Madımak katliamının 30. yıl dönümünde aileler konuştu: ‘Madımak müze olmadı altında et yediler, et…’

2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas’ta, Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde 33 aydın ve sanatçı ve 2 otel görevlisi yakılarak katledildi. Üzerinden geçen 30 yıla rağmen Madımak katliamında, hayatını kaybedenlerin yakınlarının acısı ilk günkü gibi taze. Adalet ise hala yerini bulmadı. Katliamın yıl dönümünde Madımak’ın acısını en derinden yaşayanlar Halktv.com.tr'ye konuştu.

Yeter Gültekin, Almanya’da yaşıyordu Sanatçı eşi Hasret Gültekin ile 1989’da Leonberg’de tanışıp, 1991’de ise evlendi. Eşiyle her yıl tatile Türkiye’ye geliyorlardı. Ancak olayın yaşandığı o yıl hamileydi. Hamileliği riskli olduğu için doktor yolculuk yapmasına izin vermemişti. Eşini gönlü buruk bir şekilde Türkiye’ye uğurladı. Bu onu son uğurlaması oldu. Hasret Gültekin Madımak’ta yakılarak katledildi. Geriye gözü yaşlı bir eş ve Roni Hasret isminde oğlu kaldı. Madımak katliamının bir daha yaşanmaması için devletin bu utancı kabul etmesi gerektiğinin altını çizen Yeter Gültekin, “Çocuklarıma ve torunlarıma bırakacağım en büyük hayalim bu ve 30 yıldır bunun için mücadele ediyorum” dedi.

‘Sanıklara ‘evladım’ diyen hakimler yargılama yaptı’

Madımak davasında ise adaletin bir türlü sağlanamadığına dikkat çeken Gültekin, “Sanıklara ‘evladım’ diye hitap eden hakimlerin yargılama yaptı. Anneler itiraz ettiğinde o duruşma salonlarından çıkarıldı. Sanıkların iyi halden cezaları indirildi. Interpol kırmızı bültenle aranan sanıkları bulamadı. Bulunamayan sanıklardan biri Cafer Çakmak, belediye çalışanı. Böyle bir adalet sürecinden, adalet bekliyoruz.” diye konuştu.

‘Oğlum 12 yaşındaydı, çok küçüktü’

12 yaşındaki Koray Kaya ve ablası 14 yaşındaki Menekşe Kaya Madımak Oteli’nde katledilen çocuklardı. Kaya kardeşlerin annesi Hüsne Kaya aradan 30 sene geçmesine rağmen içindeki evlat acısının hala dinmediğini söyleyerek, “Güzel anılarımız vardı çocuklarımızla. Çok mutluyduk. Oğlum daha on iki yaşındaydı Kora’yım. Çok küçüktü. Biz ülkeye hortumlamadık, satmadık. Nerede doğru düzgün, dürüst, anlı, şerefli, namuslu, gururlu vicdanlı bir insan varsa hep ona yönleniyorlar. Çünkü bizim gibi dik duruşu olan insanları kaldıramıyorlar. Hep kendi kendime sorarım. ‘Niye’ diye? Çocuğum 12 yaşındaydı ne günahı vardı. Geleceğini kararttılar, söndürdüler. Hayatlarını bitirdiler, hayallerini bitirdiler. Madımak’ı 30 yıl değil, 100 yıl da anlatsak bitiremeyiz. Adalet yerini bulmadı. Katiller cezasını çekmedi. Madımak müze olmadı, altında et yediler, et” dedi.

‘Bana sıkıca sarıl’

Katliamdan sağ çıkan şair, yazar Zerrin Taşpınar ise o gün yaşananları şu sözlerle anlatıyor: “Otelin katlarında taşlanıyoruz. Aşağıdaki barikatı zorluyor dışarıdaki katliamcılar. O sıralarda o dolaşırken iki tane kadın gördüm. Ellerinde birer çatal vardı. Şaşkınlıkla baktım çatala. Kadınlar dediler ki ‘biz bu çatalla kendimizi savunamayız ama barikatı yıkar, yukarı gelirlerse katilimizin yüzünde hiç değilse iz bırakırız.’ Bu bana hala dokunan bir şeydir. Arabaların yakılmaya başlandığında Asım Bezirci’yi gördüm. Yanına gittim. Merdivenlerde oturuyordu. Yanına oturttu. Bana dedi ki ‘bana sıkıca sarıl.’ Bunun veda olduğunu anlamamıştım o an. Sıkıca sarıldım ve dedi ki bu ‘yaşananları yazacağına söz ver.’ Ben de ona hep dedim ki ‘hep birlikte yazacağız.’ ‘Hayır’ dedi. ‘Sus ve bana söz ver.’ Söz verdim ona. Çünkü bu yaşananları yazacağım diye. Sonra beni yanından uzaklaştırdı. Anladı artık sonun geldiğini ve biz ona yardım edelim derken yaralanmayalım, ölmeyelim, başımıza bir şey gelmesin diye beni yanından uzaklaştırdığını anladım.”

Dava sürecinde ne oldu?

Katliamın ardından 190 kişi gözaltına alındı. 190 kişiden 124’ü tutuklandı. Dava “güvenlik” gerekçesiyle Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne alındı. 1 Ekim 1993 tarihinde davanın ilk duruşması görüldü. Ancak davanın ilk kararı yaklaşık 1 yıl sonra 26 Aralık 1994’te verildi.

Tam 22 sanık, 15’er yıl, 3 sanıka 10’ar yıl, 54 sanık için 3’er yıl, 6 sanıka 2’şer yıl hapis cezasına çarptırıldı. 37 sanık için beraat kararı verildi. Mahkeme Aziz Nesin’in bastığı kitabı “ağır tahrik unsuru” sayarak, ceza indirimi yaptı. Dosya Yargıtay’a gitti.

Yargıtay yerel mahkemenin kararını bozdu. Yeniden görülen davada karar 28 Kasım 1997’de verildi. 33 sanığa idam cezası verilirken karar sanık avukatları tarafından temyiz edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi verilen hapis cezalarını onaylarken, 33 sanık hakkında verilen idam cezasını “usul noksanlıkları” gerekçesiyle bozdu.

Öte yandan idam cezaları dışında 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık da 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 9. Dairesi’nin aldığı karar ile Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000’de üçüncü kez idam kararı verildi.

2002 yılında idam cezası yürürlükten kaldırılınca, 33 idam hükümlüsünün cezaları müebbet hapis cezalarına dönüştürüldü. 2020 yılında yani katliamın 27. yılında sanıklarından ağırlaştırılmış ömür boyu (müebbet) hapis hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın özel izni ile tahliye edildi.

Siyaset Haberleri