Bauhaus Akımı doodle oldu! Peki Bauhaus Akımı nedir? İşte detaylar

Google, Bauhaus Akımı'nın 100. yılı nedeniyle bir Doodle çalışması gerçekleştirdi. milyonlarca kişi 12 Nisan 2019 Google Doodle'ı ile karşılaştı. Peki Bauhaus Akımı nedir ve Türkiye'de nasıl başladı?

Bauhaus Akımı bugün Google tarafından Doodle yapıldı. Tüm dünyada arama motoru Google'a giren kullanıcılar interaktif şekilde hazırlanan Bauhaus Akımı logosu ile karşılaştı. 

GOOGLE DOODLE OLAN BAUHAUS AKIMI NEDİR?

Bauhaus Akımı'nın 100. yılı sebebiyle animasyonlu bir Doodle hazırlanırken, milyonlarca vatandaş da konuya yönelik sorgulamalarını gerçekleştiriyor. Peki, Bauhaus Akımı nedir ve anlama geliyor? 

Bauhaus Akımı kurulduğunda tasarımın araç ve olanaklarının tüm alanlarını sorgulamak görevini yüklenmiştir. Yapıcı düşünce temeli üzerine kurulan Bauhaus Akımı'nda eğitim ve öğretim sistemi mimarlık, resim ve heykel alanlarında olmak üzere üç ana sanat dalı altında toplanmıştır. 1923 yılında Waimer’de ilk Bauhaus sergisi açılmış, sergi sanat ve teknoloji birliğinin savunulduğu bir anlayışı ortaya koymasıyla, uluslararası büyük bir beğeni kazanmıştır.

Bauhaus Akımı endüstri çağı düşüncesinin oluşturduğu bir eğitim merkezi konumuna gelmiştir. Resim ve heykel ise, alışılmışın dışında müzelerden dışarı çıkarak, farklı malzemeler kullanmak suretiyle tasarlanmış yapılar içerisinde yerini alarak sanata hizmet etmeye başlamıştır. Aynı zamanda Bauhaus Akımı daha humanist bir çevre yaratılmasında sanatçıya sorumluluk ve görev yüklemeyi de amaçlamaktaydı. Endüstrinin sorunlarına çözüm aradığı bir dönemde ortaya çıkan Bauhaus Akımı , her şeyden önce 19. yüzyılda kentlerimizi ve evlerimizi dolduran bir sürü gereksizliklerden ve kötü beğeniden kurtulmamıza da yardım ediyordu 

BAUHAS AKIMININ KURUCUSU WALTER GROPİUS: SANAT DİYE BİR MESLEK YOKTUR

Bauhaus’un kurucusu olan Walter Gropius ise, kuruluş manifestosunda şunları söylüyordu: “Mimarlar, heykeltıraşlar, ressamlar bizhepimiz zanaata geri dönmeliyiz. Çünkü sanat mesleği diye bir meslek yoktur. Öz olarak sanatçı zanaatkârın yücelmesidir. Öyle ölçüsüz ve sınırsız bir zanaatkârlar loncası oluşturmalıyız ki, sanatçı ile zanaatkârlar arasındaki ayrılık ortadan kalksın. Geleceğin yeniyapısını hep birlikte istemeliyiz, düşünmeliyiz ki, bütün (sanatsal) unsurlar bir bütünde vücut bulsun”. Gropius’un kuruluş manifestosundaki bu sözlerinden anlaşılacağı gibi, Bauhaus aynı zamanda, uygulamalı sanatlarla, güzel sanatlar arasındaki engeli ortadan kaldırarak her iki meslek alanlarının karşılıklı etkileşmesine iyi bir ortam hazırlamayı da amaçlamaktaydı ( Yalnızca bir stil,fonksiyonsuz bir form kesinlikle amaçlanmıyordu. Bauhaus adıyla özdeşleşen Gropius, endüstirileşmenin ayrıştığı sanat ve zanaatkarın yeniden birlikteliği ve yüz yıl insanı iletoplumun bu değerler sistemiyle yeniden yapılandırılmasını da amaç edinmişti.

Yine Bauhaus’un kurulduğu dönemde kaleme alınan manifestoda, “Bütün görsel sanatların esas amacı yapının tümüne katkıda bulunmaktır. Eskiden Güzel Sanatların enasil işlevi yapıları süslemekti, bunlar mimarinin vazgeçilmez öğeleridir. Bugün sanatlar arasında bir bağlantı kalmamıştır. Mimarlar, ressamlar ve heykeltıraşlar yeniden yeni bir olgu olarak yapının kompozit karakterini öğrenmek zorundadırlar. Sanatçı aşama yapmış bir zanaatkârdır. Her Sanatçının esas olan kendi sanatında usta olmasıdır. Yaratıcı tasarımın ilk kaynağı bu özelliktir” vurgusu yapılmıştır. Tüm sanatlar mimarlıkta birleşip bütünleşirler, sanat el becerisine ve el sanatlarına dayanır görüşünü savunan Gropius, el sanatlarına dayalı olan bölümünün öğretilebileceğini ifade etmiştir. Her sanatsal öğretim, el sanatlarını, desen çizimini ve resim boyamayı ve bu arada bilimsellik ve kuramsallığı da kapsamaktadır  Gropius’a göre Bauhaus, makine çağında sanatçının gereken yerini alabilmesi için nasıl yetiştirilebileceği sorusuna iyi bir yanıttır. Amaç, sanatı yaşama entegre etmektir. Eğitim veren okullardaki sanat dersleri, her çocuk ve insanda var olan biçimlendirici yaratma gücüne yönelik olmalıdır. Görme duyusu form bilinci ve el becerisi geliştirilmeli, bu işlem oyun biçiminde fark ettirilmeden bilinçli işe yönelten bir tarz ile icat etmek, deneyler yapma şeklinde sağlanmalıdır. Ayrıca serbest biçimlendirme alışkanlığı kazandırılmalı ve teknik bilgi de verilmelidir. Bauhaus okulunda mimarlık, resim ve heykel gibi üç ana sanat dalı altında, metal işçiliği, marangozluk, dokumacılık, çömlekçilik, vitray, duvar resmi, sahne tasarımı ve dekorasyonu, tiyatro ve grafik tasarım atölyeleri oluşturularak eğitim vermiştir. Bauhaus’taki eğitim-öğretim; hazırlayıcı öğretim (temel sanat eğitimi), teknik öğretim (mesleki sanat eğitimi) ve strüktüel öğretim (mesleğe yönelik çalışmalar, proje çalışmaları) olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır

Bauhaus okulunda çalışma programlarının temeli olarak kabul edilen, altı aylık temel sanat eğitimi başlangıç kursudur. Öğrencilerin endüstriyi, malzemeyi, modern üretim problemlerini yakından tanımalarını ve bilgi sahibi olmalarını sağlamak amacıyla çalışma atölyelerinde, el sanatları konusunda uygulama yapmaları da okulun diğer önemli özelliğidir. Atölyelerde, vitray, ahşap ve metal malzemeyle yapılan çalışmaları sanatçı ile zanaatkâr birlikte öğreterek denetlemektedir. Bauhaus okulunda eğitim kademeleri Ortaçağ ve Rönesans’taki usta, kalfa ve çırak çalışma sistemi örnek alınarak oluşturulmuştur. Bu hareket, yalnızca mimarlık değil aynı zamanda dans, tiyatro ve fotoğrafçılığı da içine almaktadır. Temel sanat eğitimi dersine, sanatçı ile zanaatkâr birlikte eğitime başlamış, öğrencilerin kâğıt, alçı, ahşap,
cam, çimento, tuğla, briket, çıta gibi nesnelerle araştırma yapmalarına ve oynamalarına izin verilerek, öğrencilerin bu malzemelerin temel niteliklerini anlamaları sağlanmıştır.Temel sanat eğitiminin ilk öğretmenleri ise, soyut ekspresyonist akımın önde gelen kişileri, Itten, Schlemmer, Kandinsky, Klee, gibi önemli sanatçılardır. Bu sanatçıların öncülüğünde sanatın temel öğeleri ve her türlü malzemenin olanakları zorlanarak yapılan deneysel çalışmalar da ilk döneme damgasını vurmuştur

Itten temel sanat eğitimi hazırlık denemelerinin başlangıcını, Bauhaus Okulu’na gelmeden önce 1917 yılından itibaren Viyana’daki bir özel okulda sanat eğitimi üzerine yapmış olduğu çalışmalarıyla oluşturmuştur (Bingöl, 1993: 9). İki dönemlik olan bu temel eğitim, her öğrenci için zorunlu olmuştur. Itten, Kandinsky ve Klee’nin biçimlendirmeye yönelik kursları zorunlu, yazı ile desen çalışmaları ise öğrencilerin isteklerine bırakılmış, tamamlayıcı kurslardır. Temel eğitimde yapılan çalışmalar, teknik eğitim ve daha ilerideki sanat ve tasarım çalışmalarına temel teşkil etmesi nedeniyle oldukça önemli kabul edilmektedir. 1920’den sonra, Itten’in kursları öğrenime başlayan bütün öğrenciler için zorunlu olmuştur. 

BAUHAS AKIMI: İLK SERGİ 1923 YILINDA AÇILMIŞTIR

1923 yılında Waimer’de ilk Bauhaus sergisi açılmış, sergi sanat ve teknoloji birliğinin savunulduğu bir anlayışı ortaya koymasıyla, uluslararası büyük bir beğeni kazanmıştır

 Bauhaus’un estetik düşüncesinin önemli referansları olmuştur. Ayrıca bu dönemde ortaya çıkan prototip ürünleri endüstriye satabilmek için Bauhaus Anonim Şirketi kurulmuş, Bauhaus’un geliştirdiği yeni fikir, 20.yüzyıl yaşam tasarımını, ürün tasarımını, çelik mobilya, işlevsel mimari ve litografi alanlarını da etkilemiştir.1920 yılında da düz çatı modern mimarinin simgesi sayılmış, Gropius bu temel üzerinden, yola çıkarak yapılarda düz çatı uygulanmasına karar vermiştir. 1927 yılında da Hannes Mayer’in İsviçre’den gelişiyle Bauhaus bünyesinde mimarlık bölümü açılmış, 1928 yılında Gropius’un müdürlük görevinden ayrılmasıyla, yerine Hannes Meyer geçmiştir. Böylelikle Bauhaus Okulu mimarlık eğitimine başlamıştır. Rastyonalist-pürist formlar,işlevselcilik ve teknolojiyi vurgulamak gibi bakışlardan hareketle, 1930’larda Bauhaus mimarlıkta, uluslararası üslubunun ortaya çıkışında önemli bir rol oynamıştır (Özgüven, 1988: 103). Ancak Meyer, 1930 yılında yerel yönetimlerle sürtüşmesi sonucu istifa etmiş, yerini, Berlin’li Mimar Mies Van Der Rohe’ye bırakmıştır.Van Der Rohe de “az ve öz” sloganını kullanarak Bauhaus’un ve 20. yüzyıl mimarisinin başlıca tavrını oluşturmuştur (Bektaş, 1991: 81; Normand vd., 1996: 152-153). Van Der Rohe’nin endüstriyel tasarımlarından “Metal İskeleler”, Gropius’un, “sosyal konut projeleri “ ve Adler Marka “otomobil dizaynları”, Marchel Breuer’in “krome kurşun borulu, kolçakları sırtı ve oturma yeri deri olan koltuğu, çocuk sandalyesi ve masası” gibi endüstriyel etkilerden dolayı Bauhaus, “Toplum için Sanat” ve en “üstün estetik ile en ucuz fiyat”, sloganlarını
ve çağdaş endüstri dizaynlarının ilk ortaya konan örneklerini oluşturmuşlardır. Bütün bu çalışmalar, Rietvelt’in 1917 yılında yaptığı iskemlesinde de görüldüğü üzere, “makine endüstrisi” hareket noktasından yola çıkmış, makine yapısı çeşitli eşyaları, bütün bu örneklerden sonra geçerli hale gelmiş ve “faydalı sanat” sloganı tüm dünyaya yayılmıştır


BAUHAS AKIMI: TÜRKİYE'DE 1957 YILINDA ETKİSİNİ GÖSTERMİŞTİR

Bauhaus, mimari, ürün ve görsel iletişimi etkileyen ve yaşama geçiren, modern bir tasarım üslubu yaratmıştır. Görsel eğitime modernist bir tavırla yaklaşan bu okul, sınıflara hazırlık sistemi getirmesi ve özgün öğretim yöntemleriyle, görsel teoriye büyük katkıda bulunmuştur. Bauhaus, güzel sanatlarla, uygulamalı sanatlar arasındaki sınırları da ortadan kaldırarak, sanatı tasarım yoluyla, yaşamla yakın bir ilişki içerisine sokmayı amaçlamıştır. Baskıcı düzenin kapattırdığı Bauhaus Okulu, dünyanın birçok ülkesinde aynı düşünceden hareketle yeni oluşumlara kaynaklık etmiştir. Bauhaus’un Türkiye bağlantısı ise, 1957 yılında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ile olmuş, bu okulun başına, Bauhaus kökenli Alman Prof. Adolf G. Schneck getirilmiştir. 1971-1976 yılları arasında da öğretim yönetmeliğinde ve programlarında, lisans düzeyinde çağdaş bir öğretimin gerektirdiği düzenlemeler gerçekleştirilerek, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Güzel Sanatlar Fakültesi adı ile Marmara Üniversitesine bağlanmıştır  Bu ekolun diğer bir uzantısı da, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olmuştur.

Bauhaus’un temel düşüncesi ve tasarım anlayışı bir eksen olarak önce kendi dönemini, daha sonra Ulm Tasarım Yüksek Okulu ve Alman endüstrisinin katkılarıyla Alman tasarım kültürünü, dolaylı olarak da modern çağın tasarım kültürünü etkilemiştir. Bauhaus hareketi, geçmişte olduğu gibi bugün de sanatın radikal bir biçimde modernize edilmesi amacını taşımaktadır. Bauhaus aslında, geleceğin inşası olan bir ütopyanın, bütün sanat alanlarını aynı potada buluşturmasıdır. Sanat ve zanaat bir uyum içerisinde birbirlerine bağlanmasıyla serbest ve uygulamalı sanat arasındaki ayrım da ortadan kalkmıştır. Bauhaus akademik eğitim sistemine sırt çevirmek suretiyle ve biçimlendirme esaslarını yeniden düzenleyerek, özellikle atölyeyi modern endüstri biçimindeki yapılandırmalar için öne çıkartarak ve favori olarak göstererek, sanat eğitimi alanını reforme etmesiyle, gerçek sanatsal tavrı ortaya koyabilmişlerdir. Bauhaus’dan bugüne dek tasarım alanında büyük bir gelişme göze çarpmaktadır. O da bugünün koşullarında, sanatçıların topluma karşı belli bir sorumluluk taşıma dönemidir. Bauhaus’un yüklendiği, estetiği endüstriye kabul ettirip, topluma yayma dönemi başını alarak gitmiş ve biraz da aşırı bir biçimciliğe dönüşmüştür. Bauhaus zamanında, sanatçıların yarattıkları modellere tedbirli yaklaşan endüstri, günümüzde biçimci tasarımları adeta paylaşamamaktadır. Mimar Van Der Rohe’nin 1957’de söylediği, “Bauhaus bir fikirdi. Onun dünyadaki tüm ilerici okullar üzerindeki büyük etkisinin temelinde, onun bir fikir olma gerçeğinde yatmaktadır. Böyle bir etkiye ne bir organizasyonla, ne de propagandayla ulaşılabilir. Yanlızca bir fikrin böyle bir etki yapma gücü vardır ki, geniş yankılar uyandırabilsin” sözleri bu olguyu en iyi özetleyen ifadelerdir.

Bilim ve Teknoloji Haberleri