2003 yapımı iki bölümlü bir mini bir dizi var. Adı “The Rise of Evil”. Dizide Hitler, Almanya’da savaş bütçesini geçirirken “hayır” oyu verecek olan SPD’liler bir anda milli marş çalınca ayağa kalkarlar. Dolayısıyla milli marş, muhalefeti hizalamak için araçsallaştırılır. O senaryoda milli marş nasıl muhalefeti yanında hizalamak için araçsallaştırıldıysa bugün de Türkiye’de şehitler üzerinden olan o’dur. Hamasi nutuklarla kamusal tartışmayı bastırmak ve siyasi arenayı sembollerin arkasına sığınarak tek seslileştirmek… Bir de buna tuzlukla koşan muhalif partilerimiz var tabi… Üstüne yetmezmiş gibi hesap soran, “evlatlarımız neden ölüyor” diyen tek aktör olan CHP’yi suçlayan konforlu alan muhaliflerimiz…
Sahi, bunda bir gariplik yok mu sizce de? İktidara “ne oluyor kardeşim” diyen tek muhalefet partisi CHP. Bu da yetmezmiş gibi herkes iktidarın beceriksiz dış politikasından güvenlik politikasına kadar sus pus olmuş, üstüne bir de CHP’ye saldırılıyor. İktidar bunu yapıyor da ılık muhaliflerimiz de mi özünde şeffaflık ve hesap verilebilirlik olan demokrasiden hiç nasibini almamış? Bu muhaliflerimiz, iktidarın şehitleri ve milli sembolleri araçsallaştırarak demokrasinin alanını nasıl boğduğunu idrak etme yeteneğinden bu kadar mı yoksun? Gücün yalnızca zorbalık yaparak kullanılmadığını göremeyecek kadar mı kör? Nitekim, siyasi alanı milli güvenlik zırhıyla tek sesli hale getirmek de bir güç kullanma yöntemidir. Tek seslilik ise gerçekliği boğar. Gerçekliğin boğulmaması için asgari demokratik koşullar oluşmalıdır. Yani, muhalefet hesap sormalı, iktidar da hesap vermelidir. Eğer böyle olursa, iktidar hata yapması durumunda muhaliflerin, yani iktidara soru sorma hakkını millet adına kullanan seçilmişlerin kendisine kan kusturacağını bilir. Bu da onun hata yapmamak için azami özeni göstermesi anlamına gelir. Yani yurttaşlarımızın, askerlerimizin hayatlarına karşı çok daha özenli davranması demektir…
Her seferinde aynı şeyleri yaşayıp, aynı şeyleri söyleyip, en çok dövünenin en haklı sayıldığı bu örgütlü ergenlik halinden çıkıp, insanımızı yaşatmanın tek yolu bu. Hayatta kalmak için tek yol demokrasi yani.
Bunun için de şunu içimize sindirmemiz lazım: Muhalefet, hesap sorar. Hesap soranlardan hesap sormaya çalışanların muhalifliği de demokratlığı da tartışmaya açıktır.