Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kırıkkale’de yurttaşlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu yurttaşlara seslenirken kaybolan küçük Songül’ün ailesine seslendi. Endişeli görünen Songül’e Kılıçdaroğlu, “Tokalaşalım mı seninle” diye sordu ve elini öptü.
Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen, Türk Medya Grubu’nun sahibi iş insanı Zeki Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ, Antalya Havalimanı’nın ihalesinde 1 milyar dolarlık yolsuzluk yapıldığına yönelik iddiasına değindi.
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Dün Ali Yeşildağ diye birisi sosyal medyada. Malum bunlar Saray’a çok yakın insanlar. 1 milyar Euro götürdüğünü söylüyor. Şimdi bunu yasaklıyorlar, niye? Konuştun diye.
Yapmaları gereken, bu adam yalan söylüyorsa hemen savcılığa bildireceksin, doğrusu nedir araştıracaksın. Ama konuşmasın istiyorlar, malı götürecekler. 418 milyar dolar götürdüler, 418 milyar doların tamamını getireceğim ve bu millete vereceğim."
"Paraları yurt dışına götürüyorlar"
"Onların neler yediklerini ben gayet iyi biliyorum. Neler yaptıklarını gayet iyi biliyorum. Paraları yurt dışına, nerelere götürdüklerini de gayet iyi biliyorum" diyen Kılıçdaroğlu, "Sanıyorlar ki Bay Kemal onları getirmez buraya. Getireceğim, getireceğim. Bu kardeşiniz aynı zamanda köklü bir maliyecidir" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Kırıkkale mitinginde yurttaşlara şöyle seslendi:
“Temiz sayfa açarız diyor türkümüz. Size söz veriyorum, bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğim. Bu ülkede her birimiz birbirimize saygı duyacağız. Allah nasip ederse Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda, bu ülkede hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğim. Oy versin ve vermesin. Bu ülkenin vatandaşıysa başımın üstünde yeri olacak. O nedenle diyorum, temiz sayfa açacağız, yeni sayfa açacağız. Kardeşliğimiz ve dostluğumuz baki olacak. Bunların tamamını yapacağız. Allah nasip ederse beraber ve birlikte yapacağız.
"YATIRIM YAPILSAYDI ANKARA'DAN SONRA EN BÜYÜK KENTLERDEN BİRİSİ OLACAKTI"
Kırıkkale, Cumhuriyet kurulduğunda entegre savunma sanayinin merkezi olarak inşa edildi. Makine Kimya Endüstrisi burada kuruldu. Silah, top, mermi yapılıyor. Ne gerekiyorsa burada yapılıyor. Dolayısıyla Kırıkkale’nin entegre savunma sanayi sistemi olarak inşasında özellikle ben Kırıkkalelilere seslenmek isterim. Hangi partinin imzası var. Burası küçük bir köydü. Yapan CHP değil miydi? Allah aşkına ta en başından beri. Çünkü burası Anadolu’nun merkezi. Küçük köy ama buranın Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için bir savunma sanayine ihtiyacı vardı. Bu yapıldı. Şimdi büyük sorunları var, biliyorum. O Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nda binlerce insan çalıştı, alın teri döktüler, evlerine helal ekmek götürdüler. Orada eğitildiler, çocuklarını üniversiteye gönderdiler. Çocuklarını üniversitede okuttular, iş ve güç sahibi olmasını istediler. Eğer bu entegre savunma sanayi büyüyebilseydi... (Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’ sloganlarına karşı) Teşekkür ederim gençler. Birazdan geleceğim. Benim Cumhurbaşkanı olmama siz karar vereceksiniz. Bu ülkenin insanları karar verecek. Bundan emin olun. Eğer Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’na gerekli yatırımlar yapılsaydı, bugün burası yani Kırıkkale, Ankara’dan sonra en büyük ve üreten kentlerden birisi olacaktı. Yapmadılar, pek çok işçinin işine son verdiler. Şimdi büyük sıkıntılar var. Taşeron işçileri var. Benim size sözüm var. Devlet taşeron çalıştırmaz. Bütün taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağım. Devlet taşeron işçi çalıştırır mı, kadrolu işçi çalıştırır. Öğretmenler arasında da fark var. Kadrolu, ücretli, sözleşmeli öğretmen. Öğretmen öğretmendir kardeşim. Birisi alıyor 500 lira, birisi alıyor 1000 lira, birisi alıyor 3 bin lira. Aynı işi yapıyorlar. Bizim evlatlarımızı okutuyorlar. Niye birisine az veriyorsun. Birisine kısmen fazla. Öbürüne kadro karşılığı veriyorsun. Adalet, adalet. Bu ülkeye adaleti getireceğim. Maaşta da adalet olacak.
"KADINLAR SİZİ BAŞKAN YAPACAK"
‘Kadınları yok sayıyor’ diyorlar. ‘Yok saydıkları kadınlar sizi başkan yapacak’. Kadınlara güveniyorum, bakın neden güveniyorum? Size en ağır hakaretleri yaptılar. Burada benim yapım ona müsait değildir, tekrarlamaya. Hiçbir kadın bu ülkede sahipsiz olmayacak. Her kadının sahibi sosyal devlet olacak. Benim size sözüm var. Aile destekleri sigortasını getireceğim ve göreceksiniz, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa edeceğim. Beslenme çantası uygulamasını da kaldıracağım. Anne kalkıyor, evladını okula gönderecek. Beslenme çantasına ne koyayım? Para yok, pul yok. Mutfakta yangın var. Ben şunu yapacağım, göreceksiniz. Çocuklarınız okula gidecek. Sütünü, suyunu, yemeğini beraber arkadaşları ile huzur içinde, eğlenerek, öğretmenleri ile beraber yiyecek. Evine tok gelecek. Dolayısıyla sizin ‘Evladımı okula gönderiyorum acaba beslenme çantasına koyacak bir şey bulabilir miyim?’ diye düşünmeyeceksiniz. Sosyal devlet bütün evlatlarımızın karnını doyuracak. Onlar beşli çetelere çalışıyorlar, ben sizin için çalışacağım.
ORTA DİREK KALMADI. ESNAFI PERİŞAN ETTİLER: Bu süreçte sahipsiz kalanlardan birisi de esnafımız. Esnaf gerçekten çok zor durumda. Biliyorum, rahmetli Özal esnaf için ‘orta direk’ derdi. Orta direk kalmadı. Esnafı perişan ettiler. Herkes neredeyse icralık. Esnaf diyor ki, biz sahipsiziz. Doğru, sizin sahibiniz yoktu. Ama Bay Kemal onların da sahibi olacak diyor. Esnaf bakanlığı kuracağız. Orta direk ne kadar güçlenirse, devlet de o kadar güçlenmiş olacak. Hiç endişe etmeyin.
RAHMETLİ ANNEM OKUMA VE YAZMA BİLMEZDİ. BİZİM ÜSTÜMÜZE TİTRERDİ: Sevgili anneler, size her zaman saygı duydum. Çünkü rahmetli annem okuma ve yazma bilmezdi. Bizim üstümüze titrerdi. Çocuklarım okusun, evlatlarım okusun derdi. Karnımızı doyuralım diye bütün meşakkatlere katlanırdı. Çünkü babam küçük bir memurdu. Ben 7 kardeşimize bir bayramda babamın ayakkabı aldığını bile hiç hatırlamıyorum. Çünkü o kadar maaşı yoktu. Her birimize sıra ile belli dönemlerde ayakkabı vs. alırdı. Şimdi iktidar olduğumuzda bu aile destekleri sigortası ile birlikte hiçbir fakir ailenin çocuğu aç ve açıkta kalmayacak. Hiçbir ailenin suyu, elektriği, doğalgazı asla kesilmeyecek. Eğer bu ülkede fakirlik, yoksulluk varsa sorumlusu fakir olanda değil devleti yönetenlerde. Biz onların ne yaptığını biliyoruz.
"YİYE YİYE DOYAMADILAR, ONA RAĞMEN BATIRAMADILAR"
Oy kullanın, demokratik yollarla otoriter bir yönetimi beraber değiştirelim. Artık bıktık ya. Vallahi bıktık. Yeter artık ya. Dünyalığınızı edindiniz, yiye yiye doymuyorlar. Bunlar şimdi mal varlıklarını dışarıya götürüyorlar. ABD’nin en pahalı yeri Manhattan adasıdır. Oraya 35 katlı gökdelenler yaptılar. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın aldılar. İngiltere’de Chelsea’de lüks villalarda oturuyorlar. Hollanda’da dünyanın paraları var, bunlara ait. Bay Kemal bunların tamamını biliyor, son kuruşuna kadar alacağım ve Türkiye’ye getireceğim. Esnaf, çiftçi, emekli, ev kadınlarına vereceğim. Onun için diyorum. Türkiye zengin bir ülke. Yiye yiye doyamadılar, ona rağmen batıramadılar.
"NAMUS BORCUM"
Burası aynı zamanda bir emekliler kenti. 60 bin emekli var. Emekli kardeşlerim beni dinlesinler. Bu meydanda da emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında birer asgari ücret kadar ikramiye verin dedim. Önce ‘Para yok, veremeyiz’ dediler. Sonra vermek mecburiyetinde kaldılar. Şimdi seçimler geliyor. 1000 lirayı 2 bin liraya çıkardılar. Ben ne diyorum, asgari ücret kadar vereceksin. Asgari ücret neyse o kadar vereceksin, vermediler. Şimdi benim sözüm, (Kırıkkale’de) 60 bin emekliye, onların aileleri ve çocuklarına sözüm. Kurban Bayramı’nda gideceksiniz, paranızı çekeceksiniz, hesabınızda 15 bin lira ikramiye olduğunu göreceksiniz. Şimdi bana diyorlar ki ‘Sen parayı nereden bulacaksın?’. Sıra emekli, işçi, esnafa gelince para nerede? Ben paranın nerede olduğunu biliyorum. 27,5 yıl devlette çalıştım. 27,5 yıl bu devletin bütçesini yaptım. 27,5 yıl tasarruf nerede yapılır bunu iyi bilirim. Sosyal devlet, fakir ve fukaranın ne olduğunu, annelerin ne çektiğini, mutfaktaki yangını da çok iyi bilirim. Onlar sanıyorlar ki ben bunların hiçbirisini bilmiyorum. Bilirim, bilirim. Para nerede, her yerde var. Türkiye zengin ülke. Sen parayı alacaksın beşli çetelere, keyfine uygun belli insanlara Eurolar, dolarlar, milyarlar vereceksin. Parayı alacaksın, Merkez Bankası’nın arka kapısından 128 milyar doları birilerine peşkeş çekeceksin. Sanıyorlar ki Bay Kemal bunları yer. Yer miyim, yemezler yemezler. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak benim namus borcumdur.
"NELER YEDİKLERİNİ BİLİYORUM"
Onların neler yediklerini ben gayet iyi biliyorum. Neler yaptıklarını gayet iyi biliyorum. Paraları yurt dışına, nerelere götürdüklerini de gayet iyi biliyorum. Sanıyorlar ki Bay Kemal onları getirmez buraya. Getireceğim, getireceğim. Bu kardeşiniz aynı zamanda köklü bir maliyecidir. Hesap uzmanıdır. Para nerelerdedir, kimlerdedir, kimlerin cebindedir. Bunların hepsini biliyorum. Getireceğim, son kuruşuna kadar getireceğim. En ufak endişeniz olmasın.
Kapanan belde belediyeleri var. Gittiğim her yerde soruyorlar, bizim belediyelerimizi açacak mısınız diye. Onu şöyle yapacağız. Vatandaş belediyemiz açılsın diyorsa açacağız, hayır gerek yok diyorsa açmayacağız. Sizin iradenize bağlı. Şunun sözünü veriyorum. Verginizi hepiniz peşin ödüyorsunuz. Ekmek alırken ödüyorsunuz, ücret alırken peşin vergiler kesiliyor ama beşli çetelerin vergilerin siliniyor. Sizden peşin peşin alıyorlar, onlarınkini siliyorlar. Bay Kemal de bunu yiyecek. O silinen vergileri faizleri ile beraber sizden alacağım, hiç endişe etmeyin.
KILIÇDAROĞLU KENDİ EVLADINI ASKERE GARİBANLARIN ÇOCUĞU GİBİ GÖNDERDİ. TAM YAPSIN ASKERLİĞİ DİYE: Şimdi bir de bizim milliyetçiliğimizi sorguluyorlar, benim milliyetçiliğimi sorgulayacak adam daha anasından doğmadı. Bunu baştan söyleyeyim. Yahu siz, çocuklarınızı paralı askere gönderirken bu gariban, yani Kılıçdaroğlu kendi evladını askere garibanların çocuğu gibi gönderdi. Tam yapsın askerliği diye. Siz kim, milliyetçilik kim? Milliyetçilik vatanseverliktir. Milliyetçilik bu ülkede hiçbir çocuğun aç yatmaması demektir, kutuplaşma yapmamak ve herkesi kucaklamak demektir. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Kırıkkaleli kardeşlerim de duysunlar. Dünya da duysun. İki kırmızı çizgimiz var, bayrağımız ve vatanımız.
MSB’NİN, GENELKURMAY’IN İNTERNET SİTESİNE GİRİN. BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ DER. BİZ DE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYORUZ: Bizim milliyetçiliğimiz nedir? Bizim milliyetçiliğimiz. Buranın, Kırıkkale’nin entegre savunma sanayi merkezi haline getirilmesidir. Biz savunma sanayini her zaman. Cumhuriyet ilk kurulduğunda burada fabrikalar kurulmuştur. 1921 yılında Kayseri’de uçak fabrikası kuruldu. Etimesgut’ta uçak motorları fabrikası kuruldu. Eskişehir’de ikinci uçak fabrikası kuruldu. Bunları kim yaptı? Allah aşkına kim yaptı, biz yaptık ya. Kendi ülkemize diyorum. 21’de diyorum. 1940’lı yıllarda Türkiye dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydi. Şimdi, ‘Siz savunma sanayine karşısınız’. Siz aklınızı peynir ve ekmekle mi yediniz? Savunma sanayi milli bir meseledir. Milli mesele parti politikası olur mu ya? Dış politika milli meseledir. Milli eğitim milli meseledir, milli savunma milli meseledir. Bize diyorlar ki ‘Neden terör örgütünün adını söylemiyorsun?’. Yahu kardeşim, cehaletin bu kadarı olur. Terör niye yapılır? Terör yaparlar ki ‘Benim adımı herkes söylesin, reklamı olsun’. Girin Milli Savunma Bakanlığı’nın internet sitesine, girin Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesine. Ne der? Bölücü terör örgütü der. Biz de devletten yanayız, devletimizi seviyoruz. Aynı şeyi söylüyoruz. Bölücü terör örgütü diyoruz. Ne diyelim yani? Kim teröre destek verirse, terörden yana olursa, kim teröristlere hakimleri, savcıları götürürse, kim şehitlere ‘Kelle’ derse, Allah bin belasını versin.
BİZ KUVAYİ MİLLİYECİYİZ. TERÖRLE MÜCADELEDE BURADA YABANCI ASKERİN NE İŞİ VAR?: Günün 24 saati, yahu kardeşim. Terörist varsa, bu ülke gider yakalar kardeşim. Bir şey daha. Bize kızıyorlar. Suriye tezkeresine niye hayır dediniz. Evet, hayır dedik. Anlatayım. Tezkerede şöyle bir cümle var. ‘Terör ile mücadelede Cumhurbaşkanı yabancı askerleri Türkiye’ye davet edebilir’. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Terörle mücadelede burada yabancı askerin ne işi var? Bizim polis ve askerimiz 35 yıldır terör ile mücadele ediyor. Ne eksiğini gördün de sen yabancı askerleri buraya davet edeceksin. Biz hiçbir yabancı askerin postalının bizim topraklara basmasını istemeyiz. Nokta. Milliyetçilikmiş, bize ders veriyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim?... Altı Ok’umuzdan birisi milliyetçilik.
Sinan Ateş’i unuttuğumu sanmayın. Gerçek bir ülkücü ve vatansever. İyi bir akademisyen aynı zamanda. Ankara’nın göbeğinde güpegündüz uyuşturucu çeteleri tarafından vuruldu. Sinan Ateş’in faillerini bulacağım, kulaklarından tutacağım ve yargıya teslim edeceğim. Hiç endişe etmeyin. Gaffar Okan için de aynı şey. Atilla Durmuş, sizin hemşeriniz. Biliyorum, Kırıkkaleli. O da Gaffar Okan ile beraber şehit edildi. Hesabını soracağım, hiç kimsenin, hiçbir vatanseverin kanı yerde kalmayacak. Bundan emin olmanızı isterim.
15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNİN PARASINI SORDU
15 Temmuz şehitleri var değil mi? Para toplandı. Vatandaş dünyanın parasını verdi. Nerede bu paralar? Yahu şehidin parasına el uzatan adam, şehit yakınlarının parasına el uzatan adamdan. Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun. Milliyetçilik olur mu yahu? Bunlar mı milliyetçi?