Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 İzleme Kurulu, Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının resmi olarak açıklanmasından bu yana geçen 8 aylık süreci kapsayan değerlendirme raporunu, çevrimiçi düzenlenen bir basın toplantısı ile duyurdu.
TTB’nin Youtube ve Periscope kanallarından canlı yayınlanan basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. İbrahim Akkurt ile TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Özlem Kurt Azap, Doç. Dr. Cahit Işık Yavuz ve Aslı Odman katıldı.
TTB’nin sitesinde yer alan habere göre, basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bir yandan aşı çalışmaları ile ilgili olumlu gelişmeler yaşanırken diğer yandan bu aşının sadece mutlu bir azınlığa ulaşabileceğinin tartışıldığını belirtti. “Yoğun bakım servislerinde yer kalmadığı ve salgınla mücadelenin tedavi edici hekimlikle sınırlandığı günlerden geçildiğini” ifade etti.
Korur Fincancı, “Tedbir amaçlı hızla alınması gereken önlemlerin sosyal devlet ilkesiyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini” vurguladı.
7 talep
TTB COVID-19 İzleme Kurulu’nun hazırladığı “8. Ay Değerlendirme Raporu”nu ise Prof. Dr. İbrahim Akkurt sundu. Dünyada ve Türkiye’de COVID-19’a ilişkin güncel vaka ve ölüm sayılarını aktararak sunumuna başlayan Akkurt, Türkiye’deki gerçek durumun resmi verilerle halen görülemediğine dikkat çekti.
“Turkuvaz tablo ile saha ciddi biçimde çelişmekte” diyen Akkurt, “test sayısının kaç kişiye test yapıldığı bilgisini barındırmadığını, sağlık çalışanları başta olmak üzere risk gruplarının öncelikli ele alınmadığını, hasta sayısının hastaneye yatan kişileri mi yoksa PCR testi pozitif olanları mı gösterdiğinin bilinemediğini, ortalama temas süresinin ve filyasyon oranının gerçekle bağdaşmadığını” ifade etti.
TTB Genel Yönetim Kurulu’nun 24 Ekim’deki toplantısında 23 ilden elde edilen verilere göre 20 binin üzerinde vaka sayısının tespit edildiğini söyleyen Akkurt, COVID-19’un özellikle emekçi kesim için dramatik sonuçlara yol açtığını dile getirdikten sonra TTB’nin taleplerini sıraladı:
- COVID-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanımlanmalı.
- İşyerlerinde başta üretim alanları olmak üzere ulaşım, beslenme, barınma gibi tüm alanlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalı.
- Kronik hastalığı olan ve belli bir yaşın üzerindeki tüm işçiler bu süreçte idari-ücretli izne çıkarılmalı.
- İşten atmalar yasaklanmalı ve 1168 TL değil tam ücret ödenmeli.
- Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalı.
- İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmeli.
- Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalı.
“Pandemi sürecinde 1 milyon 60 bin sağlık çalışanının mücadele içinde olduğunu, bakanın ise sağlık çalışanlarına ilişkin verileri paylaşmadığını” söyleyen Akkurt, COVID-19’un sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmasına dönük 7 maddelik yasa tasarısı önerisini sundu.
Akkurt’un sunumunun ardından COVID-19 İzleme Kurulu üyeleri söz aldı. Prof. Dr. Özlem Kurt Azap “çalışma yaşamının sıkıntılarının kış ile birlikte artacağını ve virüsün bulaş riskinin arttığını” belirtti. Prof. Dr. Kayıhan Pala “TTB’nin ikinci aydan bu yana saptadığı sorunlara ilişkin sunduğu çözüm önerilerinin karşılık bulmadığına ve bunun vaka-ölüm sayısını artırdığına” dikkat çekti. Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz “salgında ilk ayları anımsatan tehlikeli bir tırmanış olduğunu, Kasım ayında nisan ayındakini de aşabilecek ölçüde hasta-ölüm sayılarının olabileceğini” belirterek ekonomik-sosyal destekli kısıtlamaların bir an önce kararlaştırılması gerektiğini söyledi, yaşa dayalı ayrımcılığın sağlık sorunlarına etkilerini vurguladı.