Özel'den Erdoğan'a hodri meydan! "Ne yapacaksın partinin önüne tank mı yollayacaksın"

CHP Lideri Özgür Özel, "Ne yapacaksın? Partinin önüne tank mı yollayacaksın? Bize topla tüfekle mi saldıracaksın? Yoksa ilişki içinde olduklarının, ilişki içinde olduğu mafyaları üzerimize mi salacaksın?" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yaptığı toplantıda konuştu.

İmamoğlu'nun ardından konuşan Özgür Özel, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyen teğmenlerin ordudan ihraç edilmesine sert tepki gösterdi.

Özel, bu kararın "tarikat ve çeşitli odaklardan gelen telkinlerle" alındığını savunarak, “Mustafa Kemal’in askerlerini hedef göstererek vicdanları yaraladılar” dedi.

Özel, AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ayağını denk al" tehdidine de yanıt verdi.

  • "Ayağını denk al, yoksa biz denk aldırmayı biliriz" diyerek bizi tehdit edenlere soruyorum: Ne yapacaksınız? Partimizin önüne tank mı yollayacaksınız? Mafyaları mı üzerimize salacaksınız?
  • Tanktan, toptan değil, ilmekten, ölüm fermanından, hakkında verilen idam fermanından korkmadan tek başına yola çıkan, bir memleketi kurtaran, bu cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin genel başkanını da bir tane üyesini de korkutamazsın! Hodri meydan! Hodri meydan!

Özel, yaklaşan seçim sürecine de değinerek, 23 Mart'ta CHP üyelerinin Cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğini hatırlattı. Özel, “Atatürk’ün emanetine sahip çıkacak, halkın hakkını koruyacak, yoksulu gözeten, ülkeyi kucaklayan bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz” dedi.

ERDOĞAN NEDEN AYAĞINI DENK AL DEDİ?

Özel, son Grup Toplantısı'nda şu ifadeleri kullandı:

Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Ercüment Tatlıoğlu, ne yaptığınızı biliyorum ve Hulusi Akar'a söylediğimi size de söylüyorum.

Siz, arkadaşlarınızın hayır duasını değil, bedduasını almış adamsınız. Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın kimin yerine geçmek istediğini, kimin kuyusunu kazdığını ve gayrinizami harp denebilecek bir psikolojik savaşla teğmenlerin ihracını nasıl kışkırttığını, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın nasıl mobbing uyguladığını biliyorum.

Silah arkadaşlarımdan duyuyorum. Günü gelince hesabını sormak üzere bir tarafa not ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan da bunun üzerine dün şunları sarf etti:

Sayın Özel çok konuşmakta ancak boş konuşmaktadır. Diyet borcu Sayın Özeli müşkül durumda bırakmaktadır. Ordumun komuta kademsiyle ilgili kullandığı seviyesiz sorumsuz ve saldırgan ifadeler en son örnektir.

Sayın Özel başkomutan olarak sana sesleniyorum. Ayaklarını denk al denk almazsan da biz getirmesini biliriz.

Ordumun komuta kademesine laf atma yetkisi ve hakkı sende değildir.

Haddini bileceksin.

Milli Savunma Bakanım ve komutanlar Özel'e dava açacak. CHP genel başkanı ne kadar erken kendine gelirse o kadar iyi olacak. Diğer türlü Bay Kemal'i götüren çanlar kendisi için çalmaya başlayacaktır."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel:


Gencecik teğmenleri, gencecik teğmenleri sırf kendisine sırf kendisine 8 gün boyunca tarikatlardan çeşitli mecralardan ordunun içindeki birkaç tane odaktan gelen telkinlerden sonra 8 gün önce elini sıktığı, selamı aldığı, yüzüne güldüğü hatrınız sordu. Tarihin ilk kadın 1'sine 8 gün sonra bir saldırı yaparak ve bu saldırının devamında onları hedef göstererek ve hepimizin vicdanlarını yaralayacak bir şekilde

Mustafa Kemal'in askerleri, gencecik teğmenlerin ordudan atılmasına gösterdiğimiz tepkiyi, bakanlığı ayırarak, Genelkurmayı ayırarak kimin bu işi istediğini, kimin köpürttüğünü ve bunu bildiğimizi, buna şerh koyanlara nasıl mobbingler yapıldığını söylediğimiz için çıkmış bize diyor ki:

"Ayağını denk al, yoksa biz denk aldırmayı biliriz." Ben kendisine soruyorum.

Ne yapacaksın? Partinin önüne tank mı yollayacaksın? Bize topla tüfekle mi saldıracaksın? Yoksa ilişki içinde olduklarının, ilişki içinde olduğu mafyaları üzerimize mi salacaksın? Beyefendi, ikimiz de birer koltukta oturuyoruz. Oturduğunuz koltuk Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı koltuğudur. Değerlidir. Ne kadar değerini bildiğiniz, o koltuğu ne kadar hak ettiğiniz, o koltuğu ne hallere getirdiğiniz ortadadır. Ama bir diğer koltuk Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanlığı koltuğudur, onun koltuğudur.

Tanktan, toptan değil, ilmekten, ölüm fermanından, hakkında verilen idam fermanından korkmadan tek başına yola çıkan, bir memleketi kurtaran, bu cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin genel başkanını da bir tane üyesini de korkutamazsın! Hodri meydan! Hodri meydan!

O yüzden, o yüzden bu salon gibi Türkiye'de kampanyayı başlattığımızda 1,5 milyon, şimdi 1 milyon 600 bin hedefine ulaştığımız bütün üyelerimiz ayaktadır. Önümüzdeki 23 Mart günü hep beraber erkenden kalkmaya, sandıklara koşmaya, tarihte görülmemiş ilk kez yapılan Cumhurbaşkanlığı ön seçimini, yani ülkeyi yönetecek kişiyi bugünkü anayasaya göre belirlemek üzere ön seçime koşacak milyonlar, bütün Türkiye'ye umut, bütün korkuların kırılmasına, umudun yeşermesine o gün hep birlikte sahip çıkacaklardır.

O gün oylarıyla arkalarında duracakları ve o gün cisimleşecek olan Cumhurbaşkanı adayımız biraz önce ifade ettiği şekliyle görevi Atatürk'ün emanetine sahip çıkmak için hepimizde olan vazifeyi hepimiz adına yapacak kişidir.

Bundan sonra ona saldırmak, onu engellemeye çalışmak, onu siyasetten men etmek, hapis etmek, bunlar artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin, bu ülkenin kurucu partisinin milyonlarca üyesinin, on milyonlarca bu memleketin evladı adına üstlenecekleri bir sorumluluk, verecekleri görev, o görev arkasında duracak da gelecek dönemde, cumhuriyetin ikinci yüz yılında yapılacak ilk seçimde gazinin koltuğunu devralacak bir Cumhuriyet Halk Partilidir. Onun için, onun için biz, biz 23 Mart günü adayımızı belirlediğimizde yoksul çiftçiye "Al ananı da git!" diyen sonuncusuna benzeyen değil, "Çiftçi, köylü milletin efendisidir." diyen birincisine örnek alan bir cumhurbaşkanı seçmeye gidiyoruz.

Seçimden önce "Gerekirse yılda dört kez asgari ücreti güncelleriz." deyip o oyları aldıktan sonra asgari ücretliye bir yıl boyunca bir kuruş zam yapmayıp onu sefalete sürükleyen değil, emekçinin hakkını kendi evlatlarının hakkı gibi gözetecek bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeye gidiyoruz.

Atatürk'e zerre muhabbet besleyen, "Ne ölüme ne dirime gelsin." diyen adama dirisinde bizzat gidip cenazesine beş bakan yollayan bir cumhurbaşkanı değil Atatürk'e, kurucu değerlerine, onun emanetine yürekten bağlı bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeye gidiyoruz.

Edirne'deki esnafa "Sınırdan geçip de gelirler." diye bekleyip öğlen saatlerinde levayla siftah yaptıran, pandemide verdiği kredi faizini milyarderler için sabit tutarken kendisi için üç katına çıkaran, o gün verdiği krediye bugün faiz arttıran bir cumhurbaşkanı değil, kendisi de esnaflıktan gelen, kendisi de sokaktan gelen, esnafın derdini bilen, yoksulun derdini bilen, veresiye defterini bilen, gözünün içine baktığında karşısındakinin halinden anlayan bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeye gidiyoruz.

"Bekar kadınlar sahiplendirmek lazım." diyenlerle iktidarı için ittifak yapan değil, ilk atacağı imza ile İstanbul Sözleşmesi'ni tekrar meclise yollayacak bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeye gidiyoruz.

Rakiplerini, rakiplerini mertçe, cesaretle yarışarak yenmeye çalışacak, rekabet edecek, kazanırsa mertçe kazanacak, kaybederse olgunlukla karşılayacak bir cumhurbaşkanı aradığımız için rakiplerine karşı savcılar, aparatlar görevlendiren, rakiplerinin yoksula içirdiği çorbanın, yeni doğan çocuğun altına bağladığı bezi veren belediye başkanlarının parasını haczeden değil, bu milletin dertlerini bilen, bu dertleri çözmek için partizanlık yapmayan, geçmişle hesaplaşmak değil gelecek için tüm, hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm Türkiye ile kucaklaşabilecek olan, 5 yıl önce kendisine oy vermemiş muhafazakar kadınların 5 yıl sonra Sultangazi sokaklarında arabanın önüne atlayıp cebinden anne kart çıkarıp, bebesi bir kolunda, çantası bir kolunda kendisine kalp yapabildiği birini cumhurbaşkanı yapmak için sandık başına gidiyoruz.

Bugün kurduğumuz sandık Türkiye'nin ihtiyacı olan o büyük sandığın öncüsüdür. Ama o sandığı getirecek olan da, o sonucu doğuracak olan da bizlerin kararlılığıdır. Bu yolculukta ben de tüm...

Tüm millete bir kez daha seslenmek istiyorum. Cuma günü akşam saatlerine kadar partilerimiz 973 ilçede açık. Yetiştiremediğimiz üye kayıtlarına devam ediyoruz. Online kayıtlardaki 40 kata yakın artıştan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Cuma günü akşamına kadar bize katılmalarını, bize, bizimle birlikte bu büyük yolculuğa katılmalarını bekliyoruz. Ancak 28 Şubat'tan sonra da bu partiye telefonlar geliyor. "2 Mart doğumluyum, ne yapabilirim?" 28 Şubat'tan sonra da hem yaşı gelenleri hem de bugünlerde eli ermeyip bu demokrasi şöleninde "Ben de oy vermeliydim." diyenleri baba ocağına katılmaya devam etmeye çağırıyoruz. Çünkü bizim süreçlerimiz, alacağımız kararlar, bundan sonra milletimizin önüne ne sunacaksak hiç birisi bütün üyelerimizin hep beraber ayağa kalktığı, okullara koştuğu, görev yaptığı, sahip çıktığı bu güçlü süreçten farklı olmayacak

Onun için biz baba ocağının kapısını açık tutmaya, bize katılanlarla birlikte hatta katılamayanların da temsilcileri olarak o katılmış olanları hep birlikte bu büyük yolculuğa davet ediyoruz. Bu yolculukta sen de bize katıl, CHP'ye üye ol, Türkiye'nin aydınlık yarınları için 23 Mart'ta gel, seç, sen de hep birlikte tarihe geç diyoruz.

Siyaset Haberleri