Diyarbakır Barosu, İHD, TİHV, Hak İnisiyatifi Derneği ve Diyarbakır Tabip Odası, TBMM İçişleri Komisyonu'nda görüşüldükten sonra kabul edilen ve Meclis Genel Kurulu'na sunulan 'Çarşı ve Mahalle Bekçileri Hakkında Kanun Teklifi' ile ilgili ortak açıklama yaptı.
Diyarbakır Barosu'nda yapılan açıklamada konuşan Baro Başkanı Cihan Aydın, mahalle bekçilerine, yurttaşları durdurarak arama ve kimlik sorma, üst ve araçlarını arama, el koyma yetkilerinin yanı sıra 2559 sayılı PVSK'nın 16. Maddesi gereğince silah kullanma yetkisinin de verildiğini söyledi.
'İşkencenin ve cezasızlığın önü açılmıştır'
Sputnik'ten Sertaç Kayar'ın haberine göre; Genel kolluğa bağlı yardımcı statüdeki bekçilerin, sunulan yeni kanun teklifi ile genel kolluğun hemen hemen tüm yetkileri ile donatıldığını belirten Aydın, "Bu durumda sorulması gereken soru şudur; genel kolluk varken, hemen hemen aynı yetkilerle donatılmış alternatif bir kolluk rejimi oluşturmanın amacı nedir? Bu soru yasanın ne genel gerekçesinde, ne de madde gerekçelerinde tatmin edici bir şekilde açıklanmamıştır. OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle silah kullanma yetkisi kolluk kuvvetleri ile kendilerine görev verilen özel kolluk kuvvetleri ve silahlı kuvvetler mensuplarına ait olduğu düzenlenirken buradaki özel kolluk kuvveti düzenlemesi ile bugünün provasının yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Yine aynı dönemde resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilere yönelik herhangi bir cezai yaptırım uygulanmayacağı hüküm altına alınarak hem işkencenin hem de cezasızlığın önü açılmıştır” şeklinde konuştu.
'Ölümlere açıkça davetiye çıkarmaktadır'
"Kamuoyuna bir güvenlik hizmeti gibi sunulan düzenlemeler işkenceye açık kapı haline gelmektedir" diyen Aydın, şöyle devam etti:
"Makul şüphe gerekçesi ile durdurulan ve GBT sorgusu sırasında kolluğun fiziksel şiddetine maruz kalanların yanı sıra yine bu paralel kolluk rejimi mensuplarına silah kullanma yetkisi verilmiş olması; yeni yargısız infazlara, aşırı ve gereksiz güç kullanımı sonucu ölümlere açıkça davetiye çıkarmaktadır. Polisin gereksiz silah kullanması sonucu Medeni Yıldırım, Kemal Kurkut, Recep Hantaş, Özgür Arda, Ferit İli, Ethem Sarısülük ve daha onlarca kişinin yaşamını yitirdiğini hatırda tutarak, bekçilere silah kullanma yetkisi verilmiş olmasının, yaşam hakkına yönelik daha fazla tehdit anlamına geleceğini ve daha fazla kişinin 'devlet kurşunu' ile ölümüne yol açacağını kamuoyuna duyurmak isteriz. Polis şiddetinin bu kadar yaygın olduğu bir dönemde, hiçbir eğitim almadan göreve başlatılan üstelik de silah kullanma yetkisi ile donatılan bu güçlerin daha fazla ölüm, mağduriyet ve hak ihlali üreteceğinden kuşkumuz bulunmamaktadır."
'Temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak bu yasa tasarısı tümden geri alınmalı'
Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) göre zorunlu haller dışında hakimin iznini gerektiren 'el koyma' yetkisinin bekçilere tanınmasına tepki gösteren Aydın şunları söyledi:
"Yurttaşların can güvenliğinin yanı sıra mal güvenliğini de tehdit edecektir. Hakim iznine tabi el koyma yetkisinin, hiçbir eğitimden geçmeyen ve silah kullanma yetkisi ile donatılmış paralel kolluk personeline tanınmış olmasını hukuken açıklamak mümkün olmadığı gibi hukuk devleti ilkeleri açısından kabul edilebilir bir uygulama değildir. Bu düzenleme yaşam hakkının yanı sıra gösteri ve yürüyüş hakkı, özel hayatın gizliliği, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı gibi temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran ya da önemli ölçüde kısıtlayacağını vurgulamak isteriz. Türkiye’de hükümet ve devlet bürokrasisi, son yıllarda özgürlük ve güvenlik denkleminde tercihini salt güvenlikten yana kullanmaktadır. Özgürlük ise gereksiz bir teferruat olarak değerlendirilmekte ve öyle muamele görmektedir. Bu yasa ile özgürlük bir kez daha güvenlik için kurban edilmiştir. Bu eleştirilerimiz kolluk görevlilerinin karıştığı adli meselelerdeki ‘cezasızlık politikası’ ile birlikte değerlendirildiğinde durumun vahameti daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Bu nedenle bizler daha fazla ölüme yol açacak, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak ve kısıtlayacak bu yasa tasarısının tümden geri alınması çağrısında bulunuyoruz."