Seçimlere ortak adayla giren, mitinglerde kürsüye birlikte çıkan, ortak kampanya yürüten muhalefet partilerinin sorumluluğu da ortaktır.
Seçim yenilgisinin faturasını CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve partisine kesip kenara çekilmek doğru bir tutum değildir.
Kılıçdaroğlu seçimi kazansaydı muhalefet doğal olarak “birlikte kazandık, başarıda bizim de payımız” var diyecekti. Seçim kaybedildiğinde de “birlikte kaybettik, başarısızlıkta bizim de payımız var” diyebilme sorumluluğunu göstermelidir.
İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in “lami cimi yok kaybettik” sözünden başka bir değerlendirme yok.
CHP kadar diğer muhalefet partilerinin de seçim sonucunu ve neden kaybettiklerini masaya yatırmaları ve kendilerine düşen hataları, eksikleri saptamaları gerekir.
6’lı Masa’yı oluşturan Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun aldığı oylardaki payını bilemiyoruz. Seçime CHP listelerinden girdikleri için oylarını saydırmamış oldular. Ancak CHP listelerinden 39 milletvekili kazandıklarını biliyoruz. 6’lı Masa’nın en kârlı partileri seçime CHP listelerinden giren partiler oldu.
Ancak bu partilerden seçimin neden kaybedildiğine ilişkin doyurucu bir açıklama gelmedi. Aldıkları milletvekilleriyle kenara çekildiler.
Seçim yenilgisinde oyunu yüzde 3 puan dışında artıramayan CHP kadar oylarını düşüren İYİ Parti ve HDP-YSP’nin de önemli payı var.
İYİ Parti’nin bu seçimlerde yüzde 15-20 arasında bir oy alacağı beklentisi vardı. Ancak İYİ Parti yüzde 10’u dahi bulamadı, Yüzde 9,67da kaldı ve 2018 seçimlerindeki aldığı oyu bir oy bile artıramadığı görüldü.
İYİ Parti beklendiği gibi yüzde 15-20 arasında oy alabilse ve merkez sağa oturabilseydi Kılıçdaroğlu önemli bir farkla cumhurbaşkanı seçilecekti.
Aynı durum HDP-YSP için de geçerli.
HDP’nin de yüzde 13 ve üzerinde oy alacağı beklentisi vardı. HDP’nin aldığı oylar da yüzde 10’nun altında kaldı. HDP de beklenen oyu alabilseydi Kılıçdaroğlu’nun seçilmesine yetecekti.
CHP de oyunu yüzde 22’den yüzde 25’e değil yüzde 27-30 arasına yükseltebilseydi Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmasına yetecekti.
CHP, bu kadar derin bir ekonomik kriz varken oyunu neden yüzde 30’lara bile taşımadığını iyi analiz etmeli, gerçek nedenleri ortaya koymalıdır.
İYİ Parti’nin bazı milletvekilleri ise seçim yenilgisinde İYİ Parti’nin payı olmadığını aksine ittifakın mağduru olduklarını söylüyorlar.
İYİ Parti’nin beklenen oyu alamamasının nedeni olarak CHP ile ittifak yapmayı gösteriyorlar. “Akşener’in masadan kalması doğruydu, geri dönmemeliydi” diyorlar. Yerel seçimlerde de CHP ile ittifak yapılmaması gerektiğini savunuyorlar. Hatta yerel seçimlerde AK parti ve MHP ile hareket etmeyi öneren milletvekili de oldu.
Bu yaklaşımlar seçim yenilgisini kısa yoldan sadece Kılıçdaroğlu ve CHP’ye yıkmaktan başka anlam taşımıyor ve siyasi gerçeklerle örtüşmüyor.
Kılıçdaroğlu’nun yüzde 48 oy alabilmesi ancak ittifakla mümkün olmuştur. İttifak ve ortak aday olmasaydı Kılıçdaroğlu bu kadar oyu toplayamazdı. Bu gerçek unutulmamalıdır.
İYİ Parti de beklenin çok altında oy aldığı için Kılıçdaroğlu’nun kazanması için yeterli katkıyı veremediğini kabul etmelidir, tıpkı HDP gibi.
İYİ Parti’nin beklenen oyu alamamasının nedeni CHP ile ittifak yapması değil ittifakın gereğini yeterince yapamamasıdır.
Millet İttifakı’nın ikinci büyük kurucu partisi olarak, ittifakın büyük kurucu ortağı olan CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına başından beri karşı çıkıp, “kazanamayacak aday” damgası vurması İYİ Parti’nin en önemli hatalarından biridir.
Bu tutumuyla kendi tabanında, Kılıçdaroğlu hakkında ciddi tereddüt yaratmak yanlış olmuştur.
Ayrıca Akşener’in çok sert bir söylemle masadan kalkması, sonra Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı yardımcılığı karşılığında yeniden masaya oturması yarattığı tahribatı onarmaya yetmemiştir. Bu tutum Millet İttifakı’nda özellikle İYİ Parti tabanında önemli kayıplara neden olmuştur.
Bu keskin dönüşler İYİ Parti tabanında güvensizliğe neden olmuş ve beklenen oyu alamamıştır.
Siyaset gerçekleri kabul ederek yapılır, aksi sadece siyasi hayal üretir.