı şey Kalasma tableti ya da kemik üzerine kakma eser için de geçerli. Hepsi bize değişik bir şeyler aktarıyor. Geçen sene Demir Çağ tabakasında ilk kez bir sikke bulundu. O sikkenin Milet şehrinden geldiğini tespit ettik. Demir Çağı'nda bu kadar uzun menzilli değiş tokuş olduğunu görüyoruz. Veya bir tabaka içinde Bizans dönemine ait kurşun mührü bulduk. Bu tarz kurşun mühürler kendi döneminde bir kağıt üzerinde yazılmış bir metnin mührü olarak kullanılmış. Bu mühür Antakya'da papazlık yapan biri tarafından gönderilen bir yazının arkasındaydı. Böylece biz Antakya'ya kadar giden bir ilişki ağı olduğunu görebiliyoruz. Hattuşa'da her dönemde sürprizlerle dolu buluntular karşımıza çıkabiliyor."