Yeni buzul çağı geliyor. Bilim insanları, önümüzdeki 30 yıl içinde dünyanın ‘mini buzul çağına' girebileceğini belirtiyor. Araştırmacılar, 2030 yılının ardından Güneş’teki aktivitelerin yüzde 60 oranında azalacağını ve bu durumun dünyada en son 1645-1715 yılları arasında görülen mini bir buzul çağının başlamasına neden olacağını belirtiyor.
172 YIL ÖNCE...
İngiltere’deki Northumbia Üniversitesi’nde matematik profesörü Valentina Zharkova ve ekibi gelecekte küresel iklim değişikliklerinin matematiksel olarak tahmin edilmesine olanak tanıyan bir model geliştirdi.
Modele göre güneş aktivitesi her yıl aynı değildir ve bu aktivite 10-12 yıl boyunca devam eden dalgalanmalar gösterir. 172 yıl önce bu durumun keşfedilmesinden beri, bilim insanları her döngünün nasıl olacağına dair tahminler yürütmekle uğraşıyorlar.
2020 YILINDA...
Bilim insanlarının oluşturduğu modelde Güneş’in 2022 yılında zirve yapacak 25. döngüsünde bir çift manyetik dalganın değerlerinin aniden düştüğü, 2030-2040 yılları arasında meydana gelecek 26. döngüsünde ise bu dalgaların birbirlerini sonlandırarak (maunder minimum), Güneş’in etkinliğinde önemli bir azalmaya neden olacağını öngörülüyor. 1645-1715 yılları arasında özellikle Kuzey Yarım Küre’de aşırı soğuk kışların yaşandığı son mini buz çağından beri güneş aktivitesinde böylesi bir azalma görülmemişti.
TAHMİNLER %97 TUTARLILIK GÖSTERİYOR
Zharkova, bu durumun 2021 yılından itibaren yeryüzündeki sıcaklığın düşmesine nedeniyle 2030 yılında dünyada mini bir buzul çağı başlayabileceğini belirterek şöyle konuştu: “Umarım, Güneş’in manyetik döngüleri baz alınarak hesaplanan bu 30 yıllık soğuma etkisi dünyadaki kirlilik ve küresel ısınmanın etkilerini bir nebze azaltabilir. Güneş’in iç kısmındaki iki farklı katmandan gelen çiftler halinde manyetik dalga bileşenleri keşfettik. Her ne kadar bu frekans biraz farklı ve zamanla dengelenmiş olsa da, bileşenlerin ikisi de yaklaşık 11 yıllık bir frekansa sahip. İki dalgayı birleştirip mevcut Güneş döngüsünün gerçek verileriyle karşılaştırdığımızda tahminlerimizin %97’lik bir tutarlılığa sahip olduğunu gördük.”