Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı’nın eşi Ali İhsan Martı ve Düzce İlahiyat Fakültesi Dekanı İsmail Karagöz’ün dışında çok sayıda üst düzey yöneticinin eşinin de “Mücamele” vizesi ile hacca götürüldüğü öğrenildi.
Dev bütçesi ve fahiş harcamalarıyla eleştirilen Diyanet İşleri Başkanlığı, hac konusunda yaptığı ayrıcalıklarla da tartışmaların odağına oturdu. Milyonlarca yurttaş hac için sıra beklerken onlarca kişiyi, “Mücamele” adı verilen özel vizeyle hacca götüren Diyanet’in ayrıcalıklı uygulamasından yararlanan yeni isimler de tespit edildi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı’nın eşi Ali İhsan Martı ve Düzce İlahiyat Fakültesi Dekanı İsmail Karagöz’ün dışında çok sayıda üst düzey yöneticinin eşinin de “Mücamele” vizesi ile hacca götürüldüğü öğrenildi.
Resmi verilere göre, toplam 2,5 milyon yurttaşın hacca gitmek için kura beklediği ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı, “Mücamele” vizesi ile tüm tepkilere karşın yöneticilerin eş, dost ve akrabalarını hacca götürdüğü kaydedildi. Seher Erbaş'ın beş defa kuraya girmeden hacca gitmesi ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı’nın eşi Ali İhsan Martı'nın kurasız hacca götürülmesi tartışılırken Diyanet’teki üst düzey isimlerin de eşlerini hacca götürdüğü bildirildi.
TAHSİS EDİLEN ODADA BİR AY KALMIŞLAR
Diyanet kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Din Hizmetleri Genel Müdürü Şaban Kondi, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Akif Pusmaz, Dış İlişkiler Genel Müdürü Mahmut Özdemir ile Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Özel Kalem Müdürlüğünü birlikte yürüten Hasan Güçlü, eşlerini kuraya sokmadan hacca götürdü. Müdürlerin hac görevlendirme onayının, "İrşat ekip üyesi ve denetim ekip başkanı" şeklinde alındığı belirtildi. Yöneticilerin eşleri ile birlikte kendilerine tahsis edilen odada bir ay kaldığı ve kaldıkları her gün için yöneticilere, hacılardan alınan ücretlerden harcırah ödendiği savunuldu. Yöneticilerin bir kısmının eşleriyle Mekke Din Hizmetleri Ataşeliği’nde, bir kısmının ise Diyanet'in Mekke'deki merkezi olan Daru'l-Hadi otelinde kaldıkları aktarıldı.
Uygulamayı eleştiren Diyanet kaynakları, “Hacılardan alınan ücretlerle alınan ikramların en özeli ve en güzeli ile günlerini geçirdiler” dedi. Haccın bir ibadet olarak çıkıp, “lüks tatil olarak” görülmeye başladığının altını çizen Diyanet kaynakları, “Kendi paralarıyla simit almaktan çekinenler milletin emanetiyle lüksün zirvesini yaşıyorlar. Bir telefonla en lüks hizmeti alabiliyorlar” diye konuştu.