CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili MHP lideri Devlet Bahçeli’nin suskunluğunu eleştirmesinin yankıları sürüyor. Kılıçdaroğlu’na ilk yanıt MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’dan geldi. Yalçın, MHP’nin mafya ve torbacılarla “işi olmayacağını” iddia etti.
Kılıçdaroğlu, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili, “Bahçeli, ne zamana kadar susacaksın? Mafyalarla fotoğraflar çekmeye devam edersen, yanındaki çocuklar da mafyacılık oynamaya başlar. Teslim edeceksin yanındaki çocukları, 3-5 torbacı ile geçiştiremezsin” demişti.
Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine sosyal medya hesabından yanıt veren Yalçın, “CHP’nin başı şunu bilsin: MHP’nin mafyayla, torbacılarla işi olmaz. Eğer bu ülkede siyasi mafya varsa, ki var; başını CHP çekiyor. Öyle bir mafya ki yedi kocalı Hürmüz gibi… Herkese kırıtıp her kesime ilişiyor” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nu ve Babacan'ı hedef aldı
Yalçın’ın konuya ilişkin paylaşımları şu şekilde:
“Kılıçdaroğlu ve yancıları aday belirleme sürecinde çuvalladığından, dikkatleri üzerlerinden uzaklaştırıp başka noktalara sevk etmeye çalışıyor. MHP’ye sardırma çabaları bu yüzden…
CHP’nin başındaki çelimsiz ve çaresiz zat, ne zaman başı sıkışsa MHP’ye ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye en adi iftiralarla saldırıyor. Kemal Kılıçdaroğlu önce kendi söküğünü diksin, kendi ayıplarını örtsün, sonra başkalarında kusur ve eksik aramaya kalksın.
CHP’nin başı şunu bilsin: MHP’nin mafyayla, torbacılarla işi olmaz. Eğer bu ülkede siyasi mafya varsa, ki var; başını CHP çekiyor. Öyle bir mafya ki yedi kocalı Hürmüz gibi… Herkese kırıtıp her kesime ilişiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun zerre kadar şerefi, haysiyeti ve namusu varsa; önce PKK’ya hangi sözleri verdiğini, Deva Partisinin başındaki çapsız âdemle birlikte ayrılıkçı Kürtlerin acentesi HDP’ye hangi bölücü taahhütlerde bulunduğunu açıklar.
Ali Babacan isimli ne idüğü belirsiz zat, günlerdir Anayasa’da değiştirilmesi mümkün olmayan ilk 4 maddenin değiştirileceğini konuşuyor. Türkçe ile birlikte Kürtçe’nin eşit statüde yer alacağı iddiasını dile getiriyor.
Babacan,bin yıldır Türk’e ait olan egemenliği başka unsurlarla paylaşmaya cüret ediyor.Aynen Kılıçdaroğlu gibi, demokratik özerklikten söz ediyor. Bu iki kendini bilmez,milletimizin asla kimseyle paylaşmayacağı egemenlik haklarını hangi yetki, hak ve cüretle taksime kalkışıyor?
Başkan Ahmet Vefik Paşa, birliğe mani olacağı gerekçesiyle azınlıklara ve Müslüman milletvekilleri dâhil, bütün üyelere “Bir an evvel Türkçe öğrenin.” diyerek ayar verirken, Cumhuriyet Türkiye’sinde Türkçeyle eşit statüde mahallî dil, hangi cesaretle gündeme getiriliyor?
İlk Osmanlı Anayasası’nda bile Türkçe yegâne resmî dil iken; ayrılıkçıların, etnik toplulukların dillerini aynı statüye getirme gayreti neyin nesidir?
Kılıçdaroğlu ve Babacan'ın dili; ihanetin, bölücülüğün dilidir. CIA'in planlarının ifşası, Pensilvanya'nın, FETÖ hesaplarının itirafıdır. Hürmüz Hanım'ın nikâhsız kocaları, bize önce bunları açıklayın; sonra MHP'ye ayar vermeye cüret edin!