Artvin Hopalı öğretmen Metin Lokumcu’nun polis müdahalesi sonucunda hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması görüldü. Mahkeme heyeti baroların ve derneklerin katılma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesi ile kabul etmedi. Görevsizlik kararı verilmesi talebini de değerlendiren mahkeme heyeti bu dosyanın Ağır ceza mahkemesine gönderilmesi talebini de reddetti. Ara kararını açıklayan Mahkeme başkanı tanıkların ve sanıkların duruşmaya getirilmesi talebini de reddetti. Mahkeme başkanı soruların dilekçe ile iletileceğini, gerekirse sanıkların SEGBİS ile duruşmaya bağlanacağını söyledi. Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşmanın 28 Haziran 2021, saat 10.00’a bırakılmasına karar verildi.
Duruşmada neler yaşandı?
Metin Lokumcu, 31 Mayıs 2011'de dönemin başbakanı Erdoğan'ın seçim kampanyası kapsamında Artvin'e gittiği sırada yapılan protestolara yönelik polis müdahalesine maruz kalmış, gazlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Metin Lokumcu'nun ölümüne ilişkin açılan davanın ilk duruşması 9 yıl 11 ay sonra Trabzon 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Duruşmayı Türkiye İşçi Partisi milletvekilleri Ahmet Şık, Erkan Baş, HDP Milletvekili Murat Çepni, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da takip etti.
Sanıklar salona gelmedi
Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmaya sanıklar talimatla ifade verdiği için salona gelmedi. Pandemi nedeniyle yalnızca 35 kişinin takip ettiği duruşmada İlk olarak söz alan 3 sanık polisin avukatı müvekkillerinin ne ile suçlandığını bilmediğini savundu. Sanık avukatı, “Müvekkillerim olay yerinde farklı noktalarda görev almışlardır. Adli Tıp Raporu, kati, kesin bir iliyet bağı kurmamıştır” iddiasında bulundu.
Meriç Eyüboğlu 'Görevsizlik' talep etti
Duruşmada Lokumcu ailesi adına ilk sözü Avukat Meriç Eyüboğlu aldı. 10 yıldır bu davayı beklediklerini söyleyen Eyüboğlu, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini belirtti. Duruşmanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirten Eyüboğlu, “Burada yapılması gereken tartışma ‘taksirle öldürme’ değil, ‘olası kast’tır. Mahkemenizin bunu değerlendirmesi gerekir. Burada kimyasal gaz kullanımı sonucu Metin hocanın ölmesi acaba taksir olarak nitelendirilebilir mi? Sanıklar bu sonucu öngörmüşler mi öngörememişler mi? Bu soruya vereceğimiz yanıt duruşmanın hangi mahkemede görüleceğini belirleyecek. Bunu tartışmamız lazım” dedi. Dosyaya yeni görüntüler sunan Eyüboğlu, görüntüde Metin Lokumcu’nun yüzüne ve arkasına gaz sıkıldığının açıkça göründüğünü belirtti.
Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu şu ifadeleri kullandı:
31 Mayıs 2011 yılında öldürülen babam için bizler, Lokumcu ailesi olarak, bugün eksiksiz buradayız. Sanıklar bugün burada değil. Onlarla bir göz göze gelmek isterdim. Ben o gün 22 yaşında üniversite öğrencisiydim; şimdi bir çocuk babasıyım. Babam torunu için mücadele etti. Torununu onun savunduğu derelerde yüzdüreceğim. Babamın öldürüldüğü gün, üniversite öğrencisi olmam nedeniyle İzmir’deydim. Babam beni 10:30 sularında aradı. Vergi işleri için Hopa’ya geldiğini, dönemin başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi olduğunu söyledi. "Bizim çocuklar da HES’lerle ilgili basın açıklaması yapıp, taleplerini dile getirecekler. Ben de oraya gideceğim” dedi. Bir süre sonra tekrar aradı. “Evlat, sen hiç mi haber bakmıyorsun? Ortalık savaş yerine döndü. Acayip biber gazı sıkıyorlar. Horon oynayanların üzerine gaz sıktılar. Dağılmayı bile beklemeden gaz attılar.” dedi Ben de babama nerede olduğunu sordum. Babam büfenin önünde olduğunu söyledi. Bunun üzerine “Baba sana bir şey olur dikkat et” dedim. O da “Biz burada olmazsak, gençler zayi olacak. (Polisleri kastederek) Ortalık çok karışık. Değişik tipler var burada. Ortalık çok karışık, ne yapmaya çalışıyorlar bunlar ben anlamadım. Oğlum dur polisler gene saldırıyor, ben seni yine sonra arayacağım” dedi. Bu, onunla son konuşmamız oldu. 31 Mayıs günü saat 13.00 civarında ev arkadaşım babamın haberini almış. Ama bana söylemedi. Televizyondan öğrenmeyeyim diye, beni evden çıkardı. Tam o sıralarda Recep Demirci arayıp babamın fenalaştığını söyleyerek, “Sana bilet alıyoruz, TC kimlik numaranı gönder” dedi. Aslında o saatlerde babam ölmüş. Ama Recep Demirci de bana telefonda söylemek istemediği için böyle söylemiş. Biz, evden çıktıktan bir süre sonra havalimanına gittik. Havalimanına giriş yaparken yürüyen merdivenlerde bir süredir aynı kişinin etrafımızda olduğunu gördük. O sırada halen babamın öldürüldüğünü ve Hopa’daki olayların böyle olduğunu bilmiyordum. Havalimanında beklerken, babamın öldüğünü haberlerde gördüm. Haberlerde ve görüntülerde izlediğim kadarıyla o gün Hopa’da, babam öldürüldükten hemen sonra, “İmamın ordusu Hopa’dan defol” sloganı atılıyordu. O dönem suç olan bu slogan yıllar sonra haklılığını bir kez daha kanıtladı. Buradaki imamın ordusundan kasıt Fethullah Gülen cemaatinin polis teşkilatı içerisindeki yapılanmasıydı. Bugün “ne istediler de vermedik” diyenler ne verdiler bilmiyorum, ama ben o günkü iktidara ve o günkü ortaklarına babamı verdim.
Ara karar yazımı devam ederken söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu, “Bugün bu salonda bildiğimiz bütün yöntemleri kullandık. Ara karar oluştururken bile ‘beraat’ kararını vereceğini ima eden bir gerekçe ile ara karar veriyorsunuz. Taleplerimizi duymazdan geliyorsun. Belli ki biz bu davayı adil yargılamaya ulaşmak açısından selametle ilerleyemeyeceğiz” diyerek reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme katılma talepleri ile görevsizlik kararını reddetti.
Mahkeme ara kararında baroların ve derneklerin katılma talebini “doğrudan suçtan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddetti. Mahkeme, baro ve dernekler adına konuşan avukatların olası kast ve kasten öldürme suçundan sanıkların yargılanma talebi ile dosyanın ağır cezaya gönderilmesi talebinin de reddine karar verdi.
Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşmanın 28 Haziran 2021, saat 10.00’a bırakılmasına karar verildi.