İYİ Parti Lideri Meral Akşener 26 Ağustos’ta Afyon’da yaptığı konuşmayı, meslektaşımız Fatih Altaylı’nın sorularına verdiği yanıtlarla noktaladı.
Akşener İYİ Parti’nin yerel seçimlere 81 ilde kendi adaylarıyla gireceğini açıkladı.
İYİ Parti’nin CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurulmadığını söyledi.
İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını CHP’nin kaybetmesi göze aldıklarını, beki kendi adaylarının kazanacağını ifade etti.
İttifaklara karşı olduğunu vurguladı.
Üçüncü yol olmak üzere kuruluş ayarlarına döneceklerini ilân etti.
6’lı Masa’nın kendisini dinlemediklerini seçimin bu nedenle kaybedildiğini vurguladı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adaylarının Ümit Özlale olduğunu da duyurdu.
Böylece seçimin mağlubiyetinin tek sorumlusunun CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu olduğu mesajı vererek konuyu noktaladı.
Akşener’in ve diğer İYİ Parti yetkililerinin bu değerlendirmeleri seçimde aldıkları mağlubiyete karşı geliştirdikleri bir savunma mekanizması.
“Bizim en küçük bir hatamız yok. Seçim yenilgisinde hiçbir sorumluluğumuz. Biz en iyi ve doğru partiyiz. Seçimi biz kaybetmedik” savunması.
Elbette her siyasi partinin seçimlere bağımsız girmek ve diğer partileri eleştirmek hakkı vardır.
Yine İYİ Parti CHP ile işbirliği yapmamayı tercih edebilir.
Akşener ve partisinin bileceği bir iş.
Elbette Akşener’in bu pozisyonu alırken yaptığı değerlendirmeler de doğal olarak tartışılacaktır.
Örneğin seçim mağlubiyetinde Akşener ve İYİ Parti’nin gerçekten hiç sorumluluğu yok mu?
6’lı Masa’yı , “benim önerdiğim Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ı aday göstermiyorsanız, ben yokum” diyerek devirmenin, kumar masası ilân etmenin, sonra aynı masaya dönmenin seçimin kaybedilmesinde hiç payı yok mu?
Başından beri Kılıçdaroğlu’nu “kazanamayacak aday” ilân etmenin, İYİ Parti seçmenin de Kılıçdaroğlu’na karşı tereddüt oluşturmanın hiç payı yok mu?
Yüzde 15-20 arasında oy beklentisi varken, İYİ Parti’nin oylarının yüzde 9’da kalmasının hiç etkisi yok mu?
İYİ Partili seçmenin bir kısmının milletvekili seçimlerinde partilerine, cumhurbaşkanı seçimlerinde Sinan Oğan’a oy vermelerinin seçimin kaybedilmesinde rolü yok mu?
Akşener’in partisinin bu tutumunun seçimin az farkla kaybedilmesinde hiç etkisi olmadığını söylemek gerçekçi olmaz.
Ayrıca İYİ Parti’nin oylarını yükselmemesi aksine düşmesi CHP ile ittifak yapmasından değil ittifakın gereğini yapmamasından kaynaklanmış olması da yüksek bir olasılıktır.
İYİ Partinin izah etmekte güçlük çekeceği bir konuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın karşısına aday çıkarmak olacaktır.
İmamoğlu ve Yavaş’ı cumhurbaşkanı olmaları gerektiğini savunacak kadar destekleyip, aday gösterilmedikleri için masayı devirmeyi göze aldıktan sonra şimdi karşılarına aday çıkarmak ve “kaybederlerse kaybetsinler” demek her şeyden önce kendi tezlerini inkâr etmek demektir.
Büyük bir çelişki ve tutarsızlıktır.
İYİ Parti’nin yerel seçimlerde CHP ile gerçekçi bir işbirliği yapmak yerine İstanbul, Ankara ve İzmir’de mevcut belediye başkanlarına karşı aday çıkarması iktidarın ekmeğine yağ sürmektir.
İktidara değil muhalefete muhalefet etmektir.