Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, UEFA Avrupa Ligi ilk maçında Belçika'nın Union Saint-Gilloise takımıyla yarın oynayacakları karşılaşma öncesi düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Mourinho, Galatasaray maçı sonrası basın toplantısına neden çıkmadığını şöyle anlattı:
"Bu sorunun sorulmasına mutlu oldum. 24 yıllık kariyerimde hiçbir zaman basın toplantısından kaçmadım, özellikle mağlubiyetten sonra. Gazetecilerden, sorularından korkmadım. Bu ilk defa da olmuyor. İlk defa olmuyor bu. Ligde oynadığımız ilk maçtan itibaren söyledim. Bir basın toplantısı için 75 dakika beklemenin mantığı yok. Maç biter bitmez rakip hocayı tebrik ettim ve direkt flaş röportaja gittim. Basın toplantısı için 70 dakika gittim. Orada bekledim, girmeyi denedim ama girmeme izin vermediler. Kapıda bekledim. Anlamadığım bir şey. Şunu anlayabiliyorum; deplasman takımı teknik direktörünün önce basın toplantısı yapmasını anlayabiliyorum ama ikimiz de aynı şehrin takımıyız. Belli limitler olması lazım. 70 dakika bekledim ama basın toplantısına giremedim. Deplasman takımı olduğum zaman ilk olarak girerim, Göztepe'de, Rize'de ama 70 dakika bekleyemem. Bir şaka da yapmıştım; cumartesi başladık pazar bitti diye. 23.55'te başladık basın toplantısına, gece bitti. Basın toplantısına girmememin sonuçla alakası yok. Maç biter bitmez flaş röportaja gideceğim, mantığı da bu. Maç bittikten 20 dakika sonra yapılmaz, aniden yapılır. 70 dakika beklemek saygısızlık. Saygısızlık yapılan kişi benim."
CANIMIZ YANDI ACI ÇEKTİK
Maçı kaybettikleri için acı çektiklerini vurgulayan Mourinho, şöyle devam etti:
"Bir maç kaybettiğinizde acı çekersiniz. Önemli bir maç kaybederseniz 2 katı, derbi kaybederseniz 3 katı acı çekersiniz. İstanbul'un en mutlu insanları değiliz. Bir tepki, reaksiyon göstermemiz gerekiyor. Ben her zaman, 'Büyük bir galibiyet beni aya çıkarmaz, büyük bir mağlubiyet de cehenneme göndermez' derim. Bu dengeyi yakalamaya çalışırım. Bu mağlubiyetten pozitif etki çıkarmamız lazım. Acı çektik, canımız yandı ama oyuncuları motive edebilir. Bu mutsuz duygunun içinden çıkmalıyız. Bunun da tek yolu maç kazanmak, başka yolu yok. Cumartesi kaybettik, stadyumdan kaçta çıktık biliyorsunuz. Basın toplantısına katılmadım, katılsam gece 3'te çıkardım. Ertesi gün maçın analizini yaptık, Saint-Gilloise analizini yaptık. Oyuncularım 3'te geldi, idman yaptık. Dün uzun bir idman yaptık. Moral olarak canımız yandı ama ancak bizim için motivasyon unsuruna dönüşebilir. Taktik anlamda farklı maçlar farklı rakipler. Aklımda maç maç oyuncuları değiştirmek vardı. Yarın da bunu yapacağım. Basit bir rotasyon olmayacak, aynı zamanda bazı dinamikleri değiştireceğim. Biz gol kaçırdı, hata yaptı diye kimseyi cezalandırmıyoruz. Oynamayan, az oynayan ama iyi çalışanlar karşılığını alacak. Elimizdeki en iyi takımı sahaya süreceğiz."
İRFAN CAN İLK 11'DE
İrfan Can'ın yarın ilk 11'de oynayacağını belirten Portekizli teknik adam, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Yarıştığımız tüm kulvarlarda şansımız var. Taraftarlar, her zaman taraftarlardır. Biz profesyoneller taraftarların fikirlerine, eleştirilerine saygı duymalıyız. Modern dünyada biraz sosyal medya tarafından manipüle ediliyor taraftarlar. Taraftarlar, influencer'ın etkisi altındalar. Sadece modada yoklar, futbolda da varlar. Bir düşünce yaratıyorlar. Başarılı ve büyük kulüplerin doğasına aykırı düşünceler. Dengeli ve istikrarlı olmayı etkiliyor. Bizler dengeliyiz, dengeli olmamız gerekiyor. İçimizde bu denge var. Aramızda tartışmaları, analizleri yapıyoruz, hataları, iyi şeyleri görüyoruz. Adaletsiz sonuç olduğu zaman görüyoruz. Bu anlamda dengeyi sağlamalıyız. Bizler birlikteyiz. İçimizde eleştirileri yapıyoruz. Dışarıda olan şeyler, modern dünyada birazcık gerçeği yansıtmayan manipülasyonlar yapılıyor. Garip bir dünyada yaşıyoruz. Futbol güzel ama garip bir dünya. O gün maç başladı, oynandı. O maç üzerindeki etkisi olan insanlar, evet etkisi var, hakemlerin de iyi kötü etkisi var. Maç saha içerisinde oynanır. Maç içinde olan sonucun başkanla, ikinci başkanla, direktörle ilgisi yok. Tabii ki birlikte kaybettik, hep birlikte. Ayrıştırarak bakarsanız dürüst olun, sorumluluk hoca ve oyuncularda. Biz oynadık. Sahada ikinci bir takım daha var. Bazen daha iyi oynarlar, daha şanslı olabilirler, ufak anlar onların lehine olabilir. Şunu da unutmayın, karşıda bir takım daha var. Ufak detaylar belirleyici oluyor. Hakem dengeliydi, onu da tebrik ediyorum. Eleştirilecek birileri varsa ben ve oyuncularım."
MAÇI BAŞKANIMIZ OYNAMADI
Mourinho, derbiden sonra taraftarların bir bölümünün başkan Ali Koç'un istifasını istediğinin hatırlatılması üzerine şu ifadeleri kullandı:
"Milyonlarca taraftarı olan bu kulübün bir profesyoneliyim. Onlara saygı duymam gerekiyor. Onları eleştirebilecek son kişi benim. Söyleyebileceğim tek bir şey var; biz bir maç kaybettik, normal bir maç değil, tepkinin de katlanarak olmasını anlayabiliyorum. Oyuncular sahada o maçı oynuyorlar ve benim de saha kenarında yaptığım iyi kötü değişikliklerle etkim oluyor. Bir de rakibimiz var. Maçı başkanımız oynamadı. Başkanın görevi sahanın çok ötesindedir. Fenerbahçe ailesi o maçı kaybetti, profesyonel manada bakarsanız profesyonelleri suçlamak gerekir.
Sorulması gereken şu; taraftarlar bizim için en iyi şartları sağlıyorlar mı? Huzuru, desteği veriyor mu? Kadıköy'e giderken bize o mutluluğu vermek istiyorlar mı? Trendleri takip edip aslında o huzuru, mutluluğu bizden alıp bizi bölen bir atmosfer mi yaratmak istiyorlar. Ben kendi adıma ve oyuncularım adına konuşuyorum. Profesyoneller olarak onlara saygı duyuyoruz. Biz elimizden gelenin en iyisini her gün yapmaya çalışacağız. Mümkün olduğu kadar çabuk galibiyetlere geri dönelim. Mümkün olduğu kadar çabuk demek yarın demek."