Pazar günü sandık başındayız.
Bir tercihte bulunacağız: Erdoğan veya Kılıçdaroğlu’na oy verip 5 yıl boyunca ülkeyi yönetmesini istediğimiz kişiyi seçeceğiz.
ŞANSLAR EŞİT. İkisi de kazanabilir.
Türkiye kabaca yüzde 50/50’lik biçimde ikiye bölündü. Hatta muhalefet/ iktidar bloğu olarak bakarsak muhalefet biraz daha önde.
14 Mayıs’ta bir tablo çıktı karşımıza. Şimdi onu değerlendirip, SON KARARIMIZI VERECEĞİZ:
5 yıl bizi kim, nasıl yönetsin?
Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?
21 yıldır iktidarda olan mı devam etsin; yoksa değişim diyen mi seçilsin?
Partili Cumhurbaşkanlığı mı, parlamenter sisteme geçiş mi?
Dedim ya; şanslar ve güçler birbirine yakın. Eşit gibi. SEÇİMİN KADERİNİ KATILIM BELİRLEYECEK.
Hangi taraf kendi kitlesini sandığa gitmeye ikna ederse o kazanacak. Oy kullanmayan 8 milyon yurttaş, geçersiz oy verenler ve 14 Mayıs'taki Sinan Oğan destekçilerini topladığımızda 12.5 milyon ediyor. Bu kitlenin kim, ne kadarını ikna ederse sandıkta o kazanacak.
Bu noktada moral motivasyon öne çıkıyor.
İktidar bloğu çok ince bir strateji izliyor. Önce kazanmadığı seçimi kazanmış algısı veriyor. Oysa seçim bitmedi. Üstelik kaybetme ihtimalini görüyorlar ve muhalefet kaybetmediği bir seçimi kaybetmiş havasına sokulmak isteniyor.
İktidar tarafı karşı tarafın moralini bozmak, ümidini azaltmak, böylelikle sandığa gitmelerini önlemek hedefini güdüyor. Bu amaç doğrultusunda elindeki medya gücünü, yönettiği trol ordusunu kullanıyor. Bir de MUHALİFMİŞ GİBİ POZİSYONLADIĞI APARATLARI devreye soktu. Bu aparatlar daha ortada 2. tur seçim olmasına rağmen CHP içinde ikilik çıkarmak, Millet İttifakı'nda kriz yaratmak için sahnedeler. Özel görevliler. Moral bozmaya ve dikkatleri seçimden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Oysa görülecek bir hesap varsa nihai tablonun ortaya çıkacağı seçimi beklemek gerekmez mi? Bu kavga, spekülasyonlar, şüphe, moral bozukluğu kimin işine yarar bunu düşünmeli. Bunu kim ister? Kim yaptırır? Bu görevi onlara kim verir?
Ancak o kişileri (aparatları) bu zamanlar için saklıyorlar. Günü geldiği için de tam seçim öncesi kullanıyorlar. Bugüne dek olduğu gibi meczup deyip geçemezsiniz. Hayır, meczupluğun ötesindeler.
Dolayısıyla seçmenin sakin olması, soğukkanlılığını koruması, aklını kullanması, moralini bozmaması ve sandığa gitmesi gerekiyor.
Sonuç..
Seçim haftasındayız. Sandığa 6 gün kalmış. Neyi konuşalım, neyi tartışalım? Yapay gündemi mi konuşalım? İç çatışmaları mı tartışalım? Altın değerindeki son 6 günü nasıl kullanalım?
Halkın gündemi ekonomi değil mi?
Deprem değil mi?
Bunları konuşmak varken iktidar bloğunun istediği suni gündemle mi oyalanalım?
Herkes bunu düşünsün ve kararını versin.
İktidar neyin konuşulmasını istiyor?
Unutmayın ki;
BU SEÇİM BİR REFERANDUMDUR.