Karanlığa tepki: Tek dayanağımız laiklik

İsmailağa tarikatının liderlerinden Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşındaki kızı H.K.G.'yi 'evlendirmesine' tepkiler sürerken Halk TV programcıları Timur Soykan, Murat Ağırel ve İrfan Değirmenci laiklik vurgusu yaptı.

İsmailağa tarikatı liderlerinden ve aynı tarikata bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşındaki kızını müridi olan 29 yaşındaki Kadir İstekli ile 'evlendirmesi' kamuoyunda yankılandı.

Siyasilerden spor camiasına, sanat dünyasından kamuoyuna geniş bir toplumsal tepki yükselirken davanın ise Mayıs 2023'te görüleceği duyuruldu. Olayın duyulmasının ardından cinsel istismara uğradığını savcıya anlatan çocuğun kardeşleri yalanladıkları bir video çekti. Fakat bu videoda merak edilen sorulara yanıt verilmedi.

Olayı tüm Türkiye'ye duyuran Gazeteci Timur Soykan, laiklik vurgusu yaptığı konuşmasında şunları söyledi:

Türkiye bir kez daha tarikat karanlığıyla yüzleşiyor. Bu kez 6 yaşındaki bir çocuğumuzun tarikatın ileri gelenlerinden olan bir baba tarafından evlendirildiği iddiasıyla karşı karşıyayız. Bu hepimizin kanını dondurdu. Ama bu olaylarına ardı arkası gelmiyor. tarikatlar karanlığında nice çocuklarımız aynı işkenceyi yaşadı. Ensar Vakfı'nda, Erzurum'da, Dikili'de bunu gördük. Sakarya'da Uşaki tarikatının liderinin 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz ettiği olayın ses kayıtlarını duyduk. Daha sonra 12 yaşındaki bu kız çocuğuna saldırıldığına şahit olduk. Bu tarikat karanlığının içinde maalesef sürüklenip gidiyor Türkiye. Ve buna karşı tek dayanağımız laiklik. Anayasa'mızda yer alan devletimizin temelinde olan laiklik. Bütün toplum hayatı için laikliğe dört elle sarılma ve bu tarikat bataklığına karşı çıkma, ona direnme, o bataklıkta bir çocuğumuzu daha kaybetmeme direncini sağlayan devrimlerimiz var. Cumhuriyetimiz var. 6 yaşında çocuk sözkonusu olduğunda ne ideolojiler ve partiler var.

Maalesef yıllarca yargılanmaktan muaf tutuldular. Yıllarca devletin tüm olanakları onlara teslim edildi. 15 Temmuz'da bunun sonuçlarını gördük. 251 insanımız katledildi. Artık bu karanlığa karşı bir arada olma zamanı.

Bu ülke bu tarikat bataklığında çok büyük acılar çekti.

Bunlar dini duyguları istismar ederek holdingleşen, insanlara cennet vaat ederek ceplerini dolduran ve artık Türkiye'nin devlet yapısına sızan örgütlenmeler.

Bu iddiaları bu haberi yayınlamamızdan sonra Hale'nin kardeşleri bazı açıklamalarda bulundular. Gelinliği kendi isteğiyle giydiğini, onun bir icazet fotoğrafı olduğunu ifade ettiler. İnanın ben konuşan kız çocukları için ailenin diğer çocukları için de üzülüyorum.

Haberin belgeli olmasına, iddianame olmasına rağmen bir kesim sürekli saldırarak bizi susturmaya çalışıyorlar. Bir çocuğun çığlığına sessiz kalmaktan daha alçakça bir şey olabilir mi? Evet olabilirmiş. Onun çığlığını bastırmak. Maalesef karşımızda bunu yapmaya çalışan bir kitle var. Ama biz gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.

Gazeteci Murat Ağırel de yaşananlara tepki gösterdi ve şunları söyledi:

Ne yazık ki karanlıktayız ve çürüyoruz. Çocuklarımızı ve geleceğimizi teminat altına alacak olan çocuklarımızı korumakla yükümlü olan devlet kurumları ve bu ortaya çıkan olaylar neticesinde görüyoruz ki biz çürüyoruz. Buraya gelmeden önce bir takım araştırmalar yaparken bir veriye rastladım. Bu verinin tüm toplum tarafından bilinmesi gerekiyor. 2021 yılında 20459 yeni istismar dosyası açıldı. Bakın 20459 çocuğa istismar davası açıldı ve bunların 16161 tanesi hürriyeti bağlayıcı ceza aldı. Yani istismar olmuş, ispatlanmış mahkemelerde görülmüş ve bu kişiler ceza almış. 6992’si de beraat etmiş.

Ülkemizde 7190 çocuk geçen yıl doğum yaptı. 70190 çocuk… Geçen yıl doğum yapan çocukların 117 tanesi 15 yaş altında. 2001’le 2021 yılları arasında 15 yaş altında 20895 çocuk doğum yaptı. 20 yılda neredeyse 21 bin tane çocuk doğum yaptı ve bu tablo çok korkutucu. Bugün yaşadığımız, bugün konuştuğumuz konu 6 yaşında babası ve annesinin rızasıyla, 29 yaşındaki bir adama kadın olarak, daha doğrusu -söylemeye dilim varmıyor- bir eş olarak verilen çocuktan bahsediyoruz bir iddianameden.

Cesur bir savcı çıktı bunu araştırdı, öğrendi ve bunu soruşturarak soruşturmasını bitirdikten sonra iddianameye dönüştürdü. İddianamede diyor ki; ‘6 yaşında başlayan istismar devam etti, 14 yaşında düğün ve nişan merasimi yapıldı.’ Bunlarla ilgili biz verileri paylaştığımızda hemen bizimle ilgili -bu 6 yaşındaki icazet töreninin fotoğrafı, zaten konu fotoğraf değil, Bu fotoğraflar dosyada bulunan fotoğraflar. Mağdur kız o geçmişi anlatabilmek adına her yaşında var olan fotoğraflarını dosyaya delil olarak sunmuş. Sunduğu fotoğraflar 6 yaşında, 8 yaşında, 9 yaşında, 14 yaşında, 17 yaşında yaşamış olduğu süreçlerin fotoğrafı var bir süreci fotoğraflamaya çalışıyor aslında bu kız.

Aynı zamanda savcı bütün hepsini değerlendirerek istismarın 6 yaşında başladığını beyan ediyor. Aynı zamanda şüpheli sıfatıyla kısmi olarak ikrar ediyor. Yani kabul ediyor. Bir ses kaydı var. Kız çocuğu bu ses kaydında özellikle altını çize çize soruyor. 6 yaşında, cinsel istismarı sorduğu zamansa bu şüpheli kabul ediyor. Tabii ki savunmasında ‘ben o üzülmesin diye kabul ettim’ gibi açıklamalar yapıyor ama savcı bunu kabul etmemiş ikrar ediyor.

Bizim hepimizin ideolojik görüşü ya da dünya görüşü ne olursa olsun, tolum olarak sıkılmış bir yumruk gibi bu davanın üzerine gitmek zorundayız. Bakın az önce rakamları verdim 70190 çocuk 2021 yılında doğum yaptı. TÜİK rakamları bu. 70190 bunun 117 tanesi 15 yaş altı. Bu sadece kayıtlara giren, ya kayıtlara girmeyen… Ya evde doğum yapan… Ya tarikat ve cemaat gibi kapalı yapıların içerisinde yaşananlar… İşte aslında bu kız çocuğu o feryadı dile getirmeye çalışıyor. Başkası bunu yaşamasın, orada yaşananlar gün yüzüne çıksın diye mücadelesini veriyor. Çok cesur bir adım atıyor. Aynı cesareti siyasiler, sivil toplum kuruluşları, gazeteciler, ülkenin ileri gelen sanatçıları, aydınları, spor kulüpleri… Herkes göstermek zorunda. O çocuğun başlattığı feryada ses olmak zorundayız bizler ve bunun bütün ayrıntılarıyla, bütün yönleriyle ele alınıp üstüne gidilmesi gerekiyor. Peki ne yapacağız?

Devlet kurumları zaten bununla ilgili yeterli yetkiye sahip. Diyanet işleri başkanlığı var. Tarikat ve cemaat gibi Cumhuriyet’in ilk yıllarında yasaklanan yapıların bugün nasıl elini kolunu sallayarak devletin her noktasında örgütlendiğini, insanların dini duygularını suiistimal ederek onların alın teriyle oluşturulmuş kaynaklarını nasıl yağmaladıklarını, Allah’la kul arasına girerek kendilerini bir aracı gibi gösterip, onların en tabii duygularını istismar ederek kendilerini nasıl güçlendirdiklerini, bu elde ettikleri güçle birlikte de toplumu karanlığa nasıl sürüklediklerini hep birlikte irdelememiz gerekiyor. Yıllardır yazıyoruz, yazacağız, yazmaya devam edeceğiz istedikleri kadar karşı çıksınlar çünkü düzenleri bozulacak. Evet biz o düzeni bozacağız tarikat ve cemaatlerin sahip olduğu bizi boğmaya çalıştıkları karanlığa bu ülkeyi hapsetmelerine izin vermeyeceğiz. Vakıf veya dernek adı altında yapmaya çalıştıkları her şeyi biliyoruz ve bunun için de bütün toplumun unsurları olarak biz mücadele edeceğiz.

Gazeteci İrfan Değirmenci de olaya tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

Türkiye günlerdir 6 yaşındaki bir çocuğun başına getirilenleri konuşuyor. Bu ülkenin cesur ve bedel ödemeyi göze alarak gazetecilik yapmakta ısrarlı gazetecileri var ve iyi ki varlar. Tıpkı Ensar Vakfı'nda olduğu gibi tıpkı merdivenaltı kaçak yurtlarda olduğu gibi erkek çocukları tecavüze uğrarken bir kereden bir şey olmaz diyen zihniyete karşı canlı canlı alevlere teslim olurken çocuklar o kaçak yurtlarda, o evleri işleten tarikatların cemaatlerin oylarına talip oldukları için sesini çıkarmayanlara rağmen gerçekler ortaya çıkıyor.

6 yaşındayken başına getirilenleri cesaretini yıllar sonra toplayarak önce ailesini sonra bir büyük cemaati göze alarak itiraf eden bir kadının anlattıkları ve iddianameye girenlerden söz ediyoruz. 22 Mayıs'a duruşma tarihi verdiler. Aradan geçen aylar içerisinde belki şikayetçi olmaktan vazgeçmesi için korkunç bir baskı olacak üzerinde. Bugüne kadar böyle oldu çünkü. İddianame kabul edildi ve 6 yaşındaki o çocuğu istismar eden Kadir İstekli için 66 yıl hapis cezası istenmekte. Anne ve baba bu istismara ön ayak olduğu iddia edilenler için de 22 yıl hapis cezası isteniyor.

Peki bu zamana kadar bu iddianame neden hazırlanmamış kabul edilmemiş bu haber bu kadar ses getirilmesiydi üzeri kapatılmaya çalışılacak mıydı?

'Politik değildir' diyor Aile Bakanı. Politiktir. Sonuna kadar politiktir hem de. Üstü kapatılmaya çalışıldığı anda suçlular suçsuzmuş gibi gösterildiği anda münferittir denilip geçildiği anda bu suçlara mekan olan denetimsiz o karanlık yuvalar çocukları teslim almaya devam ettiği sürece politik. Ve çözümü de politik olacak elbette.

'Dünyanın her yerinde oluyor' demiş yine aynı bakan bu da normalleştirmektir. Tıpkı daha önce yine aynı makam koltuğunda oturan bir başka bakanın bir kereden bir şey olmaz dediği gibi bu tecavüzü istismarı normalleştirmektir.

Bunu ne adına yapıyorlar. Elbette siyaset adına yapıyorlar. Siyaset-tarikat-ticaret üçgeni kol kola girmiş durumda ve bugün değil dün değil neredeyse 50 yılı aşkın bir süredir Türkiye'yi karanlığa sürüklüyor.

Rahmetli Uğur Mumcu'nun yıllar öncesinden ışık tuttuğu Rabıta kitabında anlattığı gibi ticaret-tarikat-siyaset üçgeninden Türkiye'nin kurtulabilmesi gerekiyor. Ve bunu vatandaşın oyuna talip olan muhalefetin de açıkça ortaya koyması gerekiyor. Bu kişisel, münferit, iftira, karalama kampanyası değil. Bilakis karalama kampanyasını bu haberi yapan gazeteciler ile ilgili başlattılar. Çünkü herhangi bir etik kaygıları, ahlaki formasyonu yok bunu yapanların. Gazetecileri suçlu çıkarmaya çalışıyorlar. Aslına bakarsanız mağdur olmuş tarafı suçlu çıkarmaya çalışıyorlar. Hep böyle yaptılar.

İşte bu tavır politik ve bunun üstesinden politikayla gelir. Bu yüzden muhalefet partilerinin üzerine düşen çok önemli bir rol var. Şimdi gazeteciler suçlanıyor. Bu haberin yapıldığı Halk TV ve BirGün Gazetesi suçlanmaya kalkılıyor. Daha bugün yine reyting getiriyor diye ekranlara çıkarılıp söylediği laflara gülünen bir başka sarıklı cübbeli kişi haberi yapanlara bakın onlar dini hassasiyetleri olmayan insanlardır diyerek bizleri hepimizi itham altında tutarak bizlere yükleniyor. Toplum nezdinde bizi haksız konuma getirmeye çalışıyor.

O fotoğraflar iddianamede yer alan fotoğraflar. Abi bir savunma yaptı kız kardeşlerini de yanına aldı bir video çektiler. Yazık o kız kardeşlere de yazık baskı altında oldukları belli. Biz de küçükken gelinlik giymek için kendimiz ısrar ederdik diye yalan söylemeye teşvik ediliyorlar. Her şey ortaya çıkacak.

Siyaset Haberleri