Mehmet Şimşek'i Bekleyen Devasa Problem! Ekonomistlerden 'Duvara Toslama' Uyarısı

Piyasaların merakla beklediği atama gerçekleşti. Hazine ve Maliye Bakanlığı'na Mehmet Şimşek getirildi. Ekonomistler, Şimşek'i yeni dönemde devasa problemler beklediğine dikkat çekiyor.

Seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte gözlerin çevrildiği yeni kabine dün akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'na Mehmet Şimşek getirildi. Şimşek'in ismi bir süredir gündemdeydi ve piyasalar tarafından yakından takip ediliyordu.

"Devasa problemler var"

Peki Mehmet Şimşek'i yeni dönemde neler bekliyor?

Bloomberg HT'ye konuşan Eski IMF Ekonomisti & Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Burcu Aydın Özüdoğru, "ekonominin yapısal tarafında" çözülmesi gereken "devasa problemlere" dikkat çekti. "Şimşek isminin getirdiği kredibilite ile beraber ilk başta eurobondlar konusunda pozitif bir etki olacağını düşünüyorum. Bu etki, giriş çıkışların kolay olduğu enstrümanlarda olacaktır" diyen Özüdoğru, "Büyük montanlı girişler, daha uzun vadeli yatırımlar için tabii ki piyasa biraz beklemek isteyecektir. 2000’li yıllardaki gibi çok büyük montanlı girişin olmasını beklemek bence aşırı iyimser olur. Bir fon girişi olacaktır; ama en önemli konu Mehmet Şimşek ile uygulanacak politikaların uzun vadeli olup olmayacağı ve verilen mesajın altını dolduracak adımların atılıp atılmayacağı olacaktır" şeklinde konuştu.

Özüdoğru şunları söyledi:

- Temel olarak şu anda herkesin odaklandığı konu enflasyon ve para politikasında normalleşme olup olmayacağı. Ben Türkiye’nin çözmesi gereken konular içinde yapısal süreçlerin olduğuna inanıyorum. Bunların içerisinde de kamu maliyesi tarafı buzdağının altında görünmeyen taraf. Bunun dışında hukuk sistemi, kurumların işlerliğinin artırılması, bağımsızlığın yeniden tesis edilmesi, iş gücünün niteliğinin artırılması için eğitim sisteminin yeniden şekillendirilmesi gibi devasa problemler var. Türkiye’nin 15 bin dolarlık kişi başına milli gelir bandından çıkıp 25 bin doların üzerine çıkan yüksek gelirli bir ülke olmasını istiyorsak bu yapısal problemleri çözmeden hiçbir yere gidemeyiz.

- Rezervlerin inşası uygulanacak para politikası ile birebir ilintili olacak. Yaz dönemi ithalat faturasının nispeten düşük, turizm gelirleriyle beraber de fonlamanın nispeten yüksek olduğu bir dönem. Beklentiler iyi bir şekilde yönetilip, yurt dışından da fon akımları gelirse bu tabii ki rezervlerin iyileştirilmesi konusunda önemli bir fırsat sunacak.

- Öte yandan, Temmuz ayında emeklilere, kamu personeline ve asgari ücrete yapılacak zamların yüksek enflasyon ortamında tekrardan iç talebe dönüşme dolayısıyla ithalatı zıplatma etkisi var. Bu büyük bir sorun. İkinci sorun ise turizm dönemi bitene kadar bu dört ay içerisinde rezervleri riski minimize edecek kadar düzeltmek beklenti dahilinde değil.

- Türkiye’nin rezerv yeterlilik oranları hala birçok uluslararası kritere göre düşük kalmaya devam edecek. Kamu maliyesi tarafı hâlâ genişlemeci olmaya devam ederse bunun çok ciddi bir ithalat faturası var. Rezervler yeterince kuvvetlendirilmezse, beklentiler doğrultusunda gerekli adımlar gerekli zamanda atılamazsa, güven konusunda zedelenme olursa esas sıkıntı, Ekim-Kasım’dan sonra tekrar ithalat faturasının arttığı ve Türkiye’nin turizm kaynaklı gelirlerinin düştüğü bir dönemde bu ithalatı çevirebilme becerisinde olur. O yüzden bu ayların çok kritik aylar olduğunu düşünüyorum.

Erinç Yeldan: İşsizliğin artması kaçınılmaz olacak

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan ise istihdam problemine dikkat çekti. "Pandemiden sonra ekonominin diğer göstergeleri ile açıklanamayan 3 milyonu aşan bir istihdam artışı var. Ekonomik faaliyete bakıldığında tarım geriliyor. İki çeyrektir ihracat, sanayi geriliyor. Faizlerin yükselmesi durumunda krediler daralacak. Bu durum iç tüketim bazlı çalışan ekonomiyi biraz dizginleyecek. Böyle bir durumda işsizliğin artması da kaçınılmaz olacaktır" diyen Yeldan, şunları söyledi:

"- Ancak bu ne boyutta olur kestirmek zor. Deprem sonrası güvencesiz çalışma, mevsimsellik, turizm sektörünün genişlemesi gibi dışarıdan öğeler de olacak. Bu nedenle istihdam açısından net bir şey söylemek zor görünüyor.

- Reel gelirler gerileyecek ancak çalışanlar lehine olan ücret artış politikaları artık izlenmeyecektir diye düşünüyorum."

Kubilay: Ekonomi 90'lı yıllardakine benzer bir duvara toslayacak

Türkiye'nin ekonomik buhran içerisinde olduğunu ancak henüz bir sefalet olmadığını aktaran ekonomist Murat Kubilay ise, "Uygulanan politikalar önümüzdeki böyle bir riskin var olduğunu gösteriyor" dedi.

Gazete Duvar'a konuşan Kubilay şöyle devam etti:

"- Politika faiziyle ilgili bir değişiklik yapılıp yapılmayacağı hususunda oldukça şüpheliyim. Çünkü, Erdoğan bunu seçmenine karşı bir argüman olarak kullanıyor. Dolayısıyla resmi olarak belirlenen politika faizi ile ilgili bir değişiklik olmayabilir. Ancak diğer mevduat ve kredi faizlerinin, piyasa faizlerinin çok net yukarı gittiğini görüyoruz.

- Enflasyonda da bir düşüş yok, sadece yıllık enflasyon oranında düşüş var. Yani fiyatlar son 52 aydır aralıksız artıyor dolayısıyla burada da bir ilişkinin olmadığını çok rahatlıkla söyleyebilirim. Enflasyonla büyüme modelleri ise Türkiye’de doksanlı yıllarda çok denendi ve neticesinde ya dışarıdan para gelmedi ve sonrasında ani duruş gerçekleşti ya da iç ödemeler sisteminde güvensizlik oluştu ve bir kredi sıkışmasıyla duvara toslamış oldu.

- Bu sefer de çok muhtemelen benzer bir sonuç alacağız. Sadece zamanlamayı ön göremiyoruz bunu belirlememiz için bundan sonra ekonomiyi kimin hangi ilkelerle, hangi süre boyunca yöneteceğini görmemiz lazım."

Siyaset Haberleri