Sezin Öney Yazdı: Şimdi Ne Olacak?

Sezin Öney Yazdı: Şimdi Ne Olacak?

İYİ Parti’nin, yazdan beri Türkiye gündemini meşgul eden kararı sonunda netleşti. “İşbirliği olacak mı, olmayacak mı” sorusunun yanıtı artık belli: Genel İdare Kurulu’nda yapılan gizli oylamada, 14’e karşı 35 oyla, CHP’nin seçim işbirliği önerisi reddedildi.

Şimdi ne olacak?

Türkiye, artık bu gereksiz gündemden kurtulacak.

İYİ Parti de, hedefinde olduğunu iddia ettiği “medya operasyonundan” kurtulmuş olacak.

Aylardır, hiçbir dişe dokunur politika üretmeden ve Türkiye’nin yakıcı gündemine dair “muhalefet yapmadan” büyük bir medya ilgisine mazhar oldu İYİ Parti. Şimdi artık, “medya operasyonundan” da şikayet etmeden, “hür ve müstakil” siyasetlerini ortaya koyabilirler.

İYİ Parti, bu kararını gerçekten de düşünüp taşınarak ve geleceğe dair ideolojik rotasını ölçüp biçerek mi aldı? Pek böyle gözükmüyor: Sadece 2024 yerel seçimlerini çok da önemsemedikleri, 2028 genel seçimlerine odaklandıkları yönünde ipuçları var.

İYİ Parti, “hür ve müstakil” olma iddiasını ortaya atarken, ideolojik bir çerçeve sunmadı. Mayıs seçimlerinden bu yana da, İYİ Parti’nin siyasi çizgisinde ciddi bir değişiklik gözlemedik. Hatta, başta vurguladığım gibi İYİ Parti’nin, Mayıs seçimlerinden sonra herhangi bir politika sunduğunu görmedik. Yüksek ihtimalle, merkez sağdan “tam sağa” kaymaya dair hatları çok da net olmayan, muğlak bir tahayyülleri var. Şu aşamada ideolojik bir kurgulama yok; sadece partinin MHP orijini ve kökenlerinin ağır basmaya başladığını söyleyebiliriz.

İdeolojik bir dönüşüm değilse söz konusu olan, pragmatik bir hesap mı? Kendi içinde kurduğu rasyonalite ile İYİ Parti yönetimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın artık ilelebet görevinde kalacağını kabullenmiş gözüküyor. Bu kabulleniş, Erdoğan’ı desteklemek veya Cumhur İttifakı tarafında yer almak anlamına gelmiyor. Zaten İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da, işbirliği konusundaki kararlarını resmen açıklarken, “Ülkemizi karanlığa sürükleyen muktedir siyasi anlayışın karşısında durmaya devam edeceğiz” deme ihtiyacını hissetti.

İYİ Parti, her ne kadar iktidarın yanında yer almayacağı vurgusunu yapsa da, bu iktidarı değiştirme hedefini de bir kenara bırakmış gözüküyor. Bunun yerine, “Türkiye’de kutuplaşmaya son verme” hedefine vurgu yapıyorlar. Kutuplaşma, iktidarın kullandığı ve siyasi manivela olarak kullandığı bir araç olduğuna göre; iktidar değişmeden, kutuplaşma nasıl aşılabilir?

Zorlu’nun açıklamasındaki şu sözleri de, partinin kendine çizdiği vizyonu ortaya koyuyor: “Ülkemizi karanlığa sürükleyen bu muktedir siyasi anlayışın karşısında durmaya ve milli mukaddesatımıza milletimizin üçüncü bir yola, bir alternatif çağrısına da sahip çıkarak yol yürümeye devam edeceğiz”.
CHP’nin yaklaşık %25’lik bir potansiyeli aşamayacağını ve CHP ile beraber olsalar da zaten iktidar olamayacaklarını; dahası iktidar olabilmek için Kürt seçmenin desteğine ihtiyaç duyacakları düşüncelerini içselleştirmiş bir İYİ Parti var karşımızda. Bu durumda da kendilerine biçtikleri rota şöyle gözüküyor: “milliyetçilik yükseliyor, Mayıs seçimleri de bunu gösterdi, dünyada da bu böyle; biz bu alanın ‘aranan markası’ olalım.”

Oysa, Türkiye’de milliyetçilik alanı siyaseten fazlasıyla dolu. İYİ Parti’nin oynayabileceği milliyetçilik kartlarını ondan çok daha sert oynayabilecek iki parti zaten var. MHP, “HEDEP alerjisi” konusunu arkasına devlet imkânlarını alarak ve iktidara “yaptırabilirlik” kozunu da oynayarak gayet başarılı kullanıyor. İYİ Parti’nin HEDEP konusu ve Kürt Meselesi’ni politize edebileceği tek alan, CHP’ye “işbirliği” ihtamı ile yüklenmek; onu da zaten sadece MHP değil, AK Parti de sabah akşam yapıyor. CHP’ye HEDEP eleştirisi getiren çizgide bir politika ile İYİ Parti seçmen kazanamaz, ama “muhalefetin muhalefeti” olarak olan seçmenlerden de kaybeder.

Gelelim, İYİ Parti’nin oynayabileceği milliyetçi karta; “göçmen karşıtlığına”. Bu konuyu da, Zafer Partisi ve Ümit Özdağ zaten politize ediyor ve o alanı dolduruyor. Şimdiye değin göç konusunda, hiçbir ciddi politika ve akılda kalan söylem üretmeyen İYİ Parti’nin şimdi, birden makas değiştirip en sert söylemleri kullanmaktan hiç çekinmeyen Özdağ ve Zafer Partisi ile yarışması kendilerine kazandırmaz.

Taklitler asıllarını yüceltir. İYİ Parti’nin de, milliyetçiliğini HEDEP polemikleri ve göçmen karşıtlığı üzerinden daha da sağa çekerek kazanabileceği ek bir seçmen kitlesi yok. Laiklik ve Atatürkçülük üzerinden bir seçmen kitlesi kazanmaya çalışabilir: o alan da, CHP’nin yeni yönetiminin bu konuyu da sahiplenmesi nedeniyle, artık boşta değil.

Peki, şimdi ne olacak?

İYİ Parti, kendine “iyilik” yapmasa da; Türkiye’nin “gerçek” muhalefetini çok rahatlatan bir karar aldı.
Evet, artık yerel seçimler, iktidar için kolaylaştı ve muhalef; özellikle de CHP için zorlaştı. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ve Ankara’da da Mansur Yavaş’ın işleri daha zor.

Yavaş’ın aday olurken söylediği, “kendimi Ankara halkına emanet ediyorum” sözleri tam da, 2024 Mart’ındaki seçimlerin dinamiğini anlatıyor: adaylar, kendilerini kendilerini kentlerinin, ilçelerinin sağduyusuna, yönelimlerine, taleplerine “emanet edecekler”.

Ankara’da planlanan, pazarlıkları yapılan kurgularla değil; yerelde siyasetin gücünü yarıştırmasıyla girilecek bir seçim olacak. Çok daha çetin; ama İmamoğlu ve Yavaş başta olmak üzere, gerçekten muhalefet eden adayların kazanması halinde Türkiye’yi çok daha rahatlatıp, “normale” çekebilecek bir seçim olacak.

“İYİ Parti çok iyi bir iş yaptı: bizi, kendinden kurtardı. Aylardır, İYİ Parti odaklı, Türkiye’nin gerçek gündeminden kopuk, suni ve kısır tartışmalara odaklanmıştık. Türkiye siyasetinde, İYİ Parti’nin içişlerinden başka bir konuşulmaz olmuştu. Artık nihayet, ülkenin gerçek meselelerini konuşmaya başlayabiliriz.”

Siyaset Haberleri