İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Yeşil İstanbul Proje Tanıtım Toplantısı’nda konuştu.
Erzincan’da yaşanan maden faciasında göçük altında kalan işçilerin bir an önce kurtarılmalarını dileyen İmamoğlu, “Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz.
Altında kimin imzası var? Hepiniz biliyorsunuz. 2022 yılında Elazığ milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol, bu madenle ilgili kaygıları ve soruları dile getiren bir önerge vermiştir TBMM’ye. Ve yanıt veren ilgili kişi, altında imzası olan kişi; kaygıların haklı olduğunu belirterek, ihmaller zincirini tespit edip, para cezası uygulanmıştır, demiş. İnsana ve doğaya değer vermeyen, uzmanların uyarılarını dikkate almayan yönetim anlayışı, sadece ölüm ve felaket getirir.
Doğayı sadece kendilerine ait bir kazanç kapısı gibi gören zihniyete karşı; halkçı, kamucu, çevreci bir anlayışı hakim kılmak zorundayız” dedi.
İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“MADENE KİMİN İZİN VERDİĞİNİ HEPİNİZ BİLİYORSUNUZ: Madene 31 Aralık 2019 günü kapasite artışı izni verildiğini kamuoyu tarafından biliniyor. Bu izinle beraber, bu izinin ardından madenle ilgili şikayetler çok yoğun bir biçimde artmıştır. Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Altında kimin imzası var? Hepiniz biliyorsunuz. 2022 yılında Elazığ milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol, bu madenle ilgili kaygıları ve soruları dile getiren bir önerge vermiştir Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ve yanıt veren ilgili kişi, altında imzası olan kişi, kaygıların haklı olduğunu belirtmiş ve ‘İhmaller zincirini tespit edip para cezası uygulanmıştır.’ Cevap bu. Kaygıların haklı olduğunu belirterek, ihmaller zincirini tespit edip, para cezası uygulanmıştır, demiş. Bugün kimse ama hiç kimse, ‘Biz para cezası verdik, üzerimize düşeni yaptık’ diyemez. Bu kabul edilemez. Verilen cezalar, madenden kazanılan paranın yanında, tam anlamıyla bir hiçtir. Dünkü olayın yarattığıçevre felaketini telafi edecek de hiçbir para yoktur.
5-6 YIL ÇEVRE BAKANLIĞI YAPANLAR VAZİFELERİNİ YERİNE GETİREMEMİŞTİR: 5-6 yıl Çevre Bakanlığı yapanlar, ne yazık ki doğal yaşama karşı koruma vazifelerini yerine getirememiştirler. Hatırlayın; -inanın o fotoğrafları dün gibi hafızamda- daha birkaç yıl önce Gümüşhane'de, pervasızca 12 bin yıllık bir krater gölünü yok edip, sonra da dalga geçer gibi eskavatörlerle, iş aletleriyle, makineleriyle oraya betonarme bir gölet yapmışlardır. Bu arkadaşların ve bu anlayışın çevreden anladığı, tam da budur: 12 bin yıldır duran gölü, 12 günde yok etmek. Bakın çevre anlayışı budur. Altınıçiziyorum. Bunun yüzlerce örneğini ne yazık ki Türkiye'mizde, özellikle son yıllarda görmeniz mümkün. Bu zihniyet, İstanbul'un doğal yapısını yok edecek, Kanal İstanbul’u da bu kente dayatmıştır. Arkasında durmuştur. Önlerine gelen her şeyi, çatır çutur imzalamışlardır. Her yıl verilen demeçlerle, ‘Bu kanal, İstanbul ve Türkiye için beka meselesidir. Türkiye'nin geleceğidir’ demişlerdir. Ta ki son bir yıla kadar. Ne oldu? İstanbul halkının haklı kanal tepkisini tespit ettiler. Ve bunu bildikleri için, bu felaket planını seçim sonrasına bırakıyorlar akılları sıra, kurnazca.