CHP Genel Başkanı Özgür Özel, haklarında soruşturma açılan teğmenlerle ilgili konuştu. "Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Oradaki birkaç tane kendini bilmez temizlenecek" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da tepki gösterdi. Özel şöyle konuştu:
"ERDOĞAN SEKİZ GÜN SUSTU"
- Maalesef büyük bir üzüntü içindeyim, büyük bir teessür içindeyim. Harbiye mezuniyetinde bir gelenek yerine getirildi.
- Harbiye mezuniyetinde yaşanan, Harbiye'nin kurulduğu günden beri her sene yapılan, yaşanan kılıç çakma ve yemin merasimleriydi. Bunların birçoğuna basında yer verdi. Sayın Erdoğan şahitlik etti, izledi, alkışladı vaktiyle. Ancak bu sene, bu metin, 2016'dan beri resmen okunmuyor ama yine teğmenler yerine getiriyordu.
- Bu sene rahatsızlık nereden, gerçekten anlamak güç. Oysa bu sene en büyük mutluluğun olacağı bir sene. Dünyada örneği var mıdır bilinmez. Ama bizim için büyük bir gurur. Cumhuriyet 100 yılını boşa tamamlamamış denen bir gurur. Kara, Deniz, Hava Harp Okulları'nın birincisi, kadın teğmenler. Bu büyük bir gurur. Cumhuriyet'in başarısı. Ve o kadın teğmenlerden biri, Harbiye'de arkadaşlarının kılıçlarını birbirine çatarak, çekip çatarak geldiğinde, onlara yeminini yaptırıyor.
- Sayın Erdoğan, 8 gün sustu. 8 gün sonra, manidar ama anlamı hiç hoş olmayan bir konuşma yaptı. Bir kez bu konuşmayı İmam Hatiplilerin bir derneğinde yapmış olmasını, toplumsal kutuplaşmaya ve Türkiye'nin aşmakta olduğu bir süreci geri çağırmaktan medet umduğu için, son derece rahatsız edici buluyorum.
"NE ORDU DÜŞMAN NE DE İMAM HATİPLER"
- Ne İmam Hatipler ordunun düşmanıdır, ne ordu İmam Hatiplere karşıdır. İmam Hatiplilerin görevi, anayasa çerçevesinde, bu milletin ihtiyacı olan din hizmetlerini görecek personeli yetiştirmektir. Harbiye'nin görevi de, savunmayı gerçekleştirecek personeli yetiştirmektir.
"BEN KUTUPLAŞMA İSTİYORUM DEMEK BU"
- İkisinin de anayasal düzende yerleri vardır. İkisinin de kanunla yeri vardır ve bunları birbirine rakipmiş gibi göstermek Bakın, 8 gün susup teğmenlerin yaptığı, İmam Hatiplilerin bir toplantısında dile getirirseiniz, burada doğrudan şunu itiraf ediyorsunuz: "Ben bir kutuplaşma istiyorum" En uygun zemin burada. Size yapılan hararetli alkışları, orduya karşı yaptığınız açıklamalara, İmam Hatiplilerden gelen alkışlar diye gösterdiğinizde, işte o zaman olan oluyor. Geçmişte silahlı kuvvetleri mensuplarının bir gününü vesile edip bir eylemlilik içine sokma ne kadar yanlış ise belli bir günde, belli bir yerde yürütme, belli bir yerden geçirme, durup düşünüp tasarlamak, teâmüden bile istiyeyen İmam Hatiplerin olduğu bir yerde, teğmenlere meydan okuma, hat belirleme ve bundan üzerinden İmam Hatiplerin alkışını canlı yayına servis etme Ben tükendim, ben bitiyorum. Başka çarem kalmadı. Son çarem, eski Türkiye'de biz o Türkiye'yi 5 Kasım'da niyetiyle, 31 Mart'ta fiiliyatla bitirdik. Geride kaldı o eski Türkiye. Bizim normalleşme dediğimiz mesele, bu tip işlerden uzak durulmasıdır.
"DÜŞMAN GÖSTEREN SON GÜN 31 MART'TI"
- Kutuplaşmanın, bu milleti birbirine düşman etmemin Birisi 22 yaşında, birisi 20 yaşında, bir teğmenle bir İmam Hatip mezununu birbirine, rakip, birbirine düşman gibi göstermenin son günü 31 Mart'tı. Milletimiz dedi ki, kutuplaşmayan, kucaklaşan, kavga etmeyen, kucaklaşan, milletinin de kucaklaşan ve benim de derdimle meşgul olan, suni krizlerle beni unutmayan siyasete prim veriyorum dedi.
- Sayın Erdoğan'ın bundan bir mesaj almasını umuyorduk. Onun için gittik, ziyaret ettik, iletişim kurduk. Hiçbir şey anlamadı, hiçbir şey. İlk günlerde, kendi ifadeleri son derece kıymetliydi. Ama, sonrasında şu akla uydu. Bu CHP'ye yarıyor. Kavga olmayınca CHP'ye yarıyor. Kutuplaşma olmayınca, aman efendim, kutuplaşalım. Zaten izlerini görüyorduk. Ama, bu sefer 8 gün durdu, düşündü ve teğmenlere, o sözleri söyleyerek, toplumu kutuplaştırmayı, eski Türkiye'ye duyduğu özlemi gündem'e getirdi. Erdoğan bu tip kutuplaşmalardan beslenerek, iktidara tutunacağını sanıyorsa, büyük bir yanılgı içindedir. Oyun, onun oyununa düşmeyiz. Bu teğmenler, o kılıcı kime çekersin diyorlar biliyor musun? Dost'a güven, düşmana kaygı versin diye çekenler.
"O KILIÇTAN ATATÜRK DÜŞMANI ÜRKER"
- Sen Türk Silahlı Kuvvetlerinin dostuysan, anayasal düzeni'n dostuysan, Türkiye Cumhuriyeti'nin dostuysan, o kılıçtan niye ürküyorsun? O kılıçtan vatan, millet düşmanları ürkecek. Türkiye'nin düşmanları ürkecek. Atatürk düşmanı varsa, o ürkecek. Onlar ürktükten sonra 8 gün dura düşüne onların safına geçip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlerine hat bildirmeye çalışmak Gerçekten bir siyasi tükenmişliğe, kutuplaşma niyetiyle, Türkiye'nin bugünlerini ve yarınlarını heba etmeye çalışmaktadır.
- Ben buna izin vermem. O yüzden sözümüze kıymet veren herkese diyoruz ki, bu oyununu görün. Gençlerin bir kısmını bir yanda, bir kısmını öbür yanda gösterme uğraşını görün. Orduya laf söyleyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ordusu ile Recep Tayyip Erdoğan'ın ordusu gibi bir ikilik yaratmaya çalışan ayrımcı dili görün.
"TEĞMENLER MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİDİR"
- Teğmenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleridir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerleridir. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki hepimizin askerleridir. Ona karşı husumet dilini, çok tehlikeli, fevkalade siyasi, fevkalade çıkarcı ve fevkalade utanç verici buluyorum. Bu bahsi burada kapatıyorum. Ümit ederim bu konuya yeniden dönmemizi gerektirecek yeni saçma sapan açıklamalar, ya da olmadık, yani takdirlerle ödül verdiğin kadın teğmene soruşturma mı açacaksın şimdi?
"BU KADAR MI HUZUR DÜŞMANISINIZ"
- Manisalı hemşehrim, İkra'ya hat mı bildiriyorsun sen? Üç tane kadın teğmen, üç kuvvette birden, üç harp okulunda birden birinci olmuş, bunun gururunu şu millete ağız tadıyla niye yaşatmıyorsunuz? Bu kadar mı huzur düşmanısınız? 2 gün hiç olmazsa şunun tadını çıkarsaydı insanlar. Ailelerinin de kursağana dizdiniz. Hepimizin de bu mutluluğu kursağana dizdiniz. Ama, bundan sonraki süreçte bu konuda hiçbir şey duymak istemiyoruz. Bu millet, böyle bir gerginlik istemiyor. Bu gerginlikten beslenme hesaplarının da siyaseten, menfaat umanlara siyaseten çok ağır bedelleri olur. Diyeceğim bu kadar