TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Adalet Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor. TİP'li Sera Kadıgil, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmasına, 9 yıl önce öldürülen eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'yi anarak başladı. Kadıgil, "9 yıl önce aydınlatılamayan değil aydınlatılmayan bir cinayette katlettikleri Diyarbakır Baro Başkanımız Tahir Elçi'yi rahmetle, özlemle anmak istiyorum" dedi.
Kadıgil, konuşmasının devamında, "Rejim tarafından Anayasa'sı fiilen askıya alınmış bir ülke Meclis'inde utanmadan adalet konuşuyoruz. Sunumuzun ilk giriş bölümünde 'Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru imkanı getirerek insan hakları ihlallerinde etkin bir başvuru yolu açtık' deyip sonra Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamayan bir adet Akın Gürlek'i önce yardımcısı sonra da İstanbul'a Başsavcı atayan bir Bakan'la adalet konuşuyoruz. AYM'nin iki temel görevi var; norm denetimi ve bireysel başvuru. İptal edilen sözde yasa maddelerini dalga geçer gibi evirip-çevirip getirdiğiniz bir Meclis'te biz oturduk adalet konuşuyoruz" diye konuştu.
"CAN ATALAY ŞU AN SİLİVRİ'DE ESİR OLARAK TUTULUYOR"
Kadıgil, halen cezaevinde bulunan ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay'ın hukuki süreçte yaşadığı haksızlığa dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Üç ihlal kararına rağmen vekilliğini düşürdüğünüz Can Atalay şu an Silivri'de siyasi bir esir olarak tutulurken, siz bunu sunuma yazmaya hiç utanmıyor musunuz? Sadece size değil bütün bürokratlara soruyorum. Bin değil, iki değil, üç Anayasa Mahkemesi kararı var. Seçilmiş bir milletvekili şu an Silivri'de esir. Siz burada oturmuşsunuz bana 'AYM'ye etkin yolunu açtık' diye masal anlatıyorsunuz."
Kadıgil, yeni Anayasa tartışmalarına dair, "Yatıp-kalkıp yeni Anayasa duasına çıkıyorsunuz. Anayasa'yı fiilen askıya almış bir rejimle oturup yeni anayasa tartışmak siyaset değil, benim gözümde vatana ihanettir. Anayasa Mahkemesi'ni geçtik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gelelim. Kararlarını uygulamamakla övünüp sonra da yaptığınız hukuk katliamlarının bedelini vergilerimizle ödemeye kalktığınız bir bütçede biz adalet konuşuyoruz. Sanırım İnsan Hakları Daire Başkanı arkanızda oturuyor. 355 milyon TL bütçesi var. Biz bununla ne yapacağız? Sizin hukuka aykırılıklarınızı tespit eden AİHM'in tazminatlarını ödeyeceğiz. Niye bunu biz vergilerimizle ödüyoruz? Çocuklara bir öğün yemek veremezken Saray Rejimi'nin suçlarını finanse etmek için vergilerimizden 355 milyon TL ayırıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"190 BİN YIL İBADET ETSENİZ BU GÜNAHLARDAN ARANIMAYACAKSINIZ"
Kadıgil, kadın cinayetleri ve kadına yönelik istismar vakalarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Evet bilinçli adımlarla infaz düzenlemesi adı altında ne kadar kadın düşmanı varsa sokağa saldığınız sonrada çıkıp 'cezasızlık algısı yaratıyorlar' sızlandığınız bir ortamda adalet konuşuyoruz. Böyle utanç verici ortamda biz adalet arıyoruz. Her Allah'ın günü adliyelerinde skandal haberler patlayan bir ortamda adalet arıyoruz. Hakkında on yıllardır süre davalar olan insanlar belediye başkanı seçilince bir anda yerlerine kayyum atanıyor. Biz bu ortamda adalet konuşuyoruz. Niye böyle oluyor? 65 yaşına gelen hakim ve savcılar bu ülkede yaş haddinden zorunlu olarak emekli oluyor. 70 yaşında bir yurttaş evini satmak istese ne yapıyor? Akli melekeleri yerinde mi diye gidip heyetten rapor alması gerekiyor. Ama biz 70 yaşındaki Erdoğan'ın, 76 yaşındaki Bahçeli'nin desteğiyle tek imzayla kendisine değil bu halka ait ormanları, nehirleri, madenleri, fabrikaları satıp salabildiği rejimde hukuk konuşuyoruz."
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un sunuma, "Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadetten hayırlıdır" hadisiyle başladığını hatırlatarak, "Ben buradan üzülerek söylüyorum. 190 bin yıl ibadet etseniz bu günahlardan aranımayacaksınız" diye konuştu.