Birçok tanıdığıma, arkadaşıma sordum. Dedim ki; sence Türkiye’nin en büyük sorunu ne?
Kimi enflasyon dedi…
Kimi liyakat gitti biat geldi dedi…
Kimi otoriter rejim dedi…
Kimi üzerimize çullanan siyasal İslamcı rejim dedi…
Hepsi doğru da asıl sebep?
Bence keyfi yönetim…. Keyfi yönetimin getirdiği siyasi istikrarsızlık!
Bu tek adam rejimi neden kuruldu? 2017 yılındaki referandumu hatırlayın. Erdoğan ve Bahçeli yandaşlarını yanına alarak ‘kalıcı istikrar, kalıcı istikrar’ diye bağırmadılar mı?
Koalisyon yönetimlerinin verdiği zararlardan söz etmiyorlar mıydı?
16 ayda bir hükümet değişmesinin ağır faturası olduğunu söylemiyorlar mıydı?
Onlara göre tek parti iktidarı bile sağlam, kalıcı, tutarlı, uzun süreli siyasal istikrarı sağlayamazdı. AKP 15 yıldır tek başına iktidardaydı ama maazallah ya koalisyon günlerine geri dönersek neler olurdu neler?
Hatırladınız mı, referandum sürecinde bu sözler kulaklarımıza mıhlandı. Her gelen hükümetin farklı politika izleyeceği bunun da ülkeye büyük zarar vereceği beynimize işlendi.
Daha doğrusu beynimize çaktı!
Seçmen inandı. Rejim değişikliğine onay verdi.
Şimdi soruyorum tek adam yönetimiyle birlikte siyasi istikrar geldi mi?
Nerde...
Bazıları hala Türkiye’nin en büyük şansının siyasi istikrar olduğunu söylüyor ama inanın kendileri de inanmıyor…
Farkındalar mı bilmiyorum ama komik oluyorlar…
16 ayda bir değişen koalisyon hükümetlerini bile arar hale geldik. Çünkü hükümetler değişiyor ama kurumlar ayakta duruyordu. Öyle veya böyle küçük sapmalarla da olsa rota değişmiyordu.
Şimdi öyle mi?
Ülkeyi 2018 yılından beri tek kişi yönetiyor ama er yıl rota değiştirdik. Küçük sapmalarla değil 180 derecelik dönüşlerle. Sağ giderken aniden sola döndük. Rotamızı kuzeye çevirmiştik aniden güneye döndük. Bir yıl yapılanın ertesi yıl tam tersi yapıldı…
Türk demokrasi tarihinin hiçbir döneminde bu kadar sert dönüşler olmadı…
Türkiye hiçbir dönem bu kadar istikrarsız bir yönetimle karşılaşmadı…
Halk hiçbir dönem ne yaptığını bilmez bir yönetimin altında ezilmedi…
Koalisyonlar bugünkü iktidar tarafından neden tu kaka ilan edilmişti? Birinin yaptığını öteki bozar diye?
Gerçi öyle olmadı ama hadi öyle oldu diyelim. Bugünkü tek adam rejiminin birinin yaptığının ötekinin bozduğu hükümetlerden ne farkı var?
Daha kötüsü… Seçimle veya başka nedenle ama demokratik yollarla hükümetler değişiyordu, yeni gelen bir öncekinin yaptığını beğenmiyordu.
Şimdi öyle mi?
Güya siyasal istikrar var.., Güya tek adam rejimiyle yönetiyoruz… Yaz boz tahtasına döndük. Beş yılda dört Maliye Bakanı beş Merkez Bankası Başkanı değişir mi?
Hadi değişti diyelim her gelen kendinden öncekinin yaptığının tam tersini yaptı…
İşin kötüsü onay veren aynı kişi…
Tek adam rejimine geçtiğimizde Merkez Bankası’nın başında Murat Çetinkaya vardı. Enflasyonu dizginlemek için faizler yüzde 24’e kadar çıkmıştı.
Kovuldu…
Yerine Murat Uysal getirildi. O tam tersini yaptı. Enflasyonu indirmek için faizi yüzde 10’lara çekti
Kovuldu…
Yerine Naci Ağbal geldi. Enflasyon yüzde 19’lara çıkınca faizi o seviyeye çıkardı. O gece…
Kovuldu…
Yerine Şahap Kavcıoğlu geldi. Yüzde 19’dan devraldığı politika faizini yüzde 8,5’a kadar indirdi. Faiz sebep enflasyon sonuçtur politikasını dibine kadar uyguladı. Dolar patladı, enflasyon tavan yaptı. Türkiye 1990’lı yıllara geri döndü.
Sonuç…
Kovuldu…
Yerine Hafize Gaye erkan geldi. Yüzde 8,5 olan faizi yüzde 17,5 çıkardı. Daha da çıkaracağını beyan etti…
Türkiye beş yılda kaç defa rota değiştirmiş?
Dört…
Oysa sorduğun zaman ülkede siyasi istikrar var. En büyük kazancımız bu diyorlar… Beş yılda dört hükümet değişseydi hepsi ayrı telden çalsaydı ne farkı olurdu?
İşin kötüsü beş yılda birbirine zıt politikaya imza atan tek adam!...
Türkiye’nin en büyük sorunu bu. Tek adama bağlı keyfi yönetim. Yarın Gaye Hanım ve ekibinin kovulmayacağının garantisi var mı?
Yok….
Demek ki ülkede istikrar yok…
Size parlamenter demokrasiyle yönetilen ülkelerden örnek vereyim. İngiltere’yi izliyor musunuz?
2010 yılından bu yana, 13 yıldır Muhafazakar Parti yönetiyor. Aynı parti iktidarda ama 2015 yılından sonra tam beş başbakan değiştirdi.
2010 ve 2015 seçimlerini kazanan David Cameron Brexit referandumunda istediği sonucu alamayınca 2016’da istifa etti. Yerine Theresa May geldi. Üç yıl zor dayandı koltuğunu Boris Johnson’a bıraktı. Johnson 2019 seçimini aldı ama başka bir skandal patlak verince koltuğunu Liz Truss’a devretmek zorunda kaldı. .
Truss 50 gün başbakanlık yapabildi…
Niye mi?
Ekonomi konusunda birtakım sözler verdi sonra vazgeçti de ondan. Seçmen değil önce partisi inandırıcı bulmadı, yalan söylediğini, güven vermediğini düşündü de ondan…
İngiltere’yi şimdi Hint asıllı Rishi Sunak yönetiyor.
İngiltere sekiz yılda beş başbakan değiştirdi ama rotasından sapmadı… Ekonomide maceralara koşmadı. Her gelen bir öncekinin yaptığını kötüleyerek tam tersini yapmadı. İngilizlerin hayatında hiçbir şey değişmedi…
Çünkü kurumlar güçlü. Çünkü siyasiler değişe de ülkenin temel felsefesi değişmiyor…
Gelelim ülkemize…
21 yılı bir kenara koydum. Beş yıldır ülkeyi aynı kişi tek başına yönetiyor. Tek kişilik yönetimle dört kez rota değiştirdik. Faiz bir indiriliyor, bir çıkarılıyor, sonra yine indiriliyor sonra yine çıkarılıyor…
Kafamız allak bullak oldu…
Tek adamın o sabahki ruh haline göre ülke bir sağa sapıyor bir sola…
Siyasi istikrar var denir mi?
Ekonomide böylede eğitimde, dış politikada, adalette, sağlıkta, göçmen politikasında farklı mı?
Değil…
Demek ki; siyasi istikrar ülkeyi ne tek partiye teslim etmekle oluyor ne de tek adama…
İstikrar; güçlü, bağımsız, liyakatli insanların yönettiği kurumların varlığıyla oluyormuş!..
Çileli oldu, bedeli ağır oldu ama sonunda anladık mı?
En büyük sorun siyasi istikrarsızlık…
Ne dersiniz?...